– Mısır’da 14 Temmuz 2013’te başkent Kahire’deki Rabia’tul Adeviyye Meydanı’nda, ordunun darbe yaparak Müslüman Kardeşler üyesi Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi görevden almasını protesto eden eylemcilerin üzerine güvenlik güçlerinin ateş açması sonucu yüzlerce kişinin öldüğü katliamın üzerinden 10 yıl geçti.
Arap Ayaklanmaları sırasında ülkeyi yıllarca yöneten Hüsnü Mübarek’in devrilmesinin ardından yapılan seçimle cumhurbaşkanlığı koltuğuna Müslüman Kardeşler’in adayı Muhammed Mursi oturmuş ve ülkenin demokratik yollardan seçilen ilk cumhurbaşkanı olmuştu. Ancak Mursi’nin giderek yetkileri tek elde toplayan hamleleri toplumun büyük kesiminin tepkisini çekmiş, Mursi yönetimine karşı eylemler sürerken Temmuz 2013’te ülkenin şu andaki Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi liderliğindeki ordu darbe yaparak iktidarı ele geçirmişti. Sisi ise önce Savunma Bakanı olmuş, ardından da seçimlerde açık ara farkla Cumhurbaşkanı seçilmişti.
RABİA KATLİAMI’NDA 600 İLE 1000 ARASINDA İNSAN ÖLDÜRÜLDÜ
Uluslararası Af Örgütü’ne göre 14 Temmuz’da darbeyi protesto eden eylemcilere açılan ateş sonucu en az 900 kişi öldü, 1000’den fazla kişi yaralandı. Mısır Sağlık Bakanlığı 43’ü polis 595’i sivil olmak üzere 638 kişinin katliamda öldüğünü öne sürerken İnsan Haklarını Gözlemevi (HRW) verilerine göre Rabia Katliamı’nda en az 817 eylemci öldürüldü. HRW 2014 yılında 200’den fazla görgü tanığıyla görüştüğü 188 sayfalık raporunda katliamın “insanlığa karşı suç” teşkil edebileceğini açıklamıştı. Farklı insan hakları örgütleri de katliamın yakın tarihin en büyük toplu öldürmelerden biri olduğunu söylemişti.
NEDEN KİMSE CEZA ALMADI?
Ancak aradan geçen 10 yılda Mısır’da kimse Rabia Katliamı nedeniyle ceza almadı. Mısır hükümeti daha önce insan hakları örgütlerinin katliam ile ilgili raporlarını “yanlı” olduğu gerekçesiyle reddetti. Mısır ardından katliam hakkında kendi soruşturmasını yaptı. Mısır İnsan Hakları Ulusal Konseyi görgü tanıklarının itirazlarına rağmen Rabia Meydanı’ndaki protestocuların birçoğunun silahlı olduğunu sürdü. Raporda güvenlik güçlerinin aşırı güç kullandığı kabul edilse de herhangi bir suçlamada bulunulmadı.
2018 yılında ise Mısır parlamentosu, Temmuz 2013’te Mısır anayasasının askıya alındığı tarihten 2016’da parlamentonun yeniden toplandığı tarihe kadar görev sırasında işlemiş olabilecekleri suçlar için üst düzey askeri liderlere yargı dokunulmazlığı tanıyan bir yasa tasarısını kabul etti. Ardından 2021 yılında Mısır, kendi Yüksek Anayasa Mahkemesi’ni düzenleyen yasalarda yapılan değişiklikleri onayladı. Bu değişiklikler, herhangi bir uluslararası mahkeme bir gün Mısır’ı örneğin insanlığa karşı suç işlemekten suçlu bulması ve tazminat ödenmesine hükmetmesi halinde, kararın Anayasa Mahkemesi’ne gönderileceği anlamına geliyor. Böylece Mısır Anayasa Mahkemesi olası bir kararın geçerli olup olmadığına karar verecek. ABD’de yaşayan Mısırlı insan hakları avukatı Mai El-Sadany 2021 yılında kaleme aldığı bir yazıda söz konusu yasal değişikliği şu ifadelerle yorumladı: Değişiklikler açık bir mesaj gönderiyor. Ülke içindekilere mesaj şu: İhlalleri gerçekleştirenler ülke içinde korumadan faydalanırken bunu yapmaya devam edebilecekler. Küresel toplum içinse Mısırlı yetkililerin uluslararası sisteme meydan okuduğu anlamına geliyor.”
ÜLKE DIŞINDAKİ ADALET ARAYIŞI DA HENÜZ SONUÇ VERMEDİ
Bu adımların sonucu olarak Rabia Meydanı’nda ölenler ve yaralananlar için adalet arayışı Mısır dışına kaymış durumda. Ancak buradaki çabalarda da somut bir sonuç elde edilemedi. İnsan hakları örgütleri Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’ni katliamı soruşturmaya çağırdı ancak Komite şu ana kadar bunu yapmamayı tercih etti. Mısır, Afrika Birliği’nin yargı kolu olan Afrika İnsan ve Halkların Hakları Mahkemesi’ne tam olarak katılmış değil. Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) de üye değil.
2014 yılında Mısırlı avukatlar ve devrik cumhurbaşkanı Mursi’nin mensubu olduğu İhvan Hareketi’nin siyasi kolu Özgürlük ve Adalet Partisi, UCM’den Rabia’da işlendiği iddia edilen insanlığa karşı suçların soruşturulmasını talep etti. Ancak UCM, soruşturma talebinde bulunanların Mısır hükümetinin meşru temsilcileri olmadığını söyleyerek bu talebi geri çevirdi.
Mısır ordusunun üst düzey komutanlarından Mahmoud Hegazy 2015 yılında İngiltere’de bir silah ticaret fuarını ziyaret ettiğinde, Özgürlük ve Adalet Partisi adına hareket eden avukatlar İngiliz polisinden işkence iddiaları ve “Rabia’daki dağıtma planlarının ayrılmaz bir parçası” olduğu gerekçesiyle Hegazy’nin tutuklanmasını talep etti. Polis bu talebi geri çevirdi çünkü Hegazy’nin özel diplomatik dokunulmazlığı vardı.
MURSİ MAHKEME SIRASINDA FENALAŞARAK ÖLMÜŞTÜ
Müslüman Kardeşler örgütünün Mısır’da yasadışı ilan edilmesi ile birlikte 2013 yılından bu yana, aralarında Mursi’nin de mensubu olduğu örgüt liderlerinin de bulunduğu yüzlerce protestocu toplu davalarda mahkum edilmişti. Temmuz 2018’de bir Mısır mahkemesi protestolara katıldıkları gerekçesiyle 75 kişiyi idam cezasına çarptırmıştı.Görevden alınmasının ardından birçok farklı davada yargılanan Mursi, Nisan 2015’te, 2012’de cumhurbaşkanlığı sarayı dışındaki çatışmalarda protestocuların tutuklanması ve işkence görmesi emrini vermek suçundan 20 yıla mahkum edilmişti. Devrik Mısır ldieri Haziran ayında Kahire’deki bir mahkeme salonunda yere yığıldıktan sonra gözaltında ölmüştü. (DIŞ HABERLER)
Bloomberg’den Sisi ve Erdoğan yorumu: Umutsuzca ekonomik koltuk değneğine ihtiyaç duyuyorlar
Kaynak:
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***