İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün Nevşehir’de 60. Ulusal 34. Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinlerine katıldı. İmamoğlu, Hacıbektaş’ta Karacaahmet Dergahı, Garip Dede Cemevi ve Bağcılar Cemevi’ni de ziyaret etti.
Vatandaşlara da hitap eden İmamoğlu konuşmasında, “Bu ülkenin bütün vatandaşlarını eşit hak ve özgürlüklere sahip bireyler olarak tanımlayan Cumhuriyet, bu topraklardaki en büyük ve en sağlam kardeşlik projesidir. Cumhuriyete hep birlikte sonuna kadar sahip çıkacağız. Hiçbir kişi ya da gruba ayrıcalık yapılamayacağı fikrine dayanan Cumhuriyet, hiçbir kişi veya gruba resmen ya da fiilen, daha az hak ve özgürlükler tanınmasını da asla kabullenmez. Türkiye Cumhuriyeti, hiçbir vatandaşına ‘haksızlığa, ayrımcılığa uğruyorum’ hissi yaşatmamak için kurulmuştur. Çünkü Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir. Çünkü cumhuriyet bu ülkede yaşayan 86 milyon insanını bu ülkeye eşit hissedar yapar. Çünkü bizi birbirimize bağlayan bu aziz vatan hepimizindir. Hep birlikte bu milletin birer parçasıyız. Asli parçasıyız. Bunu kimse unutmasın” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu’nun açıklamaları şöyle:
“ULU BİR AĞACIN, HACI BEKTAŞ-I VELİ’NİN HUZURUNDAYIZ”
“Bir kez daha bu aziz topraklarda sizlerle buluşmanın onurunu, mutluluğunu yaşıyorum. Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’nin yolunda siz değerli dostlara kavuşmanın da ferahlığını hissediyorum. Çok derin bir felsefenin olduğu, Anadolu’nun köklerinin ne kadar kuvvetli bir temele dayandığının hissettiği, hissedildiği çok özel yerler vardır. Onlardan birisi de burasıdır. Bir kuru dalın sevgiyle, saygıyla özenle kök salıp hayat bulduğu, hayat verdiği yerdeyiz. Gölgesi altında herkese yer sunan, yer olan ulu bir ağacın, Hacı Bektaş-ı Veli’nin huzurundayız.
“BU TOPRAKLARIN TARİHSEL, TOPLUMSAL, KÜLTÜREL BİRİKİMİ YOK SAYILMAYA ÇALIŞILIYOR”
Hacı Bektaş’ı derinden ve gerçekten hissetmek, başlı başına bir nefs terbiyesidir. Kerameti kendimizden bilip, başkasından hürmetimizi esirgediğimizde… Kendimiz için istediğimiz hak ve adaleti başkası için de talep etmekten geri durduğumuzda, gerçek anlamda insan olmaktan uzaklaşırız. Başkalarının düşüncelerini, inançlarını ifade edip yaşamalarının altında bir fitne aramak, bir düşmanlık bulup çıkarmak, bizi toplum olmaktan, millet olmaktan uzaklaştırır. Bugün maalesef böyle bir anlayış geçerli olsun isteniyor. Devlet ve toplum katında muteber olan ve olmayan düşünceler, inançlar tarif edilmeye çalışılıyor. Buna asla müsaade etmeyeceğiz. Dışlanmış, yok sayılmak istenmiş kesimlere yönelik, sorunun özüne dokunmayan düzenlenmelerle, sureti haktan görünüp, adaletsizliğin devam etmesi isteniyor. Düşünceye, inanca, ibadete hukuk ve demokrasi dışı sınırlar çekiliyor. Bu toprakların tarihsel, toplumsal, kültürel birikimi yok sayılmaya çalışılıyor.
“CUMHURİYET, BU TOPRAKLARDAKİ EN BÜYÜK VE EN SAĞLAM KARDEŞLİK PROJESİDİR”
Cumhuriyet’in 100’üncü yılına yakışmayan tablolarla karşı karşıya olunduğunu söyleyen İmamoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu ülkenin bütün vatandaşlarını eşit hak ve özgürlüklere sahip bireyler olarak tanımlayan Cumhuriyet, bu topraklardaki en büyük ve en sağlam kardeşlik projesidir. Cumhuriyete hep birlikte sonuna kadar sahip çıkacağız. Hiçbir kişi ya da gruba ayrıcalık yapılamayacağı fikrine dayanan Cumhuriyet, hiçbir kişi veya gruba resmen ya da fiilen, daha az hak ve özgürlükler tanınmasını da asla kabullenmez. Türkiye Cumhuriyeti, hiçbir vatandaşına ‘haksızlığa, ayrımcılığa uğruyorum’ hissi yaşatmamak için kurulmuştur. Çünkü Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir. Çünkü cumhuriyet bu ülkede yaşayan 86 milyon insanını bu ülkeye eşit hissedar yapar. Çünkü bizi birbirimize bağlayan bu aziz vatan hepimizindir. Hep birlikte bu milletin birer parçasıyız. Asli parçasıyız. Bunu kimse unutmasın.
“BEN İMAM, PAPAZ, HAHAM, PEDER VE ALEVİ DEDELERİNİN GÖREV YAPTIĞI BİR İNANÇ MASASI KURMUŞ BİR BELEDİYE BAŞKANI OLARAK KARŞINIZDAYIM”
Benim için, Hacı Bektaş’ı hissetmek, başkaları için emek harcamanın, kendini insana ve insanlığa adamanın eşsiz hazzını yaşayabilmek demektir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki tüm çalışma arkadaşlarımla birlikte, Hünkar Hacı Bektaş’ın ilim yuvasına ve Hacıbektaş ilçemize hizmet edebilmiş olmanın onurunu yaşıyoruz. 4 yılda ilçemizin yaşadığı pek çok soruna karşı elimizden geldiğince çözüm ürettik. Hacıbektaş ilçemizin her alanda hak ettiği konuma ulaşabilmesi için destekler sunduk. Yaptıklarımız bana gurur ve mutluluk veriyor. Ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak siyasi görüş, etnik köken, din ve inanç ayrımı yapıyor olsaydım, inanın sizlerin karşısına çıkma cesaretini kendimde bulamazdım. Ben, imam, papaz, haham, peder ve Alevi dedelerinin görev yaptığı bir İnanç Masası kurmuş bir belediye başkanı olarak karşınızdayım.
“CAMİ, CEMEVİ, KİLİSE VE SİNAGOGLARIN İHTİYAÇ DUYDUĞU BAKIM, ONARIM VE TAMİRAT İŞLERİNİN HİÇBİR AYRIM GÖZETİLMEDEN YAPILMASINI SAĞLAMIŞ BİR YÖNETİCİ OLARAK KARŞINIZDAYIM”
İnanç Masası aracılığıyla farklı inanç ve mezhepten vatandaşlarımızın ibadetlerini eksiksiz yerine getirmelerine destek sunma gayreti içerisindeyiz. Cami, cemevi, kilise ve sinagogların ihtiyaç duyduğu bakım, onarım ve tamirat işlerinin hiçbir ayrım gözetilmeden yapılmasını sağlamış bir yönetici olarak karşınızdayım. Bu ve benzeri işlere imza atmamış olsaydım, bağnazlığa, hoşgörüsüzlüğe karşı tutulmuş bir akıl ve sevgi ışığı olan Hacı Bektaş’ın huzuruna çıkmaktan utanırdım, cesaretini kendimde bulamazdım. İnsanın içindeki iyi özü temel alan, eşitliğin, adaletin hakim olduğu, kardeşçe bir hayatı kurmak hedefiyle yola koyulmuş herkes, bu yolun ne kadar zor ve meşakkatli ve ne kadar zor olduğunu da iyi bilir. Bu güzel memleketimizde Anadolu’da bu cesur hareketleri milletimizin hakkını, hukukunu, adaleti koruma konusunda özenli davrananı ve bu topraklara çok derin ve kuvvetli iz bırakan vicdanını öylesine bu topraklara işletmiş ki bana göre 86 milyon insanımızın birliği beraberliği ve bütünlüğüne teminat olan insanlar vardır. Bu yolculuğu Anadolu’da sürdüren bizler şanslı bireyleriz. İşte Hacı Bektaş gibi, Mevlana gibi, Yunus Emre gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi rehberlerimiz var. Burada olmaktan onur duymaktayım.
“BEN DE DİYORUM Kİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN YOLUNDA OLMAK VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞMAK DEMEKTİR”
İmamoğlu, yurttaşlar tarafından “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları atılması üzerine konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Ben de diyorum ki Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda olmak, izinde olmak, onun ilkelerini, değerlerini bize emaneti olan cumhuriyeti ve demokrasiyi geliştirmek, kalkındırmak ve daha ileriye götürmek için var gücümüzle çalışmak demektir. Eğer çalışıyorsak hakkını veriyorsak onun yolunda yürüyoruz demektir. Bu bağlamda sorumluluğumuz çok büyük.
“MAKAMIMIZ NE OLURSA OLSUN HACI BEKTAŞ’A GELECEĞİM”
Burada bulunmaktan onur duyuyorum. İnşallah gelecekte konumumuz, makamımız ne olursa olsun hiçbir makamımız olmasa da sen öbür taraftan her daim Hacıbektaş’a gelerek bir hemşehriniz olarak buranın o güzel manevi havasını solumaya devam edeceğim. Çünkü buranın bana kattığının farkında olan birisiyim. Umut ediyorum ki Hacı Bektaş-ı Veli’nin ilmine, yaşama dair bugünkü ismiyle, laikliğe dair, irfana dair hangi emaneti varsa, bütün emanetlerine sahip çıkma yolculuğunda umuyorum hepimize ışık olur, bana da ışık olur. Bu duyguyla hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyor. Umut ediyorum nice yıllar burada güzel buluşmalarda beraber oluruz. Kalın sağlıcakla.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***