Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaşanan infaz girişiminin üzerinden 12 gün geçti. Bir tutuklunun ağır yaralandığı olayla ilgili bugüne kadar ne Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ne de Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım tek satır açıklama bile yapmadı. Olayın planlı bir saldırı olduğu ve cezaevi yönetiminin infaz girişimine göz yumduğu iddiaları güçleniyor. Skandalın ardından onlarca soru cevaplanmayı bekliyor.
KHK ile TSK’dan ihraç edilen Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyesi Dr. Hakim Albay Cemil Çelik, konuyla ilgili önemli kulis bilgiler paylaştı. Çelik’e göre olay adli bir vaka gibi görünmüyor. Planlı ve organize bir saldırı.
7 Ağustos gecesi 03.00 sıralarında yaşanan olayda, sözde gardiyanların elinden kurtulan iki adli suçlardan hüküm giyen mahkum, siyasi tutukluların bulunduğu koğuşlara baskın yaparak ellerindeki kesici ve delici aletlerle biri ağır olmak üzere 5 kişiyi yaralamıştı. Skandal, olaydan 1 gün sonra 8 Ağustos’ta sosyal medyaya yansıdı.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şubesi ve Diyarbakır Barosu, bir gün sonra cezaevine giderek 5 tutuklu ve hükümlüyle görüşerek bir rapor hazırladı. Rapora göre saldırıdan bir gün önce saldırganların kaldığı koğuş hariç cezaevinde arama yapılıyor.
Olay gecesi saldırganlar, gardiyanları etkisiz hale getirip koğuşlara dalıyor. Hakaret ve küfürün yanı sıra ellerindeki kesici alet ve demir parçasıyla saldırıyorlar. Bunu yaparken de, “Ben derin devletim, yukarıdan izin aldım ben. Ömer Halisdemir’in intikamını alacağım.” diye bağırıyor. Yine rapora göre saldırı 1 saate yakın sürüyor. Bu süre zarfında ne asker ne de gardiyanlar tarafından saldırganlara asla müdahale edilmiyor.
KHK’lı Hakim Albay Cemil Çelik, konuyla ilgili önemli açıklamalar yaptı. Çelik, yeni aldığı bilgiler üzerinden sosyal medyadan konuyla ilgili yaptığı paylaşımlarda şu ifadeleri kullandı:
- Olay hiçte öyle adli bir vaka gibi görünmüyor. Planlı ve organize bir saldırı olduğu anlaşılıyor.
- Saldırıya uğrayan H.A. Özel Kuvvetlerde çalışan ve Diyarbakır’dan Ankara’ya giden ekipte yer alan kişi. Ayrıca Semih Terzinin yaralanması üzerine kendisini GATA’ya götüren kişilerden. Ancak sanki Ömer Halisdemir’in faili gibiymiş gibi hareket edilmiş. Ama alakası yok, aksine Ömer Halisdemir ile de yakınlığı olan bir astsubay. Dosyada yer alan ifadelerden de bu durum anlaşılıyor.
- Saldırgan gece 03:00 civarı önce birkaç asker hükümlünün kapısını demir kol ile açıyor, sonra ise H.A.’nın bulunduğu koğuşa giriyor. Kapıyı açtığı demir kol ile doğrudan H.A’nın başına vuruyor. Yani öldürme kastıyla hareket ediyor. Bunun üzerine H.A. kıpırdayamaz hale geliyor. Muhtemelen “öldü” düşüncesiyle öyle bırakıyorlar ve diğerleri için bağırıyorlar.
- Cezaevinde kalanlar bilirler; söz konusu “demir kol” ile bir kişinin başına vurulduğunda kişinin hayatta kalması zor olur. Çünkü yaklaşık 20 cm boyunda ve içi tam dolu bir demir, boru niteliğinde değil. Tamamen demir olan koğuş kapılarını açmaya yarayan bir alet. H.A’nın başına da kaldırıldığı hastanede 5-6 dikiş atılıyor.
- Vuran kişiler , Özel kuvvetler da görevli başka iki kişinin ismini de söyleyerek onlar da “seninle aynı durumdalar” diyorlar yani onları da tehdit ediyorlar.
- Olayla ilgili bugüne kadar açıklama yapılmaması da başka bir muamma.
- Daha başka benzer olaylar yaşanmaması için Bakanlığın devreye girmesi, etkili bir soruşturma yapılması, sonucun da kamu oyuna açıklanması gerekir. Zira cezaevlerinde bundan kişilerin her türlü haklarından Bakan ve bakanlıkta ilgili personel sorumludur.
KAMUOYUNUN CEVAP BEKLEDİĞİ SORULAR
İnsan Hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş de konuyla ilgli aydınlatılması gereken çok nokta olduğunu belirtiyor. “Kamuoyu olarak aşağıdaki soruların cevaplarını bekliyoruz.” diyen Güneş, şu ifadeleri kullanıyor:
📌Saldırıyı gerçekleştiren failler hangi suçtan hükümlü ya da tutukludurlar? Ne zamandan beri bu cezaevindedirler ve neden bu cezaevine nakledilmişlerdir?
📌Saldırganlar hâlâ aynı cezaevindeler midir, yoksa başka bir cezaevine mi sevk edilmişlerdir?
📌İsmi yüksek güvenlikli olan bir cezaevinde koridor giriş ve çıkış kapıları ve daha vahimi 10 aydır hücre kapıları neden kilitlenmemektedir? Bunun bir izahı var mıdır, yoksa bu olaya zemin hazırlamak için mi kapılar kilitlenmemiştir?
📌Kalp rahatsızlığı olduğu için gece yarısı hastaneye kaldırıldığı iddia edilen fail olay öncesi benzer bir şikayetle hastaneye gitmiş midir? Olay gecesi hastaneye kaldırılması sadece bir tesadüf müdür? Neden sabah beklenmeden gece yarısı cezaevine geri getirilmiştir?
📌Eğer böyle bir rahatsızlığı yoksa failler o gece veya öncesinde kimlerle görüşmüştür? Olay öncesi kendilerini kimler ziyaret etmiştir?
📌Cezaevine dönüşte fail infaz koruma memurunu nasıl etkisiz hale getirmiştir? Neden yüksek güvenlikli bir cezaevinde tek memur bu hükümlüyü odasına götürmüştür? Normal şartlarda en az iki memurun eşlik etmesi gerekli değil midir?
📌Failin etkisiz hale getirdiği memur ile arasında bir irtibat ya da ilişki var mıdır? Diğer fail ilk faile nasıl iştirak etmiştir?
📌Bebek bezlerinin bile arandığı cezaevlerine failler kesici ve delici aletleri nasıl sokmuşladır? Kendileri sokmadılarsa, bu aletleri kim vermiştir?
📌Cezaevi giriş, çıkışı ve koridorlar ile diğer yerleri gösteren ve kayıt altına alan kamera görüntüleri nerededir? Yoksa, o gün kameralar hep olduğu gibi o gün arızalı mıdır!?
📌C. Başsavcılığı olayla ilgili soruşturma başlatmış mıdır? Başlattıysa ne aşamadadır? Faillerle ve sorumluluğu bulunanlarla ilgili ne tür işlemler yapmış ve tedbirler uygulamıştır?
📌Olaylar yatıştıktan sonra mağdurlardan özür dileyen cezaevi müdürüyle ilgili nasıl bir tasarrufta bulunulmuştur? Böylesi vahim bir olay, müdürün özür dilemesiyle kapatılacak mıdır?
📌Olaydan bir hafta önce Adalet Bakanı ve CTE Genel Müdürünün bu cezaevini ziyaretleri sadece bir tesadüf müdür?
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***