Anayasa Mahkemesi’nin ‘Halil Akkaya’ kararı güncel yargılamalar kapsamında yapılan başvurularda uygulanan düşman hukuku anlayışının somut örneklerinden biri olarak tarihe geçecek nitelikte. Zira ‘Halil Akkaya’ kararında AYM’nin hatırlattığı ilke ve değerlendirmelerle Hizmet Hareketi’ne yönelik yürütülen güncel yargılamalarda ihlal kararı çıkmayacak tek bir dosya bile yok! AYM, Halil Akkaya kararındaki gibi konu dolandırıcılık olduğunda hatırladığı silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerini güncel yargılamalarda ise görmezden geliyor.
İnsan Hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş, politikyol.com’daki yazısında AYM’nin ‘Halil Akkaya’ kararını güncel yargılamalar ışığında ayrıntılı olarak değerlendirdi. Dosya, ‘dolandırıcılık’ suçlaması üzerine açılıyor. Dolandırıcılıkla suçlanan sanık yargılanıyor, ceza alıyor. Ancak ‘silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin’ ihlal edildiği gerekçesiyle AYM’nin kapısını çalıyor.
AYM’nin 7 Haziran 2023 tarihli kararında, “Başvuru, ceza davasında cezayı azaltabilecek ya da ortadan kaldırabilecek bir olgunun araştırılması talebinin reddedilmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.” deniliyor.
Yüksek Mahkeme, başvurucu ve avukatının, yargılama sırasında talep ettiği bazı önemli bilgi ve belgelerin mahkeme tarafından reddedilmesini ‘ihlal’ gerekçesi olarak kabul ediyor. AYM, ihlal kararında, adil yargılama hakkının vazgeçilmez unsurlarından olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargı ilkelerine ilişkin önemli tespitlerde bulunuyor:
- Çelişmeli yargılamanın bir amacı da dosyaya bir görüşün/talebin girmesini sağlamakla sınırlı olmayıp onun mahkemece dikkate alınarak bir sonuca ulaşılmasını sağlamaktır. Çelişmeli yargılama ilkesi, sanığın aleyhindeki delillerin çelişmeli bir usul ile mahkemeye sunulmasını ve sadece tanık beyanlarının değil diğer delillerin de tartışılmasını gerektirir. Böylelikle sanıklar delilin davayla ilgisini ve ağırlığını değerlendirerek güvenirliği hususundaki iddialarını ve itirazlarını dile getirebilecektir (Cezair Akgül, § 28).
- Taraflar arasında hakkaniyete uygun bir dengenin sağlanmasını amaçlayan silahların eşitliği ilkesi ise davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).
- Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten mahkemeye aittir. Bu konuda değerlendirme yapmak Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Bununla birlikte yargılamada adil yargılama hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine gerektiği ölçüde riayet edilip edilmediği Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır. Anılan ilkeler kapsamında yapılacak incelemede, delillere ilişkin olarak iddia ve savunma makamı arasında oluşturulan dengesizlik iddialarının da yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilmesi gerekir. Özellikle sanığın kendisinin elde etme olanağı bulunmayan deliller bakımından yargı makamlarınca savunmaya bunların aksini ortaya koyma hususunda makul imkânların sunulması gerekir (Ruhşen Mahmutoğlu, § 60).
- Somut olayda Mahkeme, müştekinin para yatırdığı hesaba ait banka kartını başvurucunun kaybettiğine ve dolandırıcılık eyleminin üzerinde şifre yazılı bu kart ile başkaca şahıslar tarafından gerçekleştirildiğine yönelik savunmasına karşılık “sanığın şifresini arkasına yazdığı kartını kaybettiği yönündeki savunmasının hayatın olağan akışına aykırı ve suçtan kurtulmaya yönelik olduğu, bu tip suçlarda sanıkların bu yönde savunma yaptıkları” şeklinde bir gerekçe ile başvurucu hakkında mahkûmiyet kararı vermiştir.
- Başvurucunun kullandığı telefonun olay tarihine ait baz istasyonu verileri ve bu olaya benzer şekilde başvurucunun aynı banka kartı hesabına para yatırılması sağlanarak gerçekleştirilen başka bir dolandırıcılık eylemine ilişkin Konya 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyanın getirtilmiş olmasına rağmen Mahkeme gerekçeli kararda bu belgelere ilişkin olarak lehe veya aleyhe bir değerlendirme yapmamıştır.
- Başvurucunun olayın faili olmadığı yönünde ileri sürdüğü hususlarla ilgili de araştırma yapılmamış, delil toplatma talepleri Mahkemece somut gerekçe açıklanmaksızın soyut ve genel ifadelerle reddedilmiştir.
- Başvurucunun suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olan, müştekinin aradığı telefon numaralarının kime ait olduğunun araştırılması, ATM’den para çekme anına ilişkin çevredeki MOBESE kayıtlarının getirtilmesi ve başvurucunun kart hesabını kapatmak amacıyla banka müşteri hizmetlerini aradığını ispata yarayacak ses kaydının istenmesi talepleri dosyanın esasına etkili olmayacağı gerekçesiyle reddedilmiştir.
- Başvurucunun toplatılmasını talep ettiği deliller ancak devlet yardımıyla elde edilebilecek niteliktedir. Dolayısıyla başvurucuya kendisinin elde etme olanağı bulamadığı delilin aksini ortaya koyma hususunda makul imkânlar sunulmamıştır. Sonuç olarak başvurucu, usule ilişkin imkânlar noktasında iddia makamına nazaran dezavantajlı bir konuma düşürülmüştür.
- Bu koşullarda Mahkemenin izlediği yöntemin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin gereklerine uygun olmadığı, başvurucunun menfaatlerini koruyan güvenceler içermediği açıktır. Bu durum, yargılamanın bir bütün hâlinde adil olmaktan çıkmasına neden olmuştur.
- Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
SOYKIRIM HUKUKU
Karar çok net; AYM, ilk derece mahkemelerde sanık ve avukatlarının davanın esasını etkileyecek taleplerinin kabul edilmemesini ihlal gerekçesi sayıyor. Sanığı ulaşamayacağı bazı belge ve delillerin huzura getirilmesinin mahkemenin görevi olduğunu, bunu sanığı yapamayacağını hatırlatıyor. Konu dolandırıcılık olduğunda bu temel hukuk ilkelerini eksiksiz uygulayan AYM, Hizmet Hareketi’ne yönelik güncel yargılamalarda ise ‘kör ve sağır’ oyuyor. ByLock, ankesörlü telefon davaları ya da darbe yargılamalarında sanık ve müdafilerinin lehlerine olacak hiç bir taleplerinin kabul edilmemesinde ‘hak ihlali’ görmüyor.
İBRETLİK BİR DURUM
Hukukçu Dr. Gökhan Güneş, söz konusu kararı ayrıntılı olarak incelediği yazısının son bölümünde güncel yargılamalara ilişkin örnek kararlardan bazılarını hatırlatıyor. Söz konusu ilkelerin Hizmet Hareketi’ne yönelik yargılamalarda uygulanmadığını örneklerle anlatıyor. Ardından da şu değerlendirmeyi yapıyor:
AYM’nin Halil Akkaya kararı, güncel yargılamalar kapsamında yapılan başvurularda uygulanan ayırımcı adalet ve düşman hukuku anlayışının somut örneklerinden biridir. Zira bu kararda yer verilen ilke ve değerlendirmelerle güncel yargılamalarda ihlal kararı çıkmayacak tek bir dosya yoktur. AYM’de muhtemelen ihlal kararları verebilmek için AİHM’in bu yıl sonunda açıklayacağı tahmin edilen Yalçınkaya kararını beklemektedir. Ancak, ülkedeki en yüksek mahkemenin onlarca ihlal iddiasını görmezden gelerek içine düştüğü ve en başta kendisinin sebep olduğu bu durum çok ibretliktir.
Çünkü, AYM’nin ön yargıları ve en temel hukuk ilkelerini görmezden gelerek vermediği ihlal kararı nedeniyle insanlar AİHM’e gitmek zorunda kalmaktadırlar. AİHM’in ihlal kararından sonra AYM, sanki bu kararın verilmesine kendisi sebep olmamış gibi bu karara ve bu karardaki hususlara atıfla ihlal kararları verecektir. O zaman sormak gerekmez mi? İnsanlara yaşatılan bunca sıkıntı ve hukuksuzluğun amacı ve sebebi nedir? Neden bir ülkedeki en yüksek mahkeme bu hukuksuzlukların önüne geçmek yerine, en başta köşe taşlarını döşemiştir? Bu ülkeye ve insanına neden yazık edilmiştir?
Gökhan Güneş’in yazısının tamamını aşağıdaki linke tıklayarak okuyabilirsiniz…
Anayasa Mahkemesi silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesini ne zaman hatırlar?
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***