İSTANBUL/ANKARA – Espiye L Tipi’ndeki hasta tutuklu Şeyhmus Koç’un ailesinin tedavi talebine idareden “Yapacağımız bir şey yok” yanıtı verilirken, hasta tutuklu Süleyman Ayaz’ın ise, cezaevinde geçirdiği her günün yaşamında daha fazla tehdit oluşturduğu belirtildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek amacıyla her hafta düzenledikleri “F Oturumu” eyleminin 588’incisini dernek binası önünde gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde Kırşehir S Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan ağır hasta tutuklu Süleyman Ayaz’ın sağlık durumuna dikkat çekildi. Birçok insan hakları savunucusu ve hasta tutuklu yakınlarının katıldığı açıklamada, “Tecrit öldürür, dayanışma yaşatır” ve “Hasta tutsak Süleyman Ayaz serbest bırakılsın” pankartı taşınırken, sık sık “Hasta tutuklular serbest bırakılsın” ve “Tedavi haktır engellenemez” sloganları atıldı.
Bu haftaki açıklamayı İHD İstanbul Şubesi yöneticisi Cüneyt Yılmaz yaptı.
İMRALI TECRİDİ
Cezaevleri ve ülke genelinde hak ihlallerinin artarak devam ettiğini belirten Yılmaz, ilk olarak PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridi eleştirdiği için gazeteci Merdan Yanardağ’ın tutuklanmasına değindi. Yanardağ’ın tutuklanmasının yalnızca düşünce ve ifade özgürlüğüne dönük bir baskı olmadığına dikkat çeken Yılmaz, “Yanardağ’ın tutuklanması aynı zamanda Türkiye’deki İmralı tecrit sistemi ve nedenleri yanında, hapishanelerde yaygın uygulanan bir işkence yöntemi olan tecrit hakkında toplumun bilgilenmesini ve tartışmasını da engelleme çabasıdır” dedi.
TECRİDİN EN AĞIRI İMRALI’DA
Yanardağ’ın tutuklamasıyla tecridin daha çok öne çıktığını ve kamuoyunun gündemine girerek tartışılmaya başlandığına işaret eden Yılmaz, tecridin ceza infaz sistemi bakımından en ağır ve hukuka aykırı modelinin İmralı Cezaevi’nde Abdullah Öcalan üzerinde uygulandığını yineledi.
ŞİKAYETLERİ ARTTI
Kırşehir S Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan ağır hasta tutuklu Süleyman Ayaz’ın ileri derecede kemik erimesi ve astım hastası olduğunu söyleyen Yılmaz, Ayaz’ın tüm bu sağlık sorunlarına rağmen tedavi edilmediği ve gereken yaşam olanaklarının sağlanmadığına dikkat çekti. Ayaz’ın 6 Şubat depremlerinin ardından Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden tek kişilik hücre yapısına sahip olan Kırşehir S Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildiğini söyleyen Yılmaz, Ayaz’ın, buradaki cezaevi koşullarına bağlı olarak nefes darlığı başta olmak üzere şikayetlerinin arttığını ve ciddi kilo kaybı yaşadığı bilgisini paylaştı.
‘AİLE GÖRÜŞLERE GİTMEKTE ZORLANIYOR’
Ayaz’ın cezaevine sevk edilmesinin ardından ailesinin ekonomik nedenlerden dolayı görüşlere gitmekte zorlandığını belirten Yılmaz, Ayaz’ın annesi ile vasisinin aktarımlarına dikkat çekti.
KAMUOYUNA ÇAĞRI
Ayaz’ın gereken tedavi, bakım ve yaşam olanaklarına erişemeden cezaevinde geçirdiği her günün yaşamında daha fazla tehdit oluşturduğunu söyleyen Yılmaz, “Hasta tutuklu Süleyman Yılmaz ve bütün ağır hasta, engelli ve yaşlı tutukluların serbest bırakılarak, sağlık ve yaşam haklarının korunması için yetkilileri göreve, kamuoyunu duyarlılığa çağırıyoruz” dedi.
SAĞLIK SORUNLARI AĞIRLAŞTI
Ankara’da ise Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, eylemlerinin 460’ncı haftasında İnsan Hakları Derneği (İHD) Şube önünde basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, “Tedavi Haktır Engellenemez. Hasta Mahpuslar Serbest Bırakılsın” pankartının açıldı. İHD Ankara Şube Eşbaşkanı Sevil Turgut, bu hafta GiresunEspiye L Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan ağır hasta tutuklu Şeyhmus Koç’un durumuna dikkat çekti.
Turgut, Koç’un 2016 yılından bu yana tutuklu bulunduğunu, ilk olarak Tokat T Tipi Kapalı Cezaevine, oradan da Bafra T Tipi Kapalı Cezaevine sevk edildiğini belirterek, “En son Giresun/Espiye L Tipi Kapalı Hapishanesine gönderilmiş ve hala orada tutulmaktadır. Şeyhmus Koç’un hapishanede kaldığı süre içinde hastalıkları gittikçe ilerlemiş ve yeni hastalıklar meydana gelmiştir. Parmaklarında kopukluklar var, kollarında ve göğsünde şarapnel parçaları bulunmaktadır. Ayrıca astım ve migren hastasıdır. Şeyhmus Koç’un yaşamını en zorlayan hastalıkların başında yaşamış olduğu psikolojik rahatsızlıkları gelmektedir. Ailesi tarafından yapılan ziyaretlerde ve telefon görüşmelerinde durumunun ağırlaştığının görünür hale geldiği ifade edilmiştir” dedi.
AİLESİNİN TEDAVİ TALEBİNE ‘YAPACAĞIMIZ BİRŞEY YOK’ CEVABI
Koç’a 2 yıl önce Anksiyete bozukluğu teşhisi konulduğunu dile getiren Turgut, “Bu hastalık için yalnızca bir tablet ilaç verilmiş ve bu ilacı da ömür boyu kullanacağı söylenmiştir. Ancak bu ilaç tedavi etmekten ziyade daha çok uyutmaktadır. Rutin kontrolleri yapılmadığı için de hastalığın ne kadar ilerlediği belli değildir. İlaçları da yalnızca revire çıkarılarak yazılmakta, uzman doktorlar tarafından ve tam teşekküllü bir hastanede tedavisi yapılmamaktadır. Bu durum da hastalığının daha çok ilerlemesine zemin hazırlıyor. Ailesi her görüşe gittiklerinde idare ile görüşüyor, tedavisinin yapılmasını talep etmelerine rağmen bir gelişme sağlanamıyor. İdare tarafından hiçbir şey yapılmıyor ve ‘Yapacağımız bir şey yok’ deniliyor. Yine kurumumuza yapılan başvurular sonucunda ilgili kurumlara yazılan yazılardan da bir sonuç alınamamıştır. Yalnızca revirde ilaçları yazılıyor, bir tablet ilaçla tedavi etmeye çalışıyorlar. Ailesine çok uzak bir hapishanede tutulması da sağlık durumunu daha ağırlaştırıyor. Ailesi ziyarete gidemiyor bu da psikolojik açıdan aile desteğini engelliyor” diye konuştu.
SEVK TALEBİ
Turgut, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Uzman doktorlar tarafından tam teşekküllü hastanede tedavi edilmesini, hastalığının tam olarak tedavisi için rutin kontrollerinin yapılmasını ve iyileşme sağlanacak şekilde tedavilerinin aksatılmadan gerçekleştirilmesini talep ediyoruz. Ayrıca psikolojik destek anlamında da aile ziyaretlerinin yapılabilmesi için ailesine yakın bir yere sevk edilmesi de gerekmektedir.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***