Ali Murat Hamarat
Bir dönemin unutulmaz forvetlerindendi Trevor Francis. Bir kuşağın kahramanlarındı; daha küçüklerin ismini kitaplarda okuduklarındandı. İngiliz futbol tarihinin ilk 1 milyon sterlinlik oyuncusu artık yaşamıyor.
Paraların uçuştuğu, biz fanilerin bonservisler için ödenen miktarlardaki sıfırları saymayı çalıştığımız yıllarda, 1 milyon sterlin futbolseverler için çekirdek parası gibi kalıyor. Yoksa dünyanın büyük bir kısmı bunu görmeden ölüyor.
Birmingham City altyapısında parlayan forvet, A Takım’a alındığında henüz 16’sındaydı. 17. yaş gününü kutlamadan bir maçta dört gol atan Francis, kısa sürede mavi-beyazlıların en büyük yıldızıydı. Takımı ikinci kümeden birinci lige çıkaran delikanlı çimlerde maharetini gösteredursun, üstündeki forma ona dar geliyordu.
Daha önce tarihinde bir kez Lig Kupası’nı kaldırmış olan Maviler, Federasyon Kupası ve UEFA Kupası’nın atası Fuar Şehirleri Kupası’nda ikişer final kaybetmişti. O mütevazı ekipte Francis’in yapabilecekleri sınırlıydı. Yine de golleri sıralıyor, taraftarın sevgilisi oluyordu. 1976’da Queen’s Park Rangers karşısında taçtan aldığı topu filelerle buluşturması unutulmazdı. Adı millî takımla da anılmaya başlanan forvet, ertesi yıl Hollanda karşısında İngiltere formasını ilk kez giyiyordu.
1978’de kimsenin beklemediğini yapan oyuncu, Yeni Dünya’ya ayak basıyordu. Malum o günlerde Amerika’da bir futbol çılgınlığı yaşanıyordu. Kariyerlerinin sonuna gelmiş Pele, Franz Beckenbauer ve Johan Cruyff gibi yıldızlar sayesinde ülkede futbola ilgi artmıştı. İngiliz forvet, Detroit Express’e kiralık olarak gittiğinde henüz 24’ündeydi. 19 maçta 22 gol atan Francis, MLS’in en iyi takımına seçilmişti. Formunun zirvesindeydi; yeni durağı an meselesiydi…
AVRUPA’DA KUPA GETİREN GOL
Brian Clough’ın çalıştırdığı Nottingham Forest peşine düşüyor, 1979 yılının Şubat ayında transfer 1 milyon sterlin karşılığında gerçekleşiyordu. Basın toplantısında onun kadar Clough da manşetleri süslemişti. Squash oynama arifesindeki unutulmaz hoca elinde raketle gazetecilerin önünde yer almıştı.
Muzip teknik direktör otobiyografisinde onun için 999.999 sterlin ödendiğini yazıyordu. Son şampiyon apoletiyle Şampiyon Kulüpler’de mücadele eden Nottingham Forest, yeni transferini oynatamıyordu. O zamanki kurallara göre Francis, ancak finalde sahne alabilecekti.
Liverpool’u eleyerek başladıkları Kupa 1 serüveninde sırasıyla AEK, Grasshoppers ve Köln’ü geçen Robin Hood’un torunları, adını finale yazdırmıştı. Rakipleri de kendileri gibi bir peri masalına imza atan Malmö’ydü. İngiliz futbol gezgini Bob Houghton tarafından çalıştırılan İsveç ekibi karşısında tek golle kazanan Forest, rüya görüyordu. İki sezon önce ikinci kümede oynarlarken, artık Avrupa’nın tepesindeydiler…
Peki golü kim atmıştı? Evet, doğru tahmin ettiniz Francis, John Robertson’ın ortasına kafayı yapıştırmıştı. Bonservisine verilen her kuruşu hak eden forvet, yazı yine Amerika’da döktürerek geçirmişti. Normal sezonda İngiltere’de oynayan Francis’i hızından ötürü Clough sağ açıkta oynatmak istese de onun yeri ileri uçtu. 1980’de Forest bu sefer Hamburg’u tek golle geçerek Şampiyon Kulüpler’de unvanı koruduğunda, o yoktu. Aşil tendonundan geçirdiği sakatlık yüzünden altı ay sahalardan uzak kalan forvet, 1981 yılının Eylül ayında Manchester City’ye 1.2 milyon sterlin karşılığında satılıyordu.
O günlerin sıradan takımındaki serüveni gollerle başlasa da sürekli sakatlanıyordu. Oynayabildiği 26 maçta 12 defa fileleri havalandıran forvet, 1982 Dünya Kupası’nda da boy göstermişti. Çekoslovakya ve Kuveyt karşısında attığı goller onu Çizme’ye sürüklüyordu. Mali darboğazdaki City, Sampdoria’nın teklifine hayır diyememişti.
Cenevizliler 1985’te İtalya Kupası’nı ilk kez müzelerine götürürken, sahadaki iki yabancıdan biriydi. Tesadüf bu ya diğeri olan Graeme Souness, onu iki yıl sonra Glasgow Rangers’a oyuncu menajer olarak transfer edecekti. Son sezonunda Sampdoria’nın harika ikilisi Gianluca Vialli’yle Roberto Mancini’nin iyice gölgesinde kalan Francis, Atalanta’ya gitmişti. Orada da pek tutunamayan İngiliz futbolunun ilk 1 milyon sterlinlik oyuncusu, 1987’de Ada’ya dönüyordu.
Rangers, Queen’s Park Rangers, Sheffield Wednesday derken 40’ında futbola nokta koyuyordu. Fırtına gibi başladığı kariyerinin son yılları meltem tadındaydı. Sakatlıklar onu çok sıradanlaştırmıştı.
İngiliz Millî Takımı’nın formasını 52 defa terleten Francis, bu maçlarda 12 gole imzasını atmıştı. Kim bilir en formda olduğu zamanda sakatlanmasa, Euro 1980’de de sahne alabilir, ülkesini daha ileriye götürebilirdi. Yine de 47 ayın sultanı olan Dünya Kupası’nda gol atan sayısız oyuncudan biri.
MİNİKLERİN BÜYÜK HOCASI
Sheffield Wednesday’de oynarken, Ron Atkinson’ın vedasından sonra kulübeye geçmişti. Bir yandan idmanlarda oynuyor, diğer taraftan arkadaşlarını çalıştırıyordu. Artık eskisi gibi değildi fakat futbola bakışı iyiydi. 1993’te Federasyon Kupası ve Lig Kupası’nda final gören öğrencileri, iki maçta da Arsenal’e boyun eğmişti. 1995’te bu koltuğuna veda eden hoca, ertesi yıl Birmingham City’yi çalıştırmaya başlamıştı. Futbola adımını attığı takımı 2001’de Lig Kupası finaline taşısa da o gün kazanan Liverpool’du. Crystal Palace son durağıydı.
Teknik direktörlük macerasından sonra ekranlara transfer olan Francis, ayrıca Eric Cantona’yı reddeden hoca olarak da biliniyor. Sheffield Wednesday’de oynarken emaneten takımı çalıştırdığı günlerde idmanda denediği Fransız yıldızı beğenmişti. Fakat karlı havada berbat saha koşullarında gördüğü oyuncunun çimdeki performansını merak eden Francis, onu bir hafta daha antrenmanlarda görmek istediğinde, henüz krallığını ilan etmesine daha olan Cantona delirmiş, Leeds United’a gitmiş ve orada da sezon sonu şampiyonluk yaşamıştı. Gerisi Manchester United ve malumunuz…
2012’deki bir röportajda kulübün aslında Cantona’yı transfer edecek imkânlara sahip olmadığını söyleyen Francis’in azmini şöyle anlatmalı. Bir tatilde tanıştığı Helen’a âşık olan futbolcu, kendisine verilen telefon numarasını kaybedince, kadının yaşadığı kentteki tüm kuaförleri aramış, 15. denemede Helen’ı bulmuş, kısa süre sonra da evlenmişlerdi. İlk Helen öldü, şimdi Trevor…
Robertson’ın kanatta şiir yazdıktan sonra yaptığı ortaya vurduğu kafa, Forest taraftarlarının rüyalarını süsleyedursun, Ada futbolunun ilk 1 milyonluk sterlinlik oyuncusu kitaplarda yaşamaya devam edecek.
Ali Murat Hamarat: Spor tarihçisi, spor yazarı. BirGün gazetesi yazarı. İstanbul Üniversitesi’nde hukuk okuyup bir dönem asistanlık yaptıktan sonra gazeteciliğe Taraf’ta başladı. Eurosport’un internet sitesinde genel yayın yönetmenliği yaptı. Radyo ve televizyona programlar hazırladı. 2017’den beri Tarih Dergisi’nde yayın kurulu üyesi.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***