Hale GÖNÜLTAŞ
ANKARA – Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG), Suriye’nin kuzeyindeki kamp ve hapishanelerde tutulan yabancı IŞİD’lileri bölgede kurulacak “uluslararası bir mahkemede” yargılama çağrısına uluslararası kamuoyundan henüz destek gelmedi. SGD’nin uluslararası yargılama için destek aradığı Avrupa başkentlerinden, “Irak ve Suriye’nin rızası olmadan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden de yetki almadan kurulacak uluslararası bir mahkeme IŞİD’lilerin yargılanması konusunda önemli kısıtlamalarla karşılaşacaktır” mesajı verildi.
IŞİD’in Suriye’deki kontrol ettiği topraklardan temizlenmesinin ardından çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan binlerce kişi SDG’nin kontrolündeki kamplarda tutuluyor. El Hol ve Roj kamplarında tutulan 58 ülkeye mensup IŞİD’linin kendi ülkelerine geri gönderilmesi ve yeniden entegrasyonu, “istihbarat ve risk değerlendirmeyi” de içeren karmaşık bir süreç. Bu karmaşanın yanı sıra ülkelerin iç siyaset dinamikleri ve toplumdan yükselen muhalif sesler de, bu ülkelerin IŞİD’e katılıp Suriye ve Irak’a giden vatandaşlarını geri almalarının önündeki engellerden biri olarak gösteriliyor.
YAKLAŞIK 50 ÜLKEDEN 60 BİNE YAKIN KİŞİ YAŞIYOR
Kürt yönetiminin denetimindeki kamplarda, Irak ve Suriye de dahil olmak üzere 50’ye yakın ülkenin vatandaşı tutuluyor. 10 bine yakını tutuklu IŞİD’li erkek, geri kalanı ise kadın ve çocuklardan oluşan 60 bine yakın kişiden söz ediliyor.
‘GERİ ALIN’ ÇAĞRISI KARŞILIKSIZ KALINCA…
Rojava Özerk Yönetimi ise ABD’nin de bu konudaki desteğiyle, el Hol’de vatandaşları bulunan ülkelere uzun süredir çağrıda bulunuyordu. Ancak bu çağrılar büyük ölçüde yanıtsız kalırken, haziran ayında yapılan açıklamada söz konusu yabancı IŞİD’lilerin “ivedilikle” uluslararası bir mahkemede yargılanacakları belirtildi. Kürt yönetimi, uluslararası kamuoyundan şeffaf yargılamanın sağlanması için destek de istedi.
‘BM’DEN DESTEK GELMEDİ’
Peki Kürt yönetimi, uluslararası kamuoyu ile bu konuda ne gibi temaslar yürüttü?
Yerel kaynaklar, Birleşmiş Milletler’in veya Avrupa başkentlerinin yargılamaya destek vermediğini söylüyor. “Uluslararası destek alınmadan, uluslararası bir mahkeme kurulmadan ‘yargılamalar hızla başlayacak’ açıklamasının nasıl okunması gerektiği” yönündeki soru ise, “Çalışmalarımız devam ediyor. Yargılamalar zaman alsa uluslararası alanda ortak bir görüşte buluşulacaktır” diye yanıtlanıyor.
KAMPLARDA KAÇ TÜRKİYE VATANDAŞI VAR?
El Hol kampında bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sayısına gelince… El Hol Kampı’nın iletişim biriminden verilen yanıta göre, burada IŞİD saflarında savaşırken eşlerini kaybetmiş 350’ye yakın Türkiyeli kadın yaşıyor. Kadınlarla birlikte 900’ü aşkın çocuk bulunuyor.
Çatışmalarda yakalanan IŞİD’lilerin tutulduğu kampın “özel bölümünde” ise 400’e yakın Türkiyeli erkek IŞİD’li tutuluyor. “Radikaller” olarak nitelenen bu kişilerin çocuk ve eşleri de kampın özel biriminde tutuluyor. Özel bölümdeki kadın ve çocukların sayısı da (çok eşliler) 700’ün üzerinde.
Son tahlilde el Hol Kampı’nın tamamında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu beyan eden kadın ve erkeklerin sayısı tahmini olarak 1100 yetişkin. Türkiyeli kadınların, Türkiyeli eşlerinin çatışmalarda ölmesi sonrası farklı ülkelerden IŞİD’lilerle yaptıkları dini nikahlardan doğan çocuklar Türkiye vatandaşı sayılmıyor. Dolayısıyla, kamptaki çocukların kaçının Türkiye vatandaşı olduğuna dair gerçekçi bir bilgiye ulaşmak mümkün değil.
ANKARA’NIN TAVRI NET: KAMPLARDA KALANLAR GETİRİLMEYECEK
Haberi hazırlama sürecinde, “Ankara’nın kamplardaki vatandaşlarını teslim almama” yönündeki politikasında değişiklik olup olmadığının yanıtını da aradık. Zira Türkiye, YPG’nin SGD’nin omurgası olduğu görüşünde. Bu da, diplomasi ve güvenlik koridorlarına “Türkiye Cumhuriyeti terör örgütü ile pazarlık yapmaz” şeklinde yansıtılıyor. Dolayısıyla Ankara’nın yakın gelecekte Suriye’nin kuzeyindeki kamplarda bulunan IŞİD’li erkekler ile kadın ve çocukları teslim almak yönünde bir tutum sergilemesi beklenmiyor.
UNITAD NE DÜŞÜNÜYOR?
IŞİD’lilerin Rojava’da yargılanması ihtimali nedeniyle gözler bir yandan da, IŞİD’in Irak ve Suriye’deki katliamlarına ve insanlığa karşı suçlarına dair bulguları farklı disiplinlerden uzmanlarla ortaya koyup soruşturmak üzere oluşturulan UNITAD’a çevirdi. (Investigative Team to Promote Accountability for Crimes Committed by Da’esh/ISIL – IŞİD Tarafından İşlenen Suçların Hesap Verilebilirliğini Desteklemek Üzere Teşkil Edilen Birleşmiş Milletler Soruşturma Ekibi.)
BM Güvenlik Konseyi’nin 2379 (2017) sayılı kararı ve Görev Tanımı uyarınca kurulan UNITAD bağımsız hareket eden bir birim. IŞİD’lilerin yargılanmasına yönelik temel argümanları ve suçları ortaya çıkaran kuruluşların başında UNITAD geliyor. Bu kurumun yargılamalarda IŞİD’in katliamlarına ilişkin mahkemelere sunacağı kataloglar hayati önem taşıyor.
UNITAD TEMSİLCİSİ: KÜRT YÖNETİMİNE IŞİD’LİLERE DAİR SUÇ DOSYALARI SUNULMADI
UNITAD ekibinin Irak’taki temsilcisine, Rojava’daki Kürt yönetimine uluslararası yargılamanın gerçekleştirilmesine yönelik dosyaların sunup sunmadıklarını sorduk. İsminin verilmesini istemeyen kıdemli soruşturmacı, “Kürt yönetimi ile IŞİD’in işlediği suçları ortaya koyabilmek için sahada geniş kapsamlı bir çalışma yürütüyoruz. Deliller toplanıp raporlandıkça IŞİD’in insanlığa karşı işlediği suçlar daha da netleşiyor” diyerek şöyle devam etti:
“Ancak yargılama amaçlı hazırlanıp sunulan bir rapor yok. UNITAD oluşturulalı beş yıl oldu ve bu süre içinde çok yol kat ettik. IŞİD’in Ezidilere yönelik Ağustos 2014’te gerçekleştirdiği katliam sonrası toplu mezarların açılması, hâlâ hayatta olanlarla DNA karşılaştırmaları yıllar alacak bir çalışma.
Kürt yönetiminin bulgulara dayanarak IŞİD’lileri uluslararası mahkemede yargılama talep ve açıklamasına dair sorularını bir tarafa bırakalım. Öncelikle bölge koşulları düşünüldüğünde, IŞİD’lilerin bulundukları yerlerden alıp yargılamanın yere getirilmesi dahi güvenlik açısından zor görünüyor.”
2019 YILINDA DA GÜNDEME GELDİ
Suriye’nin kuzeyindeki kamplarda kalan IŞİD’lilerin Kürt bölgesinde yargılanmasına ilişkin tartışmalar 2019 yılında başladı. İsveç hükümeti, “cihada katılmış” vatandaşlarının yargılanması için Kürt bölgesinde bir mahkeme ya da başka bir yasal mekanizma kurulması önerisini getirdi. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası insan hakları kuruluşları Stockholm’den gelen öneriyi “Tek taraflı” olmakla eleştirdi ve “bütüncül bir adalet çözümünü” savundu. Ayrıca kısa süreli cezaların IŞİD militanlarının hızla serbest bırakılmasına yol açacağı ve yeniden Irak-Suriye hattında örgüte katılacakları kaygıları da mevcuttu.
BMGK VE AVRUPA’NIN IŞİD’LİLERİN YARGILANMALARINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ…
Avrupa başkentleri de IŞİD’lilerin bölgede yargılanması konusunda Kürt yönetimi temsilcilerine verdiği yanıtta şu görüşü savundu:
“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yetkisi ve Irak ya da Suriye’nin rızası olmadan IŞİD üyelerinin etkili şekilde yargılanmaları oluşturulacak bir mahkemenin olanakları oldukça sınırlıdır. Bu olasılıklar esasen IŞİD üyeleri üzerinde yargı yetkisini kullanabilecek ülkelerin mümkün olan en geniş katılımının yanı sıra Irak ve Suriye (kendileri bir mahkeme kurulmasına onay vermese dahi) diğer ilgili aktörlerle şüphelilere, tanıklara ve delillere erişim amacıyla etkili bir işbirliği ile belirlenir. Her iki durumda da uluslararası bir mahkeme tarafından yargılanma, IŞİD üyelerinin etkili ve meşru bir şekilde yargılanmasını amaçlayan daha geniş bir stratejinin sadece sınırlı bir parçası olacaktır. Bu stratejinin ulusal düzeyde yargılamayı da içermesi gerekmektedir…”
Yanıtta ayrıca, “Etkili bir uluslararası mahkeme için hukuki ön koşullara ek olarak, meşruiyetin daha siyasi boyutunun da dikkate alınması gereklidir. IŞİD’in faaliyetlerinin yarattığı çatışma, bölgedeki devletler; Suriye’deki çatışmaya askeri olarak dahil olan bölge dışındaki devletler (Rusya ve ABD gibi) ve vatandaşları IŞİD’e katılan devletler olmak üzere çok sayıda devleti kapsamaktadır. Bu durumda bölgede dışında bulunan sınırlı sayıda devlet tarafından bir mahkeme kurulmasının özellikle de bu devletlerin vatandaşı olmayan şüphelileri içeriyorsa, diğer ilgili devletlerden geniş destek alacağı varsayılamaz” denildi.
KÜRT YÖNETİMİ YARGILAMAYI NEDEN İSTİYOR?
Suriye Demokratik Güçleri’nin denetimindeki kamplarda erkek IŞİD’liler hapishanelerde tutuluyor. Sayıları on binlere ulaşan kadın ve çocuk da Al Hol ve Al Roj kamplarında yaşıyor. Kamplarda IŞİD yanlısı radikal kadınların çocukların beyinlerini yıkaması endişe verici gelişmelerden biri. Kampta insani yardım faaliyetinde bulunan Uluslararası Kızılhaç ve İngiltere merkezli uluslararası bir insani yardım kuruluşunun saha çalışanlarına göre, kampta yaşayan farklı ülkelere mensup yaklaşık 28 bin çocuğa IŞİD’li kadınların kurduğu derme çatma kurumlarda “cihad ideolojisi” eğitimi veriliyor. Kamplardaki IŞİD’le bağlantılı kadınların “silahlı” olmaları insani yardım kuruluş temsilcilerine bile zaman zaman saldırgan davranabilmeleri, insani yardım çalışmalarını da engelleyebiliyor. Saha analistleri ve yetkililer Al Hol’u IŞİD’in yeni nesil için bir “radikalleşme” alanı olarak yorumluyor.
SİLAHLI IŞİDLİ KADIRLAR “HESBA” İSİMLİ YAPI OLUŞTURDU
Aynı kaynakların aktardığı bilgilere göre kadın IŞİD üyelerinin kamp içinde radikal olmayan kadınları saflarına katmak için sözde ahlak birimi olan “hesba” isimliyapıyı kurdu ve kendilerini “güvenlik birimi-polis” olarak tanımlıyorlar. Kampta “peçe takma” emirlerine karşı çıkan genç kadınları bıçakladıkları da verilen bilgiler arasında. Ayrıca, genç kadınların sigara içmesi, radyo bulundurmaları, çadırların önünde otururken şarkı söylemeleri, dans etmeleri, erkeklerle konuşmaları da yasak. Çadırların önünde bir araya gelen genç kadınların sessizce şarkı söylerken, müziğin ritmine uyarak bedenleri dans edercesine hareket ettirmeleri dahi radikal IŞİD’li kadınların saldırısına uğramalarına neden oluyor.
2022 YILINDA 33 CİNAYET İŞLENDİ
Kamp yönetiminden erkek ya da kadın personelin çadırlarda kesici alet ve silah aramaları sırasında, radikal kadınların ortak hareket ederek söz konusu kişilere saldırıda bulundukları da verilen bilgiler arasında. Sadece 2022 yılında kampta 33 cinayet işlendiği bilgisi verildi. Öldürenler tespit edilememekle birlikte ölenler arasında IŞİD’li kadınlar bulunuyor. Silah ve bıçakların kampa temiz su getiren tankerlerin sürücüleri, alt yapı düzenlemesi için gelen bölge halkından ustalar gibi kişilerce kampa sokulduğu belirtiliyor. Kampa girerken arama olsa da su tankerinin içine saklanan silahlara ulaşmanın her zaman mümkün olmadığı ifade ediliyor.
TEMEL TIPA KARŞI OLDUKLARI İÇİN ÇOCUK ÖLÜMLERİ FAZLA
Temel sorunlardan biri de kampta bulunan çocukların büyük bir bölümünün “Suriye topraklarında” doğan çocuklar olması. Çocukların bu güne kadar temel sağlık hizmetlerinden yararlanmamaları kampta bulaşıcı hastalık ve çocuk ölümlerini de beraberinde getiriyor. Mesele şu ki özellikle radikal anneler kampta faaliyet gösteren uluslararası yardım kuruluşlarının sağlık desteğini “cihad idelojisi” ile bağdaşmadığı için kabul etmiyor. Bu da çocuk ölümlerini beraberinde getiriyor.
AL HOL KAMPI ULUSLARARASI BİR SORUN
Kamplarda büyüyen çocukların “radikalleştirilmeleri”, “silahlı ve askeri eğitim almaları” kadınların günden güne “radikalleşmesi” ve büyüyün öfke-şiddet sadece bölge için değil, uluslararası bir sorun. Altı çizilmesi gereken noktalardan biri de kamplarda yaşayan kadınlar, kampa sızan insan kaçakçıları aracılığıyla bölgeden ayrılıp, IŞİD’in halen etkin olduğu bölgelere de gidebiliyor. Çok sayıda kadın ve çocuk da kaçakçılar aracılığıyla Suriye sınırı üzerinden Türkiye’ye geçebiliyor. Bu kadınların büyük bir bölümü ulusal ya da uluslararası ceza sistemine girmeden sahte pasaportlarla farklı ülkelere gitme olanakları oluyor.
ÜLKELER KENDİ VATANDAŞLARINI ALMAYA YANAŞMIYOR
Kürt yönetimi, günden güne radikalleşen ve büyüyen bu sorunu çözmek için 2019 yılından bu yana bölgedeki hapishanelerde bulunan IŞİD’li erkeklerin yargılanması, kadın ve çocukların da ülkelerince teslim alınmaları yönünde çağrıda bulunuyor.
Fakat aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkeler kendi vatandaşlarını kamplardan alarak ülkelerine getirmenin yeniden entegrasyonu süreci “istihbarat ve risk değerlendirme” süreçlerini de içeren karmaşık bir durum olduğunu gerekçe göstererek teslim almıyor. IŞİD’lilerin Kürt bölgesinde kurulucak uluslararası bir mahkemede yargılanması yönündeki taleplere de aktarmaya çalıştığımız gerekçelerde karşı çıkıyor.
PEKİ ÇÖZÜM NE?
Kürt yönetimi kaynaklarının ifadesi ile günden güne radikalleşen kamplar “adeta patlamaya hazır bir bombaya” dönüştü. IŞİD ile bağlantılı kendi vatandaşlarını almaya yanaşmayan ülkelerin Kürt yönetiminin “uluslararası bir mahkemesi kurularak” yargılanmasına da karşı çıkması “peki çözüm nedir?” sorusunu beraberinde getiriyor.
Kaynak:
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***