İZMİR – Çocuğu madde bağımlısı olan Fersen Aydın, polise bildirmesine rağmen müdahalede bulunmadığını, hastanelerin de randevu vermediğini belirterek, çocukların uyuşturucuya mahkum edildiğini söyledi.
Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin (EMCDDA), 60 ülkede atık suda metamfetamin incelemesinin sonuçlarının yer aldığı rapor 26 Mayıs’ta yayımlandı. Rapora göre, 2021 ile 2022 arasında madde kullanımın yükseldiği ülkeler arasında Türkiye 4’üncü sırada yer aldı. Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin (UNODC) 26 Haziran tarihli Dünya Uyuşturucu Raporu’nda ise son 10 yılda dünyada uyuşturucu kullanımının yüzde 23 arttığına dikkat çekildi. 2021 yılı dünya genelinde 15-64 yaş aralığındaki her 17 kişiden birinin madde bağımlısı olduğu tespitine yer verildi.
Madde bağımlılığının arttığı Türkiye’de ise 4 milyon 462 bin nüfusu olan İzmir, madde bağımlılığının en yaygın olduğu kentlerinden biri oldu. Kentin Konak ilçesi ve Çimentepe semti ve Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Kadifekale’de madde bağımlığında yaşanan artış dikkat çekiyor.
POLİS MÜDAHALE ETMİYOR
Konak’a bağlı Çimentepe Mahallesi’nde yaşayan yurttaşlar, madde bağımlılığının arttığını belirterek, buna karşı müdahalenin de olmadığını söyledi. Mahalleli yurttaşlardan Şehmus Akın, madde bağımlılarının hem kendilerine hem de ailelerine zarar verdiğini ifade ederek, “Evimin önünde içiyorlar. Bir şey dediğimiz zaman kaba şiddete başvuruyorlar. Müdahale edemiyoruz. Polisi arıyoruz, 5 saat sonra geliyorlar ya da yalan haber diyorlar. Sokakta adım başı polis, bekçi var ama müdahale etmiyor. Mahalleden gitmek için 2 aydır ev arıyorum. Sivil toplum örgütleri, devletin kurumları, herkes kendine düşen görevi yapmalı. Yoksa ülke çok kötü bir yere doğru gidiyor” dedi.
HASTANE RANDEVU VERMİYOR
Kıraathane işleten Fersen Aydın, işyerinin önünde her gün gençlerin madde kullandığını söyleyerek, her sokak başında uyuşturucu satıcılarının olduğunu aktardı. Aydın, oğlunun da madde bağımlısı olduğunu belirterek, “Oğlumu hastaneye götürüyorum, 6 ay sonraya randevu veriyorlar. Hastaneye yatırmalarını istiyorum, yatırmıyorlar. Polisi arıyorum, oğlumun cebinden uyuşturucu çıkıyor ama oğlumu götürmüyorlar. Bu çocuk sokakta sürünüp millete zarar veriyor. Evde huzurum kalmadı. Sabah akşam kavga ediyoruz. Ailemin psikolojisi bozuldu, ben bu çocukla nasıl baş edeceğim?” şeklinde yaşadıklarını anlattı.
‘HER AİLEDEN BİR KİŞİ BAĞIMLI’
Çocuğunu madde bağımlılığından kurtarmak istediğini dile getiren Aydın, “Benim içim yanıyor, başkasının içinin yanmasını istemiyorum. Her gün uyuşturucu kullananları görüyorum. Polis gelsin buraya, 50 tane kullanıcıyı bulurlar. Devlet, polis nerede? Hiçbirini görmüyorum. Her ailede bir insan uyuşturucu bağımlısı olmuş. Elimizi vicdanımıza koyalım, bu insanlara sahip çıkalım, kimse sahip çıkmıyor” diye belirtti.
‘ÇOCUKLARIN CEBİ UYUŞTURUCU DOLU’
Elfetin Kol ise çocuklarını markete gönderemeyecek duruma geldiğini ifade ederek, “Uyuşturucuya karşı bir şeylerin yapılması lazım. Küçük çocukların cebi uyuşturucu ile dolu. Uyuşturucuya karşı önlem alınmalı. Halk bir şeyler yapmaya çalışıyor ama olmuyor. Uyuşturucudan herkes zarar görüyor” diye konuştu.
Madde kullanımının artığına dikkat çeken bir diğer yurttaş Mahmut Çakar ise, şunları söyledi: “Son dönemlerde baya arttı. Artık ne yapacağımızı bilmiyoruz. Mahallemizde huzurlu bir şekilde yaşamak istiyoruz. Çoluk çocuğumuzu işe gönderemiyoruz. Bağımlı olmaları korkusuyla yaşıyoruz.”
ÖZEL SAVAŞ POLİTİKASI
Mahallede insanların artık rahat bir şekilde sokağa çıkamadığını söyleyen Zeyni Yüksel ise, uyuşturucu kullanımının önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı. Uyuşturucu kullanımının halkın değerlerine zarar verdiğini dile getiren Yüksel, “Özellikle Kürt gençlerinin üzerinde yürütülen özel savaş politikaları var. Bunu kabul etmiyoruz. Halk bulunduğu her sokakta buna tepki göstersin. Mahallede artık annelerimizin sokakta oturma özlemini yaşıyoruz. Uyuşturucuya karşı birlik olup, uyuşturucunun satılmasını engellememiz gerekiyor” dedi.
MA / Delal Akyüz
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***