İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, düzensiz göçle mücadeleye yönelik yeni planı ‘Roma Süreci’ni başlattı. Süreç, neleri içeriyor, göçmen krizine çözüm olabilecek mi, finansmanı nasıl sağlanacak; planla ilgili eleştiriler neler?
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, ülkesinde yapılan Uluslararası Kalkınma ve Göç Konferansı’nda “Roma Süreci”ni başlattıklarını duyurdu. Plan, yasadışı göçün temel nedenleriyle mücadele etmeyi ve göçmen kaçakçılarını çökertmeyi hedefliyor.
Süreç, neleri içeriyor, göçmen krizine çözüm olabilecek mi, finansmanı nasıl sağlanacak; planla ilgili eleştiriler neler?
Konferansın sonuç bildirgesinde, göçmen kaçakçılığıyla mücadele için önlemler sıralandı. Buna göre, ülkeler arasında yeni ikili ya da çok taraflı anlaşmalar yapılması, kaçakçıların yargılanması için uluslararası koordinasyon sağlanması ve yasadışı kazançlarının takip edilip dondurulması için yeni tedbirler alınması öngörülüyor.
Giorgia Meloni, konferansta “Devletlerimize sahip çıkmak elbette bizim görevimiz, ancak bu insanların kaderiyle ilgilenmek de bizim görevimiz” dedi.
Bu yıl Akdeniz’i geçerek Avrupa’ya ulaşmaya çalışan yaklaşık 2,000 kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
“Göç sorununa çare olamaz”
Uzmanlar bu planın AB’nin göç sorununa çare olmayacağı konusunda uyarıyor.
Avrupa Reform Merkezi’nde kıdemli araştırma görevlisi olan Luigi Scazzieri, “Roma Süreci’ni önemli bir adım olarak görmüyorum, daha ziyade Avrupa’ya göçü ele alan bir başka girişim olarak görüyorum” dedi.
Scazzieri, “Avrupa, göç akımlarını durdurmak ve göçmenleri menşe ve transit ülkelerden geri göndermek için daha fazla işbirliği yapmaya çalışıyor. Buna karşılık onlar da Avrupa’dan daha fazla para ve siyasi ilgi elde etmeye çalışıyor.” ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliği, yaşlanan ve azalan nüfusu nedeniyle işgücü açığını göçmenler yoluyla kapatıyor. Roma Süreci, göç için yasal ve güvenli yolları teşvik ederek bu sorunu çözmeyi amaçlıyor.
Scazzieri, “Meloni, İtalya’daki işgücü sıkıntısının farkında olarak yasal göç konusunda tonunu değiştirdi. Ancak yasadışı göç konusunda tonunu değiştirmedi” dedi.
Tunus anlaşması örnek olacak
AB, Avrupa’ya yasadışı göçü engellemek üzere Tunus ile imzaladığı yeni mutabakat zaptının gelecekteki ikili ortaklıklar için örnek olmasını bekliyor.
Benzer bir anlaşma için sırada olduğu söylenen Fas ve Mısır’dan hükümet temsilcileri de konferanstaydı.
Ancak bu durum, AB’nin bu tür anlaşmalarla sorumluluklarını üçüncü ülkelere devrettiği yönündeki endişeleri arttırıyor.
Egmont Enstitüsü ve Avrupa Politika Merkezi’nde Ortak Araştırma Görevlisi Dr. Eleonora Milazzo’ya göre gelinen süreçte, “Sorumluluk paylaşımının iç boyutunun yönetilmesi konusunda bir anlaşmaya varılması ihtimali ise hala zayıf.”
Tunus anlaşması, sivil toplum örgütleri ve AB’de bazı milletvekilleri tarafından göç kontrolünü insan hakları sicili şüpheli Afrika ülkelerine devretme girişimi olarak eleştirildi.
Dr. Milazzo, “Roma’da başlatıldığı gibi işbirliği süreçlerinin, birçok ortak ülkenin kötü insan hakları sicilini görmezden geldiği, daha ölümcül düzensiz yolculuklara yol açtığı ve güvenli yolları teşvik etmediği yönünde önemli bir endişe var” dedi.
Roma planı nasıl finanse edilecek?
‘Roma Süreci’nin nasıl finanse edileceğine ilişkin ayrıntılar üzerinde henüz mutabakata varılmadı. Ancak Uluslararası Para Fonu, İslam Kalkınma Bankası ve Dünya Bankası gibi önde gelen finans kuruluşlarının üyeleri müzakerelerde yer aldı.
Sürece dahil ülkelerin projeleri finanse edecek ortak bir fon üzerinde anlaşmaya varmayı umdukları bir bağışçılar konferansının yapılması planlanıyor.
Birleşik Arap Emirlikleri Başkanı Muhammed bin Zayed Al Nahyan bu sürece şimdiden 100 milyon dolar taahhüt etti.
İtalya’nın ayrıca ekim ayında Afrika ile enerji ve göçmen akışını durdurma konularında da işbirliğine odaklanan ‘Mattei planını’ açıklaması bekleniyor.
“Türkiye de finansmanın parçası olmalı”
İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, “AB, Körfez ülkeleri ve belki de Türkiye ve ABD’yi de kapsayan bir finansman planına ihtiyaç olduğunu” söyledi.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, konferansta göçün temel nedenleriyle mücadele etmek üzere yeni bir küresel finans kuruluşu kurulması çağrısında bulundu.
Sonuçlar, özellikle iklim değişikliğinin giderek artan bir şekilde zorla yerinden edilmenin itici gücü olarak görüldüğünü de vurguluyor. AB’nin Küresel Geçit girişimi bu noktada altyapı projeleri için 300 milyar Euro’yu kullanılabilir hale getirdi.
“AB fonları kötüye kullanılabilir”
Konferansın “eşitler arasında, karşılıklı saygıya dayalı bir diyalog” olduğunu vurgulayan Meloni, “Avrupa ile geniş Akdeniz arasında rekabetçi ya da çatışmacı bir ilişki olamaz çünkü çıkarlarımız ilk başta düşündüğümüzden çok daha fazla ortaktır” dedi.
Scazzieri, AB’nin sınır kontrollerini üçüncü ülkelere devretmeye devam etmesiyle birlikte, ortaklarının “işbirlikleri karşılığında AB’den daha fazla fayda sağlamaya ilgi duyduklarını” söyledi. Ona göre, “bu ilişkiler doğası gereği istikrarsız ve düzenli olarak yeniden müzakere edilmesi gerekir.”
Meloni’nin “AB’nin dikkatini İtalya’nın Akdeniz’deki rolü ve çıkarları üzerine çekmek” istediğini belirten Scazzieri, bu noktada onun aktif olarak dış müttefikler aradığına dikkat çekti.
Bu yeni tür anlaşmalar yoluyla AB fonlarının kötüye kullanılabileceğine dair endişeler artıyor.
Örneğin Libya gibi bazı Kuzey Afrika ülkelerinde suç gruplarının ulusal sahil güvenliğe sızdığı belirtiliyor. Bu ayın başlarında Libya sahil güvenliği, AB tarafından finanse edilen kurtarma operasyonları yürüten bir tekneye ateş açtı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***