– Merkez Bankası 27 aylık aranın ardından bugün ilk kez faiz artışına gitti. Politika faizi 650 baz puanlık artışla yüzde 8,5’ten yüzde 15’e yükseltildi. Piyasada faizin en az 20’ye yükseltileceği beklentisi hakim olduğu için, artış yetersiz bulundu. Döviz ve altın fiyatları yükseldi.
ARJANTİN İKİ YILDIR FAİZ ARTIYOR, ENFLASYON YİNE DE ARTIYOR
Peki, başta enflasyonu kontrol altına almak olmak üzere faiz artışı ekonomide rahatlama sağlar mı, çözüm getirir mi? Sorunun yanıtı, kısaca ‘Hayır.’
Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu derin kriz nedeniyle, faiz artışı enflasyonu dahi kontrol altına almak için başlı başına yeterli değil. Bunun en somut örneği ise Arjantin.
İki yıldır sürekli faiz artıran Arjantin’de faiz kontrol altına alınamıyor. Politika faizi yüzde 97’lere yükseltilmesine rağmen ülkede enflasyon yüzde 115 civarında. Ekonomistler, diğer yapısal sorunları bir türlü çözemediği için Arjantin’in enflasyonu kontrol altına alamadığına vurgu yapıyor.
SADECE FAİZLE FATURA DAR GELİRLİYE KESİLİYOR
Benzer bir durum Türkiye’de de söz konusu. Üstelik konu sadece faiz üzerinden tartışılıyor. Ancak, Türkiye’de milyonlar ay sonunu kredi kartıyla getirebiliyor. Politika faizinin yükselmesi, kredi kartı faizinin de yükselmesi, yani dar gelirlinin borçlarının artması demek. Öte yandan Türkiye gibi ekonomisi zayıf ülkelerde faizin enflasyonun altında kalması da enflasyonun, pahalılığın artmasına neden oluyor. İki taraflı negatif bir durum. Hükümet cephesinden, maliye politikaları yoluyla dar gelirlinin yükünü azaltacak bir yönelik ise görülmüyor.
DÖRT TEMEL SORUN VAR
Faiz artırımı yoluyla enflasyonu kontrol altına almak, ekonomideki krizi en azından hafifletmek için, ekonomideki dört temel sorunu da çözmek gerekiyor.
Merkez Bankası’nın eski başkan yardımcılarından Prof. Dr. Fatih Özatay, bu dört temel sorun ise şöyle özetliyor:
“1-YABANCI SERMAYEYE BAĞIMLILIK: En yakıcı sorun olarak, ‘makul bir oranda ekonomisini büyütebilmek için bile yabancı finans kurumlarının ve yatırımcılarının insafına kalmış’ bir ülke olma durumumuz devam ediyor. Dış borçlanma bağımlılığımızı azaltmak için gerekli olan yapısal değişiklikler ufukta görünmüyor. Bu sorunun temelinde yatan verimsiz bir üretim yapısı da olduğu yerde duruyor.
2-DIŞ BORÇLAR: Önümüzdeki aylarda önemli bir döviz ihtiyacımız var. Yılın ilk beş ayında rekor bir cari işlemler açığımız var. Ek olarak önümüzdeki bir yıl boyunca ödememiz gereken dış borç 203 milyar dolar. Seçim öncesindeki resmi verilere göre bu ödemeleri normal yollardan finanse edemediysek, bunları nasıl finanse edeceğiz?
3-DEPREM HARCAMALARI: Deprem öncesinde planlanan bütçe açığı GSYH’nin yüzde 3.5’i kadardı. Deprem bölgesini ayağa kaldırmak için bütçeden önemli miktarda harcama yapmak gerekiyor.
4-BÜTÇE AÇIĞI: Bunun üzerine, EYT nedeniyle bütçeye gelen bir fatura var. Ek olarak seçim öncesinde verilen sözlerin tutulması halinde bütçe harcamaları yine artacak. Bunlar alt alta toplandığında ve yeni bir ekonomi programıyla ters yönde önlem alınmadığında, GSYH’nin yüzde 10’una varan bir açık hesaplaması yapan ciddi uzamanlar var. Nasıl azaltacağız? Nasıl finanse edeceğiz? Yanıt bekliyor.
Özetle, düşük ücretle kuru yükselterek ihracat yapan, böyle ayakta kalmaya çalışan bir sanayi yapısı var. Bunu faizle kurla çözmek mümkün değil. Öte yandan yüksek enflasyon var. Bankaların, şirketlerin bilançolarını bozan bir dolu karar var. Ücretler düşük, cari işlemler açığı var, finanse etmekte zorlanıyoruz. Bu da kura yukarı doğru baskı yapıyor. Bütçe açığı depremin de etkisiyle büyüdü. Bunların hepsini birden sadece faiz artırarak çözmek mümkün değil.”
ORTADA YENİ EKONOMİ PROGRAMI YOK
Üstelik ortada henüz yeni bir ekonomi programı yok. Yapılan açıklamalara göre, Orta Vadeli Program eylül ayında açıklanacak. Nasıl bir program oluşturulacağı ise şimdilik belirsiz. (EKONOMİ SERVİSİ)
Ekonomistlerden ‘faiz artışı’ yorumu: ‘Normalleşeceğiz ama normalleşemeyeceğiz gibi bir durum var’
Mahfi Eğilmez, yüzde 15 faiz kararını yorumladı
Merkez Bankası faizi 650 baz puan artırdı
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***