İki gün önce Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrasında açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, acil çözülmesi gereken konulardan birinin, Covid- 19 iznine gönderilen hükümlülerin durumu olduğunu söyledi.
Tunç “128 bin mahkûm pandemi döneminde çıkarılan yasa ile dışarıda. Açık cezaevlerinin şu an kapasitesi bu sayının altında. Bir formül bulunması gerekiyor. Üzerinde çalışıyoruz. Adalete uygun olması gerekli. Bu insanlar işe girdiler, üç yıldır çalışıyorlar ve topluma karıştılar” dedi.
Pandemi nedeniyle açık cezaevlerindeki yaklaşık 120 bin mahkûm izne gönderilmişti. 2 Şubat’ta Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı ardından açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, açık cezaevlerindeki hükümlüler için belirli şartlarda uygulanan Covid-19 izinlerinin yeniden değerlendirildiğini kaydetmiş “Kabine toplantımızda açık cezaevlerindeki hükümlüler için belirli şartlarda uygulanan ve 31 Mayıs’ta süresi sona eren Kovid-19 izinleri ile ilgili de yeni bir değerlendirme yaptık. Buna göre açık cezaevlerindeki hükümlülerin Kovid-19 izinlerini 31 Temmuz 2023 tarihine kadar uzatıyoruz” demişti.
Adalet Bakanı Tunç’un açıklaması ise infaz iyileştirme ya da af gibi konuların önümüzdeki günlerde masaya yatırılacağı yönünde işaret verdi.
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevfikevleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre 1 Ocak 2023 itibariyle Türkiye’de; 279 kapalı, 89 açık, 10 kadın kapalı, 8 kadın açık, 9 çocuk kapalı, 4 çocuk eğitimevi olmak üzere toplam 399 ceza infaz kurumu bulunuyor. Bu kurumların toplam kapasitesi 289 bin 974 kişi ama Ocak 2023 sonu itibariyle cezaevlerinde 341 bin 497 kişi bulunuyor.
Resmi rakamlara göre 2021 yılında cezaevlerinde 272 bin kişi olduğu dikkate alındığında toplam cezaevi nüfusunun 2022 sonu itibariyle 69 bin kişi arttığı görülüyor.
SÖZÜER: ‘PANDEMİ İZNİ’ DİYORSANIZ HERKES YARARLANMALIYDI
Gerçek Gündem’e konuşan Prof. Dr. Adem Sözüer, İzzet Özgenç’le birlikte 2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Hukuku Reformu’nun baş mimarlarından. Sözüer, ceza infaz kurumlarında bulunan kişi sayısının 3 Temmuz 2022 tarihinde 322.129 iken, 2 Mayıs 2023 tarihine gelindiğinde 356.587 olduğuna dikkat çekerek “Bu rakamlara bakıldığında ceza infaz kurumlarındaki nüfus her ay ortalama 3.458 kişi artmaktadır. Bu çok vahim bir tablo” dedi.
“Toplumda suç işleyenin yanına kâr kalıyor düşüncesi hakim oldu” diyen Sözüer, Adalet Bakanı’nın beyanına göre pandemi izni ile 128 bin hükümlünün bırakılmasına atıf yaparak şunları söyledi:
“Geçmişten günümüze tüm bu af uygulamalarında, aftan yararlanıp serbest bırakılanların önemli bir bölümü tekrar suç işleyerek cezaevine girdi. Ayrıca belirtmek gerekir ki, son pandemi affında da eşitlik ilkesine aykırı uygulama yapıldı. Bu da ayrımcılık ve haksızlığa neden oluyor. Adına ‘pandemi izni’ diyorsanız herkes yararlanmalıydı.”
‘TÜRKİYE’DE UYUŞTURUCUDAN İÇERDE OLAN 100 BİN KİŞİ. ALMANYA’DA TÜM CEZAEVİ MEVCUDU 57 BİN’
Sözüer, af konusunun gündeme gelmesinin sürpriz olmadığını şu sözlerle anlattı:
“Cezaevleri doldu ve şimdi boşaltalım noktasına gelindi. Bu bir sürpriz değil. Muhtemelen yine eşitlik ilkesine aykırı, adına af denmeyen, infaz indirimi örtüsü altında af yapılacak. Bu da tabi ki yine çözüm olmayacak.”
“Cezaevlerini doldur, boşalt” kısırdöngüsünden çıkmanın mümkün olduğunu söyleyen Sözüer şunları kaydetti:
“Öncelikle cezaevlerini doldururken yapılan hataları düzeltmek gerek. Örneğin cezaevlerinde bulunanların aşağı yukarı üçte biri sadece uyuşturucu madde suçlarından içerde, bu sayı 100 bin kişi civarında. Aynı nüfusa sahip olduğumuz Almanya’da, tüm cezaevi mevcudu 57 bin civarında! Uyuşturucu madde kullanıcılarına ceza verip hapse koymaktan vazgeçmeliyiz. Bu alanda tedbir ve tedavi olmalı. Sadece gerçekten uyuşturucu ticareti yapanlar cezalandırılmalı.”
‘EŞİTLİK VE ADALET İLKESİNE UYGUN BİR AF MÜMKÜN’
Sözüer, tüm bunlar dışında “Toplumsal barış ve uzlaşma projesi kapsamında, eşitlik ve adalet ilkesine uygun bir af mümkün” diyerek şunları söyledi:
“Bir diğer husus ise tutuklama istisna olmalı onun yerine adli kontrol tedbirine başvurulmalı. Ama ülkemizde hakaret suçundan bile 16 yaşındaki çocuk tutuklanabiliyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi kararlarına göre serbest bırakılması gereken Osman Kavala ve hatta Milletvekili Can Atalay halâ tutuklu. Bu hukuksuz uygulamaların son bulması için kanun değişikliğine ihtiyaç yok. O nedenle her şeyden önce Türkiye her alanda etkin şekilde hukuka dönmeli. Bu kapsamda af bir toplumsal barış ve uzlaşma projesi kapsamında yapılabilir. Böyle bir afta suç mağdurlarının da rızasının alınması veya zararlarının tazmin edilmesi gibi uygulamalar yapılmalı. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında kuvvetler ayrılığını, özellikle yargı bağımsızlığını sağlayan bir anayasa değişikliği ile cezalardan indirim şeklinde, eşitlik ve adalet ilkesine uygun bir af mümkün. Ama bir yandan kitlelere ‘idam idam’ diye bağırtıp diğer yandan toplumsal barış ve uzlaşma olmayacağı gibi, adalet ve eşitliği gözeten bir afta olmaz.”
METİNER: GENİŞ KAPSAMLI BİR AFFIN GEREKLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM. YARDIM, YATAKLIK, PROPAGANDA TOLERE EDİLEBİLİR
Eski AKP milletvekili ve yine bir dönem İnsan Hakları Cezaevi Komisyonu Başkanlığı yapan, Demokrasi ve Birlik Derneği (DEMBİR-DER) Genel Başkanı Yeni Şafak yazarı Mehmet Metiner, “Terör, uyuşturucu, cinsel istismar suçları dışında bir affın mutlaka gerekli olduğuna inanıyorum” dedi.
Metiner’e bu ifadesi üzerine ülkedeki “terör” kavramının çevrelere göre değişiklik gösterdiğini hatırlatarak daha detaylı bir anlatımda bulunmasını istedik. Metiner şöyle yanıtladı:
“İnsan öldüren, talimatları ile örgüt yöneten, yine talimatları ile insanların ölümüne sebebiyet verenleri kastediyorum. Onun dışında yardım, yataklık, propaganda ve benzeri filler pekâlâ tolere edilebilir. Terör, uyuşturucu ve cinsel istismar suçlarını dışarda bırakan geniş kapsamlı bir affın her anlamda gerekli olduğunu inanıyorum. Bütün cezaevlerini dolaşmış, tutuklu ve hükümlülerle görüşmüş, bir komisyon başkanı olarak böyle geniş kapsamlı bir affın elzem olduğuna inanıyorum.”
‘KISA VADEDE AF GELMEYECEKSE İNFAZ SİSTEMİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMALI’
Metiner’e, TİP Hatay milletvekili Can Atalay ve işinsanı Osman Kavala’yı sorduğumuzda ise şunları söyledi:
“İsimler üzerinden konuşmayı doğru bulmam, cezaevindeyken milletvekili seçilen insanın ne tür suçlar işlediklerini bilmem. Kendimi yargı yerine koymam. Genel anlamıyla sözünü ettiğim terör, cinsel istismar, uyuşturucu suçlarının dışındaki herkesi kapsayan bir affın çok gerekli olduğuna inanıyorum. Eğer bahsettiğim şekilde kısa vadede af yapılmayacaksa infaz sisteminde adalete ve hukuka uygun bir biçimde mutlaka bir değişiklik olması gerektiğine inanıyorum. Halihazırda içerde yatan insanların da bu kapsamda derhal salıverilmeleri gerekiyor.”
Metiner, infaz sistemindeki adaletsiz olduğunu söylediği uygulamayı ise şu örnekle anlattı:
“Adam dışarı salınmış ama işlediği yedi aylık bir suçtan dolayı infazı yandığı için tekrar 11 yıl, içerde yatmak zorunda kalıyor. Bu adaletsiz bir durum. Eski infazının yakılarak 10 yıl ve üstü yıla varan tekrar tutukluluk halinin devamını sağlayan bir düzenlemenin adaletsiz olduğuna inanıyorum.”
‘YENİ BİR ANAYASA YAPACAĞIMIZ DÖNEMDE GÖZDEN GEÇİRİLMESİ GEREKEN KONULAR VAR’
Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği için tutuklanan çocuk dahi olduğunu hatırlattığımız Metiner son olarak şunları söyledi:
“Bütün bu konuların Türkiye 100. yılı çerçevesinde yeni bir anayasa konuştuğumuz dönemde gözden geçirilmesi, yeniden düzenlenmesi gereken konular olduğuna inanıyorum. Bu aşamada nasıl olması gerektiğine dair ayaküstü şeyler söylersek yarın arkasında duramayacağımız sözler etmiş oluruz. Çünkü evinize hırsız giriyor, alabileceği ceza oranı düşük olduğu için salıveriliyor. Bir sonraki eve tekrar giriyor. Bir Genel Başkan’a herkesin gözü önünde yumruk atılıyor. Alabileceği ceza üç yıldır ve bu da içerde yatmasına gerektiren bir suç değil. Bu durumda da toplumsal infial oluşuyor. ‘Efendim, Genel Başkan’a atılan yumruk cezasız mı kalmalı?’ deniliyor. Ama öbür tarafta bu suçun cezası belli. Bu tür toplumu ilgilendiren konuların akil insanlardan oluşan, toplumun geniş kesimlerinden görüşler alınarak yeni bir anayasa yapacağımız dönemde sil baştan, yeniden gözden geçirilmesinde yarar var.”
SARIGÜL: TOPLUMSAL BARIŞ İÇİN AFFA İHTİYAÇ VAR
Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, seçimden önce mecliste yapacağı ilk şeyin afla ilgili kanun teklifi vermek olduğunu söylemişti. Gerçek Gündem’e konuşan Sarıgül şöyle konuştu:
“Cumhuriyetin 100. yılında toplumsal barış ve kardeşlik hukuku için affa ihtiyaç var. Pandemi koşulları münasebetiyle hızlı yargılamada gözden kaçan konular oldu. Şu anda cezaevlerinde kapasite fazlası üzerinde mahkûm var. Bunların büyük bir bölümü uyuşturucu batağına düşen gençler. Binlerce genç uyuşturucudan dolayı içerde yatmakta. Ayrıca 2.500.000 ehliyet affı için bekleyen var. Bu insanlar kamyon, taksi, otobüs, TIR şoförleri ve çocuklarına ekmek götüremiyorlar. Cezaevlerinde dünyaya gelen 4000’in üzerinde çocuk var. Binlerce çocuk annesinden babasından uzak. Anneler, babalar, çocuklar için affet Türkiyem. Kardeşlik hukuku için toplumsal barış için affet Türkiyem.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***