Boğaziçi Üniversitesi kayyum yönetiminin öğrencilere ve akademisyenlere yönelik baskılarının ardından sıra çalışanlara geldi. Üniversitesinin dört çalışanı, sendikalı olduğu ve yönetimin istediği sözleşmeyi imzalamadığı gerekçesiyle görev yerlerinden çok uzak olan Kilyos Kampüse sürüldü.
Boğaziçi Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’na bağlı Sosyal Tesis İşletmesi’ne bağlı Kennedy Lodge Yemekhanesi’nde 16 yıl boyunca organizasyon şefi olan Seral Çakır ile üç arkadaşı, 29 Mart 2023’te tazminatsız ve bildirimsiz işten çıkarılmışlardı. İşten çıkarılan dört işçinin savunmaları bile alınmamıştı.
Çakır ve üç arkadaşının tazminatsız işten çıkarılmasından 3 ay sonra, bu sefer de dört işçi sendikalı olduğu için görev yerlerinden sürüldü. Kayyum yönetim tarafından görev yerlerinden çok uzakta olan Kilyos Kampüse sürülen işçiler de 29 Mart’ta işten çıkarılan işçiler gibi DİSK’e bağlı olan DEV-TURİZM-İŞ Sendikasına üye.
“ARKADAŞLARIMIZ SENDİKALI OLDUĞU İÇİN SÜRÜLDÜ”
Gerçek Gündem’e konuşan Boğaziçi’nin tazminatsız işten çıkarılan 16 yıllık eski çalışanı Seral Çakır, dört arkadaşının Kilyos’a sürüldüğünü söyledi. İddiaya göre, işçilerin Boğaziçi Üniversitesi Kilyos Kampüse sürülmesinin nedeni, işçilerin sendikalı olması ve kayyum yönetimin istediği sözleşmeyi imzalamamaları.
Görev yerlerinden çok uzak olan Kilyos Kampüse sürülen işçiler yönetimin bir sonraki adımının kendilerini işten çıkarmak olduğunu düşünüyor.
Kilyos Kampüse sürülen sendikalı işçilerden üçünün görev yeri Hisar Kampüsü’ydü. Ancak 2013 yılından beri Boğaziçi Üniversitesi’nde çalışan antrenör ve iki resepsiyonist, Hisar Kampüsü’nden yaklaşık 30 kilometre uzakta olan Kilyos Kampüse ‘görevlendirildi.’ Resepsiyonistlerden biri Boğaziçi’nin 17 yıllık çalışanı.
“YÖNETİMİN İŞÇİLERDEN İMZALAMASINI İSTEDİĞİ SÖZLEŞME BİR ‘KÖLELİK’ SÖZLEŞMESİ”
Kayyum yönetim, işçilerin sendika sözleşmesini iptal ettirmek için yeni bir sözleşme hazırladı. Ancak işçiler, yönetimin istediği sözleşmeyi imzalamak istemeyince görev yerlerinden sürüldü.
Çakır, sözleşmenin bir ‘kölelik’ sözleşmesi olduğunu ve çok ağır maddeler içerdiğini ifade etti.
İşçilerin imzalamak istemediği sözleşmede yer alan maddelere göre, işçiler Boğaziçi’nin yurt içi ve yurt dışında bağlı olduğu yerlerde görevi ne olursa olsun çalışabilecek. Ayrıca yapılmak istenen sözleşmede çalışanlar kıdem tazminatlarında da hak kaybına uğruyorlar. Kayyum yönetiminin yaptığı sözleşmede sendika sözleşmesindeki zam oranlarının hiçbiri uygulanmıyor. Zam oranları tamamen işverenin inisiyatifine bağlanmak isteniyor.
“SÜRÜLEN İŞÇİLER KİLYOS’TA HİÇBİR ŞEY YAPMIYORLAR ÇÜNKÜ ORADA İNSAN BİLE YOK”
Kilyos Kampüse sürülen işçilerin yeni görev yerlerinde hiçbir şey yapmadıklarını belirten Çakır, “Arkadaşlarımız Kilyos Kampüste hiçbir şey yapmıyor çünkü burada öğrenci bile yok. Hiçbir faaliyet yok. Antrenör olan arkadaşımız spor salonunda sadece duruyor. Çünkü spor salonu kullanılmıyor. İnsanların bile olmadığı yerde oturuyorlar sadece” diye konuştu.
“OTOBÜSE BİNMEK İÇİN 1 BUÇUK SAAT BEKLİYORLAR”
Kilyos Kampüse sürülen işçilere servis hizmetinin de sağlanmadığını belirten Çakır, hafta sonu işçilerin mesai bittikten sonra otobüse binebilmek için 1 buçuk saat beklediklerini söyledi:
“Arkadaşlarımızın evleri Kilyos’tan çok uzak. İkisi Rumeli Hisarüstü’nde, biri İstinye’de, diğeri ise Çeliktepe’de oturuyor. Hafta içi 8 buçukta gelmek zorundalar. Hafta sonu da otobüs saatleri sürekli değişiyor. Arkadaşlarımız saatler konusunda değişiklik yapılmasını istediğinde yönetim hiçbir şey yapamayacağını söylüyor. Tüm bu yapılanlar mobbing.”
“OKULA YANDAŞLARI ALMAYA DEVAM EDİYORLAR, ESKİ ÇALIŞANLAR İSE YA İŞTEN ATILIYOR YA DA SÜRÜLÜYOR”
29 Mart’ta üç arkadaşıyla birlikte işten çıkarılan Çakır, kendilerinin işten çıkarılmasıyla başlayan olayların Boğaziçi’nin diğer çalışanları için bir gözdağı ve yıldırma politikası olduğunu söylüyor.
Çakır, “İşten çıkarmak için bu tip uygulamalara devam ediyorlar ve okulu işi bilmeyen kendi yandaşlarıyla dolduruyorlar. Okulun eski çalışanları ve işi bilenler de ya okuldan atılıyor ya da sürülüyor.” diye konuştu
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***