AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın düşük faiz istemi ve üretim ve ihracatla birlikte cari dengede fazla verilmesini öngören ‘Türkiye ekonomi modeli’ planı, Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 8,50’den yüzde 15’e yükseltmesiyle 27 ay sonra son buldu.
Erdoğan’ın ekonomik gerçeklere uymayan ve bugün ‘sonu’ ilan edilen planıyla, cari dengede fazla verilerek ülkeye giren döviz miktarındaki artış ve bunun sonucunda enflasyonun düşürülmesi hedefleniyordu.
KUR KRİZİ VE ENFLASYON PATLADI
“Benden başka bir şey beklemeyin. Bir müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim” diyen Erdoğan’ın sözleri sonrası Merkez Bankası’nın kur krizini tetikleyen faiz indirimi enflasyonist baskıyı artırdı.
Enflasyonist baskıların daha da artacağına ilişkin endişelerle yükselişe geçen dolar/TL, 23,70 bandını aşarken, yıllık enflasyon Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Ekim 2022’de yüzde 85.51’e yükselerek rekor kırdı.
MERKEZ BANKASI REZERVLERİ TARİHİ DÜŞÜK SEVİYEYE İNDİ
‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ tezinin faturası her geçen gün katlanarak devam ederken, Merkez Bankası’nın net rezervi 9 Haziran haftasında eksi 5,7 milyar dolara geriledi. Böylelikle net rezervlerde tarihi düşük seviye kaydedildi. Swap hariç net rezervler ise, aynı haftada eksi 59,9 milyar dolar oldu.
SERVET TRANSFERİ
Merkez Bankası’nın politika faizini düşük tutması, kredi büyümesine de yukarı yönlü ivme kazandırdı.
Enflasyonun Ekim 2022’de yüzde 85.51’e yükselmesine rağmen, aynı dönemde mevduat faiz oranı yüzde 16,94 olarak gerçekleşti. Böylece en yüksek mevduat faizi ile enflasyon arasındaki fark 70 puana yaklaşmış oldu.
Yine aynı dönemde bankalar, bu enflasyon oranında aldığı parayı yüzde 27 faizle kredi olarak dağıtırken, bu oranlarla kredi alabilen yatırımcı ve ihracatçı ise, enflasyon oranı üzerinde, yüzde 60’la kârlı çıkmış oldu. Böylece Erdoğan’ın yeni sisteminin kazananları bankalar ve bu faizlerle kredi çekebilen şirketler oldu.
PATRONLAR EMEKÇİNİN SIRTINA BASARAK BÜYÜDÜ
Ekonomik kriz ile birlikte gelir dağılımında büyük bozulma dikkat çekerken, emeğin büyüme içindeki payı ise yıllık düzeyde 2016’dan bu yana sert biçimde düştü.
2016’da Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) içinde yıllık yüzde 36,3 olan emeğin payı 2022’de yüzde 26,5’e düşerken, sermaye payı 2016’da yüzde 47,5 iken, 2022’de yüzde 54,5’e yükseldi.
“ÇARKLAR DÖNÜYOR”
Son olarak eski Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin itiraf niteliğindeki, “Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor” sözleri tam olarak buna işaret ediyor.
Gelinen noktada ekonomideki bütün göstergeleri altüst eden Erdoğan modeli, yerini yüksek faizin devreye girdiği neoliberal ekonomi politikalarına bırakacak. Ucuz krediye ulaşma dönemi biten iş dünyası ve patronların yeni dönemin faturasını, işçi kıyımları ve düşük maaş ile emekçilere yüklemesi durumunda ise toplumdaki gelir eşitsizliği ve yoksulluk katlanarak büyüyecek.
Kaynak: Gerçek Gündem
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***