ANALİZ | ORHAN ÖZCAN
ABD’de geçtiğimiz gün açıklanan ve beklentilerin altında gelen yüzde 4 düzeyindeki manşet enflasyon, art arda 10 kez yapılan faiz artışının bir sonucu. FED’in kararlı faiz artışları ile enflasyon yüzde 9 düzeylerinden, yüzde 4’e geriledi.
Enflasyonla mücadele işte böyle kararlı ve sabırlı bir mücadeleyi gerektiriyor. Bu sadece faiz artışları ile değil aynı zamanda çok başarılı sözlü yönlendirmelerle yapılan bir mücadele. Uzun süren ve sabırla sonucunun beklenilmesi gereken bir süreç. Bu kararlılık gösterilmediği zaman başarı şansı da düşük oluyor.
FED, merkez bankalarının en önemli araçlarından biri olan para politikası yoluyla politika faizini (bankaları fonlama faizi), piyasaların tüm direncine rağmen artırarak, hatta yüzde 5’lerin üzerine taşıyarak bu başarıya imza attı.
“Faiz sebep, enflasyon sonuç“ değilmiş
Demek ki enflasyonla mücadelede öncelikle para politikası tarafında faizlerin artırılması, talebin kısılmasının sağlanması gerekiyormuş. Türkiye’de olduğu gibi faizlerin düşürülmesi yoluyla enflasyon aşağı çekilemezmiş. “Faiz sebep, enflasyon sonuç“ değilmiş. FED bu kısa sürede, faizin sebep enflasyonun sonuç olmadığını kararlı faiz artışları kanıtladı. Aslında, dünyada bu süreçte enflasyonla mücadelede Türkiye dışında faizi düşürerek enflasyonla mücadele eden başka bir ülkede yoktu.
Enflasyon öyle bir olgu ki pek çok mekanizmayı bozuyor. Bozulanların başında toplumsal ahlak geliyor. Peşinden iş ve ticaret ahlakı da bozuluyor. Enflasyonun atalet momenti de denilen enflasyonun yapışkanlığı faktörü, bu bozulan ahlakın bir sonucu. Enflasyonla mücadele sadece fakirleşmeye karşı bir mücadele değil, aslında toplumsal ahlakı diri tutmak için verilen bir mücadele.
Bakan Şimşek’in işi gerçekten çok ama çok zor
Türkiye, yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve yeni Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan ile “faiz sebep, enflasyon sonuç“ politikasından U dönüşüne hazırlanıyor. FED’in ve tüm dünyanın uyguladığı politikalara geçilecek. Bakan Şimşek de bunu rasyonelliğe dönüş olarak açıkladı. Önceki ekonomi politikasının rasyonel yani akılcı olmadığını söyleme cesaretini gösterdi. Devir teslim töreninde çok ciddi ve ağır bir eleştiride bulundu.
Evet Türkiye’de enflasyonla mücadele sıfırdan başlayacak. Soru şu; enflasyon oranı olarak TÜİK’in açıkladığı mı, başka bir oran mı, ya da ENAG’ın açıkladığı oranlar mı esas alınacak? En az bir yıllık enflasyon öngörüsü olarak hangi oran alınacak? Denge faiz noktası nasıl bulunacak? Şok ve oldukça yüksek bir faiz artışının reel sektör ve bankalar üzerindeki etkileri nasıl absorbe edilecek?
Bu arada ülkenin tek sorunu da enflasyon değil. Ciddi bir döviz açığı, çok önemli bir döviz rezervi kaybı var. Dışarıdan önemli bir döviz likiditesinin de sağlanması gerekiyor. Bu da bu sürecin en zor ayaklarından biri. Türkiye’nin bir diğer akut sorunu ise ikiz açığı (bütçe açığı ve cari açığı). Bu açıklardan cari açık için onun finansmanı için yabancı döviz girişinin sağlanması ve bunun içinde çok bozulmuş olan yabancı güveninin restorasyonu gerekiyor.
Bütçe açığı tarafında ise ülkenin en önemli risklerinden biri olan ve hazineye büyük yük getiren 125 milyar dolar düzeyindeki Kur Korumalı Mevduat (KKM) sorunu nasıl çözülecek?
Bu birbirinden büyük ekonomik sorunlar bütünüyle nasıl mücadele edilecek ve çözüme kavuşturulacak? Bu arada her bir kararın mutlaka ters etkileri ve yan etkileri görülecek. Bakan Şimşek ile Başkan Erkan’ın işi gerçekten çok ama çok zor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***