Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir il binasında 17 Haziran 2021 tarihinde düzenlenen saldırıda öldürülen Deniz Poyraz ölümünün ikinci yıl dönümünde anıldı.
İlk olarak mezarı başında anılan Poyraz için il binasında sinevizyon gösterimi ve serbest kürsü konuşmaları yapıldı.
Anma programı il binası önünde düzenlenen basın açıklaması ile sona erdi. Anma etkinliklerine başta HDP İzmir İl Eş Başkanları Berna Çelik ve Çınar Altan olmak üzere Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar, İbrahim Akın, Yeşil Sol Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca’nın yanı sıra Deniz Poyraz’ın ailesi ve partililer katıldı.
Basın açıklamasında konuşan Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar şunları söyledi:
“Buradaki görüntü, Onur Gencer ve bu cinayeti azmettirenlere ders olacak. Bundan hiçbirimizin şüphesi yok. Deniz Poyraz kimdir? Deniz, Mardinli bir ailenin çocuğu. Mardin’de yaşanan savaştan kaçmak zorunda kalan ve geldiği İzmir’de de barış, özgürlük ve eşitlik mücadelesini yürüten; bu devletin baskısına, bu iktidarın baskısına rağmen demokratik mücadelede ısrar eden bir arkadaşımız. Bir Kürt kadını. Mardin’den ayrılan aile şu cevabı aldı yüzyıllık inkar ve imha politikalarının sahibi olan akıldan ve iktidardan. “Mardin’de de olsanız, İzmir’de de olsanız Kürtlerin varlığından, Kürtlerin anadilinden, Kürtlerin kültüründen bahsederseniz karşınızda biz olacağız, hatta öldürebileceğiz” dediler. Yaşadığımız tablo bunun göstergesidir.
“BU CİNAYETİN TEK SAHİBİ ONUR GENCER DEĞİLDİR”
Elbette ki bu cinayetin sahibi Onur Gencer değil. Niye böyle söylüyorum? Hepimiz 90’lı yıllara çok yakından tanıklık ettik. Bu ülkenin cumhurbaşkanı, “Devlet rutinin dışına çıkabilir” dedi. Bu devletin başbakanı “Elimizde liste var, PKK’ye yardım edenler var” diyerek iş insanlarını öldürttü. En son Ankara JİTEM Davasında hepsi beraat etti. Bu iktidara ortak olanlardan birisi “Bir tuğlayı çekersem duvar yıkılır” dedi. “Bu devlet için bin operasyon yaptım” dedi. Bu operasyonlarda öldürülenler Kürtlerdi, demokratik siyasete ve demokratik mücadeleye inanlardı. O yüzden diyoruz ki bu katliamın, bu cinayetin tek sahibi Onur Gencer değildir. Sadece ve sadece tetikçisidir. Onur Gencer bu katliamı işlediğinde mahkeme şu ifadeyi verdi: ‘Benim bu cinayeti niye işlediğimi merak edenler Kobanî Davasına baksın’ Kobani Davası bir hukuk davası değildir. Kobanî Davası AKP ve MHP’nin, demokratik siyaset karşısında güç kaybettiğinden dolayı kendini korumak için yürüttüğü siyasi davadır.
“KATLİAMA GİDEN YOLDA 27 KEZ EMNİYETİ ARAYAN ONUR GENCER GERÇEKLİĞİ VAR”
Arkadaşlarımız 3 defa İzmir Emniyet Müdürüyle görüşme yapmasına rağmen hiçbir önlem alınmadı. Bir bez parçası korundu, barış mücadelesi yürüten arkadaşlarımız korunmadı. Tam tersine Emniyet güçleri Onur Gencer içeride cinayeti işlerken, işkence yaparken film seyreder gibi süreci seyretti. 30 dakika boyunca Onur Gencer içeride ne yaptı? Emniyet güçleri burada ne yaptı? Hiçbirinin cevabı yok. Bu katliama giden yolda 27 kez Emniyeti arayan bir Onur Gencer gerçekliği var. Bunlarla ilgili hiçbir soruya cevap verilmedi.
“BU BİNA ÖZGÜRLÜĞÜN VE EŞİTLİĞİN TEMİNATIDIR”
Her birimiz, burada bulunan bütün arkadaşlarımız demokratik siyaset yaparken birçok defa gözaltına alındık. Ters kelepçeye, işkenceye maruz kaldık. Ama Onur Gencer bu binadan çıkarılırken “Adın ne abicim?” dendi. O kolluk gücünün bir mesaj gönderdiğinin farkındayız. Bir azmettiricilere mesaj gönderiyor; görevimizi tamamladık diyor. İki, bizlere mesaj göndermek istiyor. Demokratik siyasette ısrar ederseniz sonunuz böyle olur, diyor. Deniz Poyraz’dan sonra bu bina hiç boş kalmadı. Bütün arkadaşlarımız, demokratik siyasete inan herkes akın akın bu binaya geldi. Bu bina sadece bir siyasi parti binası değil; bu bina demokrasinin, barışın, özgürlüğün, eşitliğin teminatı olan bir binadır. Sadece bir bina olarak görmüyoruz, mücadelemiz olarak görüyoruz.
“İMHA VE İNKAR POLİTİKALARI KARŞISINDA GERİ ADIM ATMAYAN KÜRT MÜCADELESİ VAR”
Özelde Kürt halkı ve Kürt kadınlar genelde Türkiye demokrasi mücadelesi özünü meydana sermiş bir mücadele veriyor. Öleceğini bile bile binalarımıza giden arkadaşlarımız var. Deniz de katledildiği gün bu binaya geldiğinde arkadaşlarına bunu söylüyor. Öyle bir siyasi ortam var ki! Hain mi demezsiniz, bölücü mü demezsiniz, terörist mi demezsiniz. Öyle bir siyasi iklim oluşturuldu ki normalleştirildi bu sürecin kendisi. Yetmezmiş gibi MHP lideri grup toplantısında Onur Gencer’i savundu, Deniz Poyraz arkadaşımızı “terörist” ilan etti. Bütün bu tabloya baktığımızda şunu görüyoruz. Bu devletin mevcut iktidar eliyle derinleştirerek yürütülen bir imha ve inkar politikası devam ediyor. Ancak en başından beri söylüyoruz. Sizin bu politikalarınız karşısında geri adım atmayan bir Kürt gerçekliği var, bir demokrasi gerçekliği var, bir demokrasi mücadelesi var.
“DENİZ’E SÖZ VERDİK; BU MÜCADELE BÜYÜYECEK, BU MÜCADELE KAZANACAK”
Onur Gencerlerin abilerine sözümüz olsun; İzmir’in, Türkiye’nin sokaklarında hak arayışına dair yapılan bütün eylemlerde Deniz’i göreceksiniz, Deniz’in gülüşünü göreceksiniz. Attığımız bütün sloganlarda Deniz’in sesini duyacaksınız. Deniz’e söz verdik; bu mücadele büyüyecek, bu mücadele kazanacak. Bütün mücadele arkadaşlarına çok teşekkür ediyorum. Deniz’e sözümüzü yerine getirmek için elimizden geleni ardımıza koymayacağız. Önce Deniz’in sonra da üstü kapatılmaya çalışan bütün davalarda kaybettiğimiz arkadaşların adına tek tek hesabını soracağız.
“ACIMIZ BÜYÜK AMA ÖFKEMİZ HER DAİM, HER GÜN DAHA FAZLA BÜYÜYEREK BU MÜCADELENİN MİHENK TAŞINI OLUŞTURMAYA DEVAM EDECEK”
Öte yandan HDP İzmir İl Eş Başkanı Berna Çelik ise “Kadın özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren şehadete erişen bütün kadın arkadaşlara bizlerin bir sözü vardır. Bizler onların mücadelesinin bayrağını asla yere devirmeden özgürlük mücadelesini her daim büyütecek şekilde anılarına bağlı kalacak şekilde hareket eden kadın arkadaşlarız. Ama şunu buradan bir kez daha hatırlatmak isteriz ki şehadete erişen her kadın arkadaşımızın gözüyle onları katledenlerin gözünün içine baka baka önlerinde diz çökmeyeceğimizi, boyun eğmeyeceğimizi tekrardan bilmelerini istiyoruz ve bugün buradan tekrardan hatırlatıyoruz. Acımız büyük evet ama öfkemiz her daim Her gün daha fazla büyüyerek bu mücadelenin mihenk taşını oluşturmaya devam edecektir. Bu mücadelenin öncüleri olarak yükümüzü her zaman ağır. Ama bizler bu mücadeleye, bu özgürlük mücadelesine bir söz verdik. Kadın yaşam özgürlük dedik. Ve kadın yaşam özgürlüğü vermiş olduğumuz sözle iradeyle ve inançla bu mücadeleyi bütün kadın arkadaşlarımızdan almış olduğumuz mirasla devam ettireceğiz” diye konuştu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***