Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay’ın durumuyla ilgili konuştu. Tunç, Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay ile ilgili soruya ilişkin şunları söyledi:
“Yargıtay’da şu anda hükümlü olarak dosyası devam ediyor ve hüküm verilmiş. Yargıtay’dan gelecek cevaba göre Meclis Başkanlığı hareket edecektir. Biliyorsunuz Gezi davası anayasal düzenle alakalı bir konu anayasanın 14. maddesindeki dokunulmazlık kapsamı dışında olan dosyalardan. Tabii ki bunun takdiri Meclis Başkanlığımız ile Yargıtay arasındaki yazışma sonrasında ortaya çıkacak hususlar.”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un “Gezi davası anayasal düzenle alakalı bir konu anayasanın 14. maddesindeki dokunulmazlık kapsamı dışında olan dosyalardan” ifadesini hukukçular Gerçek Gündem’e değerlendirdi.
Can Atalay’ın avukatı Deniz Özen, Adalet Bakanı’nın yaptığı açıklamanın kabul edilebilir yanının olmadığını söyledi. Özen, Bakan’ın yaptığı açıklamayı adil yargılamayı etkileyecek teşebbüs olarak değerlendirdi ve “Umarım hakimler bu teşebbüsün sonuç doğurmasına imkân vermezler ve bir an önce Can Atalay’ı tahliye ederler” dedi.
ÖZEN: ADALET BAKANI’NIN AÇIKLAMASI TÜMÜYLE YANLIŞ
Anayasa’nın 14’üncü maddesine göre Gezi Davası’nın anayasal bir suç kapsamında olduğunu söyleyen Adalet Bakanı’nın açıklamasının tümüyle yanlış olduğunu söyleyen Özen, Yargıtay Ceza Kurulu’nun çok yakın bir tarihte verdiği Cumhuriyet davasıyla ilgili bozma kararının olduğuna dikkat çekti:
“Bu bozma kararı kritik önem taşıyor. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Ahmet Şık milletvekili seçildiği an itibariyle dosyanın kendisi yönünden durdurulması gerektiğini söyledi. Bunun yapılmamış olmasını da bozma sebebi saydı. Çünkü Ahmet Şık milletvekili seçildiği an itibariyle yasama dokunulmazlığına kavuştu ve dolayısıyla dosya o kişi yönünden durması gerekir dedi.”
“ADALET BAKANI’NIN DOSYANIN TARAFI GİBİ GÖRÜŞ VERMESİ ANAYASA’NIN 138’İNCİ MADDESİNE AYKIRI”
Adalet Bakanı’nın dosyanın tarafı gibi dosyanın esasına ilişkin bu şekilde görüş vermesinin Anayasa’nın 138’inci maddesine aykırı olduğunu belirten avukat Özen, Bakan’ın hiçbir şekilde görüş belirtmemesi gerektiğini ifade etti:
“Anayasa’nın 138’inci maddesine göre hiçbir karar mercii sürmekte olan bir davayla ilgili talimat veremez, telkinde bulunamaz, görüş belirtemez. Ancak görüş bildiren kişi Adalet Bakanı. Yargıtay’daki hakimler idari olarak bu kişiye bağlılar ve Yargıtay’da sürmekte olan bir davayla ilgili hakimlere ‘bu şekilde karar verin’ diyor.”
“HATALI VE YANLIŞ BİR HUKUKİ DEĞERLENDİRME”
Adalet Bakanı’nın açıklamasında bahsettiği Anayasa’nın 14’üncü maddesinde muğlak bir tanımlama olduğunu belirten Özen, hangi suçların 14’üncü madde kapsamındaki suçlar olduğuna dair herhangi bir düzenlemenin olmadığını ifade etti.
Hiçbir yargı makamının kendisini yasa koyucu ya da Anayasa Mahkemesi yerine koyarak 14’üncü maddedeki belirsizliği Anayasal hak ve özgürlükler aleyhine yorumlayamayacağını ifade eden Özen, “Hangi suç söz konusu olursa olsun Anayasa’nın 14’üncü maddesi kapsamında bir değerlendirme yapılamayacağı söyleniyor. Dolayısıyla Adalet Bakanı’nın madde 14’e atıf yapıp dokunulmazlık kapsamı dışındadır demesi tümüyle hatalı ve yanlış bir hukuki değerlendirmedir” dedi.
EMİNAĞAOĞLU: YARGITAY’IN SEÇMENİN DEMOKRATİK TALEBİNİ GÖZETMESİ GEREK
Yargıçlar ve Savcılar Birliği’ni (YARSAV) kuran, Birliğin kurucu başkanlığını ve bir dönem de başkanlığını yapan Ömer Faruk Eminağaoğlu, “Anayasa’nın 83. maddesi milletvekillerinin dokunulmazlığını anlatırken der ki, 14. maddesinin konusuna giren bir soruşturma varsa burada dokunulmazlık hükümlerinden yararlanamaz. Anayasa’nın 14. maddesi bu kapsamın dışındadır. Can Atalay’ın, 14 Mayıs öncesi yargılaması başladığı için dokunulmazlığa girmiyor. Yargıtay’ın seçmenin demokratik talebini gözeterek bu tartışmaya son vermesi, bu dosyayı bir an önce karara bağlaması gerekiyor” diye konuştu.
Kaynak: Gerçek Gündem
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***