WAN – İmralı tecridinin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çözüm gücünden korkunun sonucu olduğunu belirten avukat Cemal Demir, tecride karşı sessiz kalan CPT’nin meşruiyetinin sorgulanır hale geldiğini söyledi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecrit, iki yılı aşkın bir süredir devam eden aile ve avukat görüş yasağıyla birlikte haber alınamama haline dönüştü. İmralı tecrit sistemi, yapılan aile ve avukat görüş başvurularının 3 ile 6 ay arasında verilen “disiplin” cezaları gerekçesiyle derinleştiriliyor. Avukat Cemal Demir, tecridin temel nedeninin “Abdullah Öcalan’ın düşüncelerinden korku” olduğunu belirterek, herkesin beklentisinin tecridin sonlandırması olduğunu ifade etti.
ABDULLAH ÖCALAN HASSASİYETİ
Aile ve avukat görüş yasağı ile verilen disiplin cezalarının yeni bir durum olmadığını dile getiren Demir, “Hükümet tarafından son zamanlarda Sayın Öcalan’a verilen disiplin cezası uygulaması, kabul edilir bir şey değildir. Avukat görüşleri zaten 2011 yılından beri yasaklanmıştır. Aile görüşü de buna paralel bir şekilde kaldırılmıştır. Kamuoyunda Sayın Öcalan’a ilişkin ciddi kaygılar yaşanıyor. Kürt kamuoyunun Sayın Öcalan hassasiyeti, öteden beri olduğu bilinmektedir. Hükümet sıklıkla ve ısrarla bu kaygıyı zirvelere taşımaktadır. Bu kabul edilir bir şey değildir” şeklinde konuştu.
AĞIR İNSAN HAKKI İHLALİ
Her tutuklunun insani bir şekilde onur ve haysiyetine yaraşır bir şekilde cezaevinde tutulması gerektiği ifade eden Demir, “Bu haklar, Türk hukuk sisteminde belirtilmiş, Türk hukuk mevzuatında ortaya konulmuş bir şeydir. Ada hapishanesinde bugüne kadar bu hak sürekli ihlal edildi. Sayın Öcalan’ın aile ziyaretleri, avukat ziyaretleri, uluslararası ziyaretler, heyetlerin oraya gidiş gelişleri sağlanmadı, önü açılmadı. Mektup hakları hiçbir zaman kullandırılmadı. Telefon zaten hiçbir şekilde kullandırılmadı. Tecrit, ağır bir insan hak ihlalidir” dedi.
‘CPT’NİN VARLIK NEDENİNE AYKIRI’
Abdullah Öcalan ve aynı cezaevinde bulunan diğer tutuklularla ilgili Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) bugüne kadar sorumluluğunu yerine getirmediğini söyleyen Demir, CPT’nin bugüne kadar kamuoyunu tatmin edici hiçbir açıklama yapmadığını sözlerine ekledi. Demir, “Asrın Hukuk Bürosu’nun yaptığı çağrılara ilişkin CPT’nin tatmin edici bir açıklama geliştirmediğini biliyoruz. CPT, aslında bu yönüyle varlık nedenine aykırı bir durum içerisine girmiş, bir nevi siyasallaşmış bir kuruma dönüştürülmüştür. Bu durum kurumun meşruiyetini de çeşitli zamanlarda sorgulanır hale getirmiştir. Bunun yanında uluslararası mekanizmalar ve kurumlar da görevini yerine getirmemiştir. Dolayısıyla Sayın Öcalan’ın içinde olduğu bu durumun tarafsız gözlemciler tarafından denetlenmesi gerekir. Sözleşmeci hükümetin bu yönde hukuki bir ortam hazırlaması gerekir. Aslında Öcalan üzerindeki bu tecridin, bu ağırlaştırılmış izolasyonun nedeni de çok açık; Sayın Öcalan’ın fikriyatından, düşüncesinden; Kürt meselesine bakış açısına, Ortadoğu’daki meselelere olan bakışı, çözümleyici, barışçıl yaklaşımlarından çekinilmektedir” diye konuştu.
‘KORKTUKLARI ÖCALAN’IN FİKRAYATIDIR’
Burada korkulan tek şeyin Abdullah Öcalan’ın düşence ve fikriyatı olduğunun altını çizen Demir, şöyle devam etti: “Herkesin beklentisi, hepimizin beklentisi, bir an önce Öcalan’ın içerisinde olduğu tecridin sonlandırmasıdır. Şimdi seçimden önce verilen bu cezanın bir kere Öcalan’ın Kürt kamuoyuna, demokratik kamuoyuna, seçim stratejilerine ilişkin görüşlerinin engellenmesidir. Öcalan’ın seçime dönük geniş ve kapsayıcı perspektif sunduğunu geçmişte gördük. Onun perspektifleriyle nasıl seçim başarıları elde edildiğini de gördük. İşte tüm bu nedenlerden dolayı bu tecrit ağırlaştırılıyor.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***