İSTANBUL – Saha gerçekliğinin Astana görüşmelerini çıkmaza soktuğunu belirten gazeteci Vecih Cuzdan, çözümü ABD ya da Rusya’nın değil, Şam ve Kürtler arasındaki müzakerelerin belirleyeceğinin altını çizdi.
Türkiye, Rusya, Suriye ve İran dışişleri bakan yardımcılarının Kazakistan’ın başkenti Astana’da yaptığı Suriye konulu 20’nci Astana görüşmelerinin sonuçlarıyla ilgili tartışmalar sürüyor. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin hedef alındığı toplantıyı ve Özerk Yönetime dönük devam eden saldırıları, gazeteci Vecih Cuzdan değerlendirdi. Astan görüşmeleri ve Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) ile saldırılarının eş zamanlı yapılmasının tesadüf olmadığını belirten Cuzdan, Kürtlerin statüsü ve kazanımlarının hedef alındığını söyledi.
ASTANA GÖRÜŞMELERİ ÇIKMAZDA
Astana toplantısının bir çıkmazla sonuçlandığını dile getiren Cuzdan, “Suriye’de çözüm bulma amaçlı gerçekleştirilen toplantı öncesinde, Ankara-Şam ilişkilerinin normalleştirmeye dönük bir yol haritası çıkarılacağı belirtiliyordu. Ancak yol haritasına dair bir şey çıkmadı. Ayrıca Suriye ve Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi, taraflar arasında belli şartlara dayandırıldığı için bir çıkmazda” diye belirtti.
ŞAM’IN ÖNCELİKLERİ CİHATÇI ÇETELER
Cuzdan, toplantının çıkmaza girmesinin nedenlerinden birinin Şam yönetiminin Türkiye’den kayıtsız, şartsız Suriye’nin kuzeyinde bulunan toprakları terk etmesi olduğunun altını çizerek, “Türkiye için ‘terörle mücadele’den kasıt, Rojava yönetimi ve Demokratik Suriye Güçleri’nin (SDG) bulunduğu tüm alanlardan çıkarılması demektir. Ama Şam yönetimi için İdlib ve çevresini kontrol eden El-Kaide, Tahrir El-Şam ve müttefiklerinin bulunduğu alanların boşaltılması öncelik arz ediyor. Bu konuda öncelikleri farklılık arz ediyor. Ama asıl belirleyici olan Moskova yönetimidir. Bu görüşmelerde sadece Türkiye ve Suriye’nin normalleşmesi değil. Suriye savaşının üzerinden 12 yıl geçti. Hala birçok sorun devam ediyor. Mülteciler konusu, Suriye’nin yeniden inşası, Suriye’ye yönelik yaptırımlar ve Suriye’deki Kürtlerin statüsünün ne olacağı, Suriye’deki yabancı cihatçıların yargılanması gibi pek çok sorun var” diye konuştu.
Cuzdan, Astana görüşmelerinin Rusya öncülüğünde Türkiye ve Şam’ın normalleşmesine dönük bir takvim ve yol haritasını öncelediğini, ancak saha gerçekliğinin bunu mümkün kılmadığını söyledi.
SURİYE’NİN ASIL ÖZNESİ: KÜRTLER
Görüşmenin Suriye’nin Arap Birliği’ne geri alınmasına dönük gündeminin olduğu bir süreçte yapıldığına dikkat çeken Cuzdan, bunun da tesadüf olmadığını kaydetti. Cuzdan, Astana merkezli yapılan son toplantıda da Suriye’nin asıl özneleri olan Kürtlere yer verilmediğini, aksine hedef haline getirildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye, İran, Rusya ve Suriye muhalefetinin yönetiminden temsilcilerinin olduğu görüşmelerde, Suriye’nin asıl öznesi olan Kürtlerin, özerk yönetimin temsilcileri bulunmuyor. Bu da Kürtlere söz hakkı verilmediğini, tam tersine onların varlığının hedef haline getirildiği bir düzlem şeklinde ilerlediğini gösteriyor. İki günlük Astana toplantısının sonuç bildirgesine baktığımız zaman, bir kez daha toplantının garantör ülkeleri olan Türkiye, Rusya ve İran’ın Suriye’de kendilerinin öncelikleri olan maddeleri sıraladıklarını görüyoruz. Tüm taraflar kendi ‘terörle mücadele’ önceliklerini bu bildiriye geçirmiş durumda.”
TÜRKİYE ‘İŞGALCİ GÜÇ’ KONUMUNDA
Yapılan her toplantıda Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğine saygı duyulması gerektiği vurgusu yapıldığına değinen Cuzdan, “Çünkü İran, Rusya ve Türkiye arasında kurulan bu mekanizma içerisinde bunu ihlal eden tek ülke var, o da Türkiye’dir. Suriye’nin kuzeyinde İdlib’ten Afrin’e, Fırat Kalkanı dediğimiz Azez, Cerablus, Bab hattında, Barış Harekatı kapsamında alınan Resulayn ve Tel Abyad hattına kadar bulunan cephede, Suriye yönetiminin izni olmadan bulunuyor. Şam yönetimi tüm bu yeni ilişki sürecine rağmen Türkiye’yi Suriye topraklarında işgalci güç olarak tanımlıyor” dedi.
ABD HEGOMONYASINI KAYBEDİYOR
Suriye’nin Arap Birliği’ne dönmesiyle Arap dünyasındaki koltuğunu yeniden kazandığını vurgulayan Cuzdan, Suriye’de Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) bölgedeki hegemonyasını kaybetmesi sebebiyle başta Körfez ülkeleri ve diğer Arap ülkeleri de kendi oyununu kurduğunu söyledi. Cuzdan, Suriye’de dengelerin değişmesiyle beraber Katar, Müslüman Kardeşler, Türkiye cephesinin karşısına, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin başını çektiği tarafların Esat yönetimiyle ilişkileri yeniden ilerletmeyi hedeflediklerini sözlerine ekledi. Suriye’yle geliştirilen ilişkilerin aynı zamanda ABD, Rusya’yla ve de Çin’le olan ilişkilerle de bağlantılı olduğunu vurgulayan Cuzdan, “Suriye, Arap ülkelerinin bu hamlelerini görüp, sadece Türkiye’yle, Rusya’yla ve Kürtlerle de olan ilişkilerinde pay kapma ve daha az taviz veren bir noktada görüyor kendini” tespitlerinde bulundu.
RUSYA VE ABD’NİN ROLÜ
Cuzdan, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik devam eden saldırılarına dair şunları söyledi: “Türkiye 2016 yılından beri Fırat kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı operasyonu adı altında dört defa saldırı gerçekleştirdi. Afrin, Cerablus, Bab, Serêkanî’ye hattını kontrol altına almış durumda. Bu operasyonların hiçbiri, bölgedeki asıl belirleyen olan Rusya ve ABD’nin yeşil ışık yakmadan yapılması mümkün değil. Dolayısıyla Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde ya da herhangi bir bölgesinde operasyon yapma koşulunun bir kez daha bu ülkelerin oluruna veya yeşil ışık yakmasıyla şekillenecektir.”
ABD VE RUSYA’NIN SALDIRILARDAKİ ROLÜ
Türkiye’nin son aylarda salt bir kara operasyonuyla sınırlı kalmadığını söyleyen Cüzdan, “Türkiye özellikle son zamanlarda kara harekatı yerine, Kürt siyasetçilere yönelik SİHA’larla suikastlar düzenliyor. Kara operasyonlarıyla sonuç alamayan Türkiye, saldırılarına bu yönlü devam ediyor. İki gün önce hem Tel Rıfat’a hem de Qamışlo’da sivil hedefleri vurduğunu özellikle vurgulamak gerekiyor. Saldırılarda Qamişlo Kantonu Eşbaşkanı Yusra Derwêş, yardımcısı Leyman Şiwêş ve Süryani Fırat Tuma öldü. Burada şu hususu kaçırmamak gerekir: Kuzey ve Doğu Suriye’deki hava sahası açık olduğu için Türkiye bu saldırıları yapabiliyor. Kuzey ve Doğu Suriye’nin belli bir hattında ABD, diğer hattında Rusya var. Ve onların oluru olmadan bu saldırıların gerçekleşmesi mümkün değil. Onların oluru olmadan kuş uçamayacağını hepimiz biliyoruz. Herhangi bir ülkenin hava aracı operasyon yapıyorsa, bu iki ülkenin doğrudan izni olmasa da bir görmezden gelme durumu var” şeklinde konuştu.
SURİYE’NİN YEREL ÖZNELERİ BELİRLEYİCİ
Özellikle siyasi temsilcileri hedef alan saldırıların AKP iktidarının Rojava’nın statüsünü kabul etmeyeceği yönünde mesaj olduğu yorumunda bulunan Cuzdan, “Son SİHA saldırısı, Barzani’nin Ankara ziyareti sırasında gerçekleşti. Saldırıda Qamişlo Kantonu Eşbaşkanın tamda böyle bir zamanda suikastla öldürülmesinin tesadüfi olmadığını düşünüyorum. ABD ve Rusya’nın bu duruma sessiz kalarak Türkiye’ye örtülü onay verdiğini ve her fırsatta bu saldırıların devam edeceğini gösteriyor. Türkiye bu saldırılarla sadece Kuzey ve Doğu Suriyelilerle sınırlı tutmuyor, bütün aktörlere mesaj veriyor. Tüm bu çelişkiler yumağı içinde Suriye’nin yerel öznelerin atacağı cesur adımlar, her şeyi belirleyecek diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
KÜRTLER OLMADAN SORUN ÇÖZÜLMEZ
Kürtlerin içinde bulunmadığı hiçbir siyasi mekanizmanın sonuca ulaşamayacağını vurgulayan Cuzdan, Kürtlerin önündeki en büyük engelin Türkiye olduğunun altını çizdi. Her ne kadar Rusya ve Suriye yönetimi Kürtleri ABD yörüngesinde olmakla suçlasa da, Şam’ın da Türkiye karşısındaki ilişkisinde Moskova’nın dışında hareket etmediğini belirten Cuzdan, şöyle devam etti: “Konu Kürtlerin statüsünün kabul edilip edilmeyeceği konusuna gelince, tarafların aslında bu konuda uzlaştığını görüyoruz. Türkiye, İran, Rusya, Şam yönetimi kısa vadede ilk elden özerk yönetimin dağıtılmasını, buradaki halkların çok nispeten ve çok sınırlı bir duruma terk edilmesini ve aslında Kürtlerin siyasi teşekküllerinden tutunda askeri teşekküllerine kadar hepsinin dağıtılmasını öncelemiş durumdalar. Ama bunun gerçekliğinin olmadığı aşikar. Önümüzdeki günlerde yeni bir saha gerçekliği söz konusu olduğunda, Şam-Rojava ilişikleri başlayacaktır. Çünkü bu unsurlar Suriye’nin asıl unsurlarıdır. Çözümü ABD’nin yada Rusya’nın varlığı değil, Şam ve Kürtler arasındaki müzakereler belirleyecek.”
VECİH CUZDAN KİMDİR?
Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi’nde Tarih bölümünde tamamlayan Vecih Cuzdan, lisansüstü eğitimini ise Kocaeli Üniversitesi’nde “1957 Türkiye-Suriye krizi ve Türk basınında şarkiyatçı söylem” başlıklı tez ile tamamladı. 2013’ten beri gazetecilik faaliyetlerini sürdürüyor. Sendika.org ve T24’te tam zamanlı, ayrıca taz.gazete, Stern ve Inside Turkey için serbest zamanlı çalıştı. Nisan 2023’ten bu yana bianet Yazı İşleri Müdürü olarak çalışmalarını sürdürüyor.
MA / Esra Solin Dal
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***