Esra ÇİFTÇİ
Artı Gerçek – Milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerinin tamamlanması sonrasında ortaya çıkan tablo, iktidarın hedef aldığı toplumsal kesimler açısından mücadele ile geçmesi beklenen bir döneme işaret ediyor. Türkiye’de ayrımcılığa maruz kalan ve eşit yurttaşlık mücadelesi veren Aleviler, AKP’nin yanı sıra HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi’nin Meclis’te bulunmasından kaygılı. Aleviler, kurumsal temsiliyet düzeyinde sadece Yeşil Sol Parti’den bir vekili Meclis’e gönderebildi.
Türkiye Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Zeynel Abidin Koç, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe ve Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu Genel Başkanı Hüseyin Mat, Artı Gerçek’e konuştular.
‘ALEVİLER BELKİ DE İLK DEFA KENDİLERİNİ TEHLİKEDE GÖRÜYORLAR’
Türkiye Alevi Dernekleri Federasyonu (ADFE) Genel Başkanı Zeynel Abidin Koç, Türkiye toplumunun 21 yıllık AKP iktidarının sonunda geldiği noktanın 21’inci yüzyıldan çok bir “Ortadoğu İslam anlayışı” olduğunu söylüyor. Aleviler olarak Ortadoğu İslam anlayışını asla kabul etmediklerini, böyle bir anlayışla aynı ortamda yaşamaktan dolayı da kendilerini tehlikede gördüklerinin altını çiziyor:
“Türkiye’de dindar sağ parti olarak sayılan Yeniden Refah Partisi (YRP) beş vekili, HÜDA PAR dört vekili AKP saflarından çıkardı. Saadet Partisi (SP), Cumhuriyet Halk Partisinden 12 vekil çıkardı. Bu da toplamda 21 tane sadece kendini dindar gören partilerden çıkan vekil sayısı. Mevcut iktidarın içerisinde veya diğer partiler içinde olan kendini muhafazakâr gören vekilleri de saymıyorum. Biz Alevileri yok sayan, Aleviliği hiçbir şekilde kabul etmeyen, hatta aynı ülkede yaşayıp yaşamayacağımıza bile kendileri karar vermek isteyen bir anlayışa sahipler. Doğal olarak bu çerçeveden baktığımız zaman Türkiye’deki Aleviler belki de ilk defa bu kadar kendilerini tehlikede görüyorlar.”
‘TEMEL İNSAN HAKLARI HERKES İÇİN GEÇERLİ’
Demokrasi, hak, hukuk, adalet, eşitlik taleplerinin şimdi daha da yoğunlaştığını söyleyen Koç, Türkiye’de birçok grup olduğunu, ortak paydalar üzerinden yürümek gerektiğini önemle belirtiyor. Bir insanın yaşamını adaletli bir şekilde sürdürmesi için temel insan haklarına sahip olduğunu, bu haklar çerçevesinde bir araya gelinmesinin ise çok önemli olduğunu vurguluyor. İnsanların siyasal görüşlerinin, inançlarının sadece kendilerini bağladığını söyleyen Koç, temel insan haklarının ise herkes için tüm toplum için olmazsa olmaz olduğunun altını çiziyor:
“Temel insan hakları mücadelemizin yanında laiklik, Cumhuriyet bizim olmazsa olmazlarımızdır, bizim için tartışmaya açık bir konu değildir. Yine eşit yurttaşlık mücadelesi de öyle, bunun yanı sıra son olarak şunu da eklemek isterim; Yeşil Sol Parti’den Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Celal Fırat dedemizi meclise gönderdik. Celal dede bizim Alevi örgütlerinin Meclis’teki yüzü olacak. Bizim sözümüzü söyleyecek, siyasal yaşamda da mücadelemizi sürdüreceğiz.2
‘BİRLİKTE YAŞAMA ŞARTLARI ZORLAŞIYOR’
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Genel Başkanı Ercan Geçmez de Alevi toplumunun her dönemde olduğu gibi bu dönemde de birlikte yaşama şartlarının gittikçe zorlaştığının farkında olduklarını vurguluyor:
“Türkiye’de milliyetçi siyasi bileşenin kullandığı dil hâkim ve bu durum Alevileri ürkütüyor. Parlamentonun genel yapısına, oluşumuna baktığımızda Cumhurbaşkanı’nın konuşmaları, siyasilerin konuşmaları sadece Alevileri değil, herkesi korkutmalı. Hatta kendisine ‘dindarım’ diyenleri, bugünkü iktidara oy verenleri dahi korkutmalı. Çünkü demokrasilerde tek kişinin böylesine halkın oylarıyla, yalan yanlış bilgilerle siyaset yapması diktatörlüğe giden yoldur. Düşünsenize bu ülkede sandık güvenliğinin korunması için insanlar sandıkların başından ayrılmadı. Bu korkunç bir şey. Devlet bütün organlarıyla iktidara çalıştı. Dünyanın hiçbir ülkesinde bunlar yaşanmıyor.”
‘DAHA CESARETLİ EYLEMLER YAPILMALI’
Geçmez, Alevilerin mevcut iktidarın nasıl bir siyasi ortam yarattığını tecrübe eden bir topluluk olduğunu, nasıl bir nefret dilinin kullanıldığını ve işe alımlarda dahi nasıl bir ayrımcılığa tabi tutulduklarını bildiklerini vurgulayarak şöyle devam ediyor:
“Aleviler korkuyor mu? Hayır biz mücadeleden gelen bir topluluğuz. Mücadelemiz asla ötekileştiren bir mücadele değil, aksine birlikte yaşamayı savunan bir mücadele. Asla yılgınlığa yer vermemek lazım. HÜDA PAR’ın geçmişinin ne olduğunu herkes biliyor, bu iktidar da biliyor. Devleti nasıl kullandığını, nasıl Hizbullah eliyle kadınları, aydınları katlettiklerini, kendisi gibi olmayanları nasıl öldürdüklerini çok iyi biliyorlar. Burada bir yıkıcılık politikası yaratılmaya çalışılıyor. Bunlar sistemin içerisinde aslında var olanlardı. Şimdi ise biraz daha fazla milliyetçi, biraz daha erkek, biraz daha ümmetçilikle kendisini var etmeye çalışıyor. Sadece kadınlara değil LGBTİ+lara karşı da çok ciddi bir nefret dilini kullanıyorlar. Bu kin ve nefret diline karşı, HÜDA PAR ve Yeniden Refahçıların Ortadoğu zihniyetine yönelik olarak da daha cesaretli eylemler yapmak gerektiğine inanıyorum.”
‘DEMOKRASİ 100 YILDIR ASLA KURUMSALLAŞMADI’
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Cuma Erçe, Aleviler açısından Cumhuriyet’in, laikliğin, demokrasinin asla kurumsallaşmadığını, katliamlarla geçen bir yüzyılın geride kaldığını söylüyor. Erçe, seçim sonrası yeni döneme ilişkin de bir şeyin değişmediğini, “aynı zihniyetin yine iş başında olduğunu” ifade ediyor:
“Bu sefer çok göze sokulur hal aldı. Sivas’ta ‘yaşasın Hizbullah’ sloganı atanlar, ‘gazamız mübarek olsun’ diyenler bugün meclise girdiler. Dün de onları savunan avukatlar meclisteydi. Yine belediye başkanı olanlar vardı. Sivas katillerinden bir kısmının Almanya’ya kaçtıklarını söylemişlerdi halbuki onlardan biri yıllar sonra Sivas’ta kendi evinde ölü bulundu. Bu sefer bu tür söylemlere ihtiyaç duymadan, açıkça icraatlarını sürdürecekler.”
‘BİLİMİN VE AKLIN YOLUNDA İLERLEMEK GEREK’
Erçe, Türkiye’nin hızla sağ, milliyetçi söylemlere mahkûm edilmeye çalışıldığını, bu söylemlerin de prim yaptığı bir döneme girildiğini söyleyerek, daha geniş kesimlere daha cesur bir şekilde ulaşıp, bilimin ve aklın yolunda ilerlemek gerektiğinin altını çiziyor:
“Biz kendimizi iyi anlatamadık diyoruz ama aslında kendimize haksızlık ediyoruz. Dostlarımız ve yoldaşlarımız da bizi iyi anlamadılar, işin böyle bir yanı da var. Önümüzdeki dönemde Alevilerin talepleriyle demokrasi güçlerinin taleplerini çok daha fazla birleştirme zamanı. Bütünlüklü mücadele etmemiz gerekiyor. Parçalı olduğumuz sürece kolay yutulur lokma oluruz. Hak yemek istemem ama çevre mücadelesinde, kadın mücadelesinde, öğrenci mücadelesinde, demokrasi mücadelesinde herkes kendi cephesinde kaldı. Sorunumuz ortak, düşmanımız ortak, güçlerimizi birleştirmekten başka şansımız yok. Son olarak şunu da ekleyeyim, biz aslında bir şey kaybetmedik, biz tekçi, gerici ve ırkçı bir iktidarı yıkamadık. Elbet umutsuzluğa yer yok, yeniden toplanacağız, yeniden tartışacağız, yeniden değerlendireceğiz, hatalarımızı, eksiklerimizi belirleyeceğiz, bundan herkes emin olsun.”
‘KURTARILMIŞ BÖLGEDE ÇOK ZAMAN HARCANIYOR’
Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Genel Başkanı Hüseyin Mat da farklı düşünmüyor. Türkiye Cumhuriyet tarihinin Cumhurbaşkanı başta olmak üzere en muhafazakâr, en milliyetçi meclise sahip olduğunu belirtiyor. Alevileri çok kolay günlerin beklemediğini söyleyen Mat, Türkiye’de yaşayan halkların, farklı inanç ve kimliklerin de çok daha zor günlerle karşı karşıya olduğunu ama “bu durumun asla Alevileri teslim almayacağını” ifade ediyor:
“Demoralize olmak yerine, bundan sonra ne yapacağımıza konsantre olup moralimizi yüksek tutmamız önemli. Bardağın dolu tarafından bakarsak seçimlerde Erdoğan iki kişiden birinin oyunu alamadı. Bu da umudumuzu diri tutmamızı sağlıyor. Türkiye’de direnen kadınlar, gençler, toplumsal güçler var. Erdoğan, muhafazakâr milliyetçi kesimden yüzde 50+1’ini konsolide ettiği sürece iktidarda kalacağını düşünüyor. Bu da bize gösteriyor ki, bizim de diğer mahalleye gitmemiz, dokunmamız gerek. Yani vicdan sahibi, milliyetçi, muhafazakâr, dindar kesime ulaşmak ve ortak payda da buluşmanın yollarını bulmak gerek. Kurtarılmış bölgede çok zaman harcanıyor.”
‘CUMHURİYETİN BİRİNCİ YÜZYILINDA BAŞIMIZA GELMEYEN KALMADI’
Alevi kurumları olarak her durumda tavırlarını ortaya koyduklarını söyleyen Mat, demokrasi adına üzerlerine düşen görevi, sorumluluğu her zaman yapmaya hazır olduklarını, aynı tutumu sol, sosyalist, demokrasi hareki içinde bulunanların da göstermesi gerektiğinin altını çiziyor.
“Biz Alevi kurumları olarak süreçten rahatsızız. Cumhuriyetin birinci yüzyılında başımıza gelmeyen kalmadı. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında da aynı acıları yaşamak istemiyoruz. Şimdi daha güçlü ve örgütlüyüz. Demokrasi, özgürlük, onurlu bir barış, eşit yurttaşlık hakkı gibi diğer bütün sorunlar için mücadelemizi sürdüreceğiz”
Kadınlar yeni dönemi değerlendirdi: ‘Mücadele genişleyecek, karanlık ile baş etmeyi en iyi biz biliriz’
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***