YORUM | BARIŞ YURTERİ
Millet İttifakı 14 Mayıs’a kendince iyi hazırlandı. “Kendince” diyorum çünkü bu süreçte kritik hatalar da yapılmadı değil. Mesela son dönemeçte masanın dağılmasına ramak bırakan olaydan tutun da M. İnce üzerinden yürütülen ‘false flake’ operasyonuna karşı tutunulan yetersiz tavra kadar, küçük büyük pek çok hatalar yapıldı.
Neyse…
Her şeye rağmen gayretini gördüğü, içtenliğine, dürüstlüğüne inandığı Kılıçdaroğlu’na ve onun kurulmasına öncülük ettiği ittifaka oy vermeyi düşünen on milyonlarca insan, bu kez seçimin kazanılacağına, ‘atı alanın Üsküdar’ı geçmesine’ izin verilmeyeceğine inanmıştı. Öyle ya genelde ittifak yetkililerinden, özelde ise ittifakın “ağabey partisi” konumundaki CHP’den üst üste “tüm hazırlıklarımızı yaptık, bu defa çaldırmayacağız” açıklamaları gelip duruyordu.
Gelgelelim Türkiye 15 Mayıs sabahına, seçim öncesi yapılan tüm anketlerin zıddına, Cumhur İttifakı’nın parlamento seçimlerini kazandığını öğrenerek uyandı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise, her ne kadar ikinci tura kalmış olsa bile, Erdoğan rakibi Kılıçdaroğlu’na neredeyse 5 puan fark atmıştı.
KİMSE İNANAMADI
Türkiye’nin büyük çoğunluğu bu sonuca inanamadı. Dahası inanmak da istemedi. Ülkede yolunda gitmesi gereken hemen hemen hiçbir şey yolunda gitmiyordu. Bir yandan enflasyon, pahalılık, işsizlik, kiralar almış başını gitmiş. Öte yandan ülkeyi göçmenler basmış, toplumsal gruplar arasında derin yarıklar oluşmuş, huzursuzluk ayyuka çıkmış. Deprem ülkenin bir bölgesini yıkmış geçmiş, insanlar günlerce enkaz altında kalmış. Adaletsizlik, haksızlık, hukuksuzluk sıradan hale gelmiş, devlet mekanizması mafyayla ortak çalışır olmuş.
Ama gelin görün ki, böylesi vahim bir tablo ortadayken, nasıl oluyorsa oluyor, iktidar koalisyonu seçimlerden milletvekili sayısını arttırarak çıkmayı başarıyordu.
YORUMCULAR NE DİYECEĞİNİ BİLEMEDİ
Ekranlara çıkan siyaset yorumcularının önemli bir kısmı, bu sonuç karşısında dumura uğradı, eşekten düşmüş gibi oldu. Ne diyeceklerini, hayatın doğal akışına zıt bu olayı nasıl yorumlayacaklarını bilemedi. Hatta -her ne kadar keyiften dört köşe olsalar bile- iktidar yandaşları dahi olup biteni açıklamakta güçlük çekiyordu. ‘Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz’ tadında açıklamalar yapmaya başladılar.
PEKİ O GECE NE OLDU?
Cevabı bu tür konuların uzmanı ‘son başbakan’ Binali Yıldırım’ın meşhur deyişiyle vermeli;
“Çok basit. Çaldılar.”
Hatta biz bu ifadeye bir de “yine” sözcüğünü ekleyelim.
“Yine çaldılar.”
Ama nasıl?
Her türlü yöntemi kullanarak. Fakat kullanılan en baskın yöntemi halen cezaevinde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş deşifre etti:
“Oy sayımı ve birleştirmelerinde en önemli delil, ıslak imzalı sayım tutanağıdır. Bu tutanağı, sandık başkanı ve sandık kurulunun siyasi parti temsilcileri birlikte imzalar. Eğer tutanağa itiraz yoksa artık mühürlü oy çuvalı hiçbir aşamada açılıp yeniden sayılmaz. Peki sandık kuruluna üye yazılanların hepsi gerçekte AKP-MHP taraftarı ise ve kendini muhalif partilerin temsilcisi olarak yazdırmışsa ne olur? İşte o zaman sandık başkanı dahil olmak üzere tüm sandık kurulu, iktidar yanlılarından oluşmuş olur. Oylar sayılırken gözlemci de yoksa sayım tutanağını istedikleri gibi düzenleyip, altına da Yeşil Sol Parti, CHP, İYİ Parti adına imza atarlar. Elbette sonuca itiraz da etmezler. Islak imzalı tutanağın bir örneğini muhalefet partilerinin ilçe binasına teslim ederler. Muhalif partiler de kendilerine gelen bu tutanağa güvendikleri için duruma itiraz etmezler, sistemlerine kaydederler. Böylece YSK verileri ile ıslak imzalı tutanaklar uyumlu görünür. Hilenin nerede olduğu bir türlü bulunamaz. Anadolu Ajansı açılışı yüksek orandan yapar ve Erdoğan’ın kesin kazandığı algısını yaratır. Hileli tutanaklar ilk etapta sisteme girilmez, birkaç saat veri akışı yavaşlatılır ve muhalefetin elinde sahteliğe ilişkin bir delil olup olmadığı, itiraz edip etmeyecekleri gözlenir. Muhalefetin hileyi yakalayamadığı ve o sandıklara itiraz etmediği netleşince hileli tutanaklar da hemen sisteme girilmeye başlanır ve veri akışı yeniden başlar.
Böylece her şey yasal ve usulüne uygun görünür. Hileyi yakalamak artık imkansızdır.”
Nasıl soygun ama? Tereyağından kıl çeker gibi değil mi? Sessiz sedasız ve derinden.
“İÇİNİZDE AJANLAR VAR” DİYOR
Demirtaş bu anlattıklarıyla “Oğlum içinize ajan doldurmuşlar, kendi adamlarını sizin adamlarmış gibi göstermişler, sizin görevlilerinizin bazılarını da parayla veya başka yollarla dönüştürerek elemanlaştırmışlar” diyor. Diyor ama kime söylüyor.
Millet ittifakının en tepe yönetimine yerleşmiş, tabiri caizse suyun başını tutmuş kimi adamlar AKP ve ortağı MHP ile çalışırken, sandık başındaki muhalif görünümlü iktidar elemanlarının lafı mı olur?
Dahası muhalefetin kendi TV kanallarında seçim sonuçlarını duyuranlar, Millet İttifakı kazanmasın diye bin bir takla atan karanlık bir sitenin kadrolarıyken, o seçimden galibiyet mi çıkar?
Önceden yazdığım gibi, maalesef rakipleri Erdoğan’ı, ekibini ve onu destekleyen uluslararası mekanizmayı hiç mi hiç tanımıyorlar.
Yahu arkadaşlar siz gerçekten Reis’in koltuğu tıpış tıpış terk edeceğine inandınız mı?
Gerçekten mi?
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***