İSTANBUL – İmralı Adası’nın baskı ve şiddet laboratuvarı olduğunu belirten İzlanda eski Adalet ve İçişleri Bakanı Ögmundur Jónasson, tecridin sonlandırılması gerektiğini belirterek, “İmralı, barışın ve demokrasinin laboratuvarı olabilir” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan, uluslararası komployla 15 Şubat 1999’da getirildiği Türkiye’de, 24 yıldır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında tutuluyor. Haber alınamama haline dönüş tecride karşı harekete geçen 3 farklı ülkeden 3 kişilik Uluslararası İmralı Barış Delegasyonu, Türkiye’ye ziyarette bulundu. Delegasyon, İmralı tecridine karşı Asrın Hukuk Bürosu başta olmak üzere sivil toplum örgütleri ile tecrit gündemli görüşmeler gerçekleştirdi. Heyette yer alan İzlanda eski Adalet ve İçişleri Bakanı Ögmundur Jónasson, İmralı Adası’nı laboratuvara benzeterek, tecrit sisteminin buradan tüm cezaevlerine yayıldığını söyledi. Uluslararası güçlerin komplo ve tecritteki rolüne dikkat çeken Jónasson, PKK Lideri Abdullah Öcalan ve Kürtlerden özür dilenmesi gerektiğini ifade etti.
İMRALI’YA LABORATUVAR BENZETMESİ
Jónasson, delegasyonun PKK Lideri Abdullah Öcalan’a odaklandığını belirterek, çalışmalarını da bu kapsamda sürdürdüklerini kaydetti. Jónasson, İmralı Ada Cezaevi’nin bir laboratuvar gibi işlediğini vurgulayarak, “Türkiye’deki baskı ve şiddetin laboratuvarı. İmralı, barışın ve demokrasinin laboratuvarı da olabilir. Öcalan’ın bu konudaki önemini anlamak için ‘barış’ sürecine gidebiliriz. O dönemde kapılar bir süre açıldığında, Öcalan’ın Kürt meselesi ile ilgili çözüm ve demokratikleşme ile ilgili söz hakkı vardı. Bunu iyi kullandı. Bu hem Kürtlere hem de Türkiye’deki halklara umut verdi. Bu çok önemli. Tekrardan bir barış sürecinden bahsedeceksek eğer, İmralı’nın kapıları tekrardan açılmalı. Bizim talebimiz tam olarak budur” dedi.
Jónasson, İmralı tecrit sistemine işaret ederek, “İmralı’da ortaya çıkan yeni sistemler, Türkiye’deki geri kalan cezaevlerine yayılıyor. Bunu gözlemiyoruz, Avrupa Konseyi ile paylaşacağız” diye belirtti.
PARADİGMA DÜNYADA UYGULANABİLİR
Abdullah Öcalan’ın “Kadın özgürlükçü, ekolojik ve demokratik” paradigmasına değinen Jónasson, “İnsanlar bu konuda yeterli bilgiye sahip değiller. Bunun değişmesi lazım. Abdullah Öcalan’ın demokratik konfederalizm, toplumsal cinsiyet eşitliği ve çevreye dair yaklaşımları hem Ortadoğu’da hem de dünyada uygulanabilir. Onun için insanların bunu öğrenmesi lazım” diye konuştu.
AVRUPA TÜRKİYE’YE BASKI KURMALI
Uluslararası komploda Avrupa’nın rolüne değinen Jónasson, “Uluslararası bir kurum olarak Avrupa, Öcalan’ı ve Kürt halkını hayal kırıklığına uğrattı. Bunu yapmaya da devam ediyor. AB’nin, dünyanın tüm haklarından özür dilemesi gerekiyor. Onları hayal kırıklığına uğratmaması, yarı yolda bırakmaması gerekiyor. AB, Türkiye üzerinde baskı kurup, bütün insan hakları ihlallerinin kaldırılmasını sağlamalıdır. Abdullah Öcalan’ın da haklarına erişimini sağlaması gerekiyor. Özellikle bu konuda büyük bir baskı uygulaması gerekiyor” ifadelerinde bulundu.
AİHM KARARI NEDEN UYGULANMIYOR?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Abdullah Öcalan ile ilgili 18 Mart 2014 tarihli kararını hatırlatan Jónasson, “Türkiye’nin NATO üyesi olması ve AB ülkelerinin müttefiki olması nedeniyle bu karar uygulanmıyor. Ama devletlerden kişisel bir beklentim yok. Türkiye’de, Kuzey ve Doğu Suriye’de ve diğer diğer parçalardaki Kürtlere ve Kürt hareketine de çok saygı duyuyorum. Ve değişim de bu hareketlerden, halktan gelecektir. Dışardaki güçler bu halka ancak destek olabilir. O yüzden farkındalık yaratmak ve tartıştırma gayesi veriyoruz. Ben Kürt hareketlerini destelemeye devam edeceğim. Çünkü halkların devletlere uyguladığı baskı ile değişim mümkün. Biz de bunu desteklemek için buradayız” şeklinde konuştu.
‘DİRENİŞ BAŞARIYA ULAŞACAK’
Jónasson, değişimin kaçınılmaz olduğunun altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürt hareketinin uzun yıllardır gösterdiği cesaret, tutarlılığı, ısrarı nedeniyle mutlaka bir değişim olacağına inanıyorum. Ne zaman Avrupa Konseyi’nin önünden geçsem, mutlaka bir grup Kürt’ün, tecridin kaldırılmasıyla ilgili sloganlar attığını görüyorum. Bu bana umut veriyor. Değişim olup olmayacağı artık merak konusu değil. Değişimin ne zaman olacağı artık önemlidir. Kürt halkının politik direnişine büyük bir hayranlık duyuyorum. Eninde sonunda başarılı olacaklarına inanıyorum. Başarı kesindir. Bu nedenle Kürtlerin sözlerini, davalarını başka yerlere taşımak ve farkındalık yaratmaya çalışıyorum.”
‘DEĞİŞİM HALKLA OLACAK’
Değişimin de halkla olacağını vurgulayan Jónasson, “Benim AB ülkelerine hiçbir güvenim yok. NATO’ya ya da uluslararası kurumların hiçbirine güvenim yok. Asıl güvendiğim şey; Türkiye halklarının büyük değişim yaratabileceği. Bu değişim olduğunda farklı şeyler olacaktır. Dünyanın hiçbir yerinde devletler halkın tutarlı direnişi ve baskısı olmadan değişime açık olamazlar. Bu yüzden halka güveniyorum. Ancak halkın öz, yerelden örgütlenmesi ile bu değişimin sağlayacağına inanıyorum” dedi.
MA / Mehmet Aslan
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***