ANKARA– Tutuklu bulunmalarının Kürt sorunundaki çözümsüzlük ile doğru orantılı olduğuna değinen JİNNEWS editörü Habibe Eren, “İktidarın yok saydığı, görmezden geldiği Kürtlerin, farklı inançlara sahip olanların ve diğer kesimlere mikrofon uzattığımız için yargılanıyoruz” dedi.
Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever’in de aralarında bulunduğu 12 gazetecinin Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren yargılaması Ceylan Şahinli, Selman Gözelyüz ve Habibe Eren’in savunmasıyla devam etti.
ŞAHİNLİ: BARIŞ GAZETECİLİĞİ YAPMAYA ÇALIŞIYORUM
Yurttaş ve devlet arasında şeffaflığı sağlayan yegane aktörlerden biri ve demokrasinin denetimcisi gazetecilerin Türkiye tarihinin en kritik seçimleri öncesi tutuklanmasının tesadüfi olmadığını aktaran Şahinli, “Mesleğimin etik ve ahlaki ölçütlerini göz önünde bulunduruyorum, bir yandan da ‘Barış Gazeteciliği olarak tanımlanan gazeteciliği yapmaya çalışıyorum” dedi.
Milyonlarca insanın yaşam mücadelesi verdiği bir ülkede böylesi bir suçlamayı “ironik” bulduğunu aktaran Şahinli, “Öte yandan para akışı diye dosyada yer alan analiz raporuna baktığımızda aynı dosya kapsamında birlikte tutuklandığım meslektaşlarım ile aramızda geçen para akışı önüme konularak hepimizi terörize edilmişiz. Gerçekten müthiş bir paradoks” diye belirtti.
‘HDP’Yİ HABERLEŞTİRMEMEK GAZETECİLİK DEĞİLDİR’
Gizli tanığın HDP’ye dair yaptığına dair beyanlarda bulunduğunu ve bu durumun iddianamede suç olarak yer aldığını dile getiren Selman Gözelyüz de, “HDP kapatılmak isteniyor, her gün baskı ve gözaltı ile karşı karşıya geliyor. Eşbaşkanları ve kazandığı belediye başkanları gözaltına alınıp tutuklanıyor. Bunların haber değeri yok mu? Bunları haber olarak görmeyen biri gazeteciyim demesin” dedi.
MAHKEMEYİ ALDATIYOR
Gözelyüz, gözaltına alındığı esnada evde bulunan kitaplara el konulduğunu ve bu kitaplar üzerinden de suçlandığını dile getirdi. Daha önce gözaltına alındığını ve emniyetten serbest bırakıldığını ancak iddianamede adli kontrol şeklindeki uygulama ile serbest bırakıldığına dair ifadelerin yer aldığını belirten Gözelyüz, savcının bu çelişkiler üzerinden mahkemeyi yanlış yönlendirmeye ve aldatmaya çalıştığını belirtti ve tepki gösterdi. Mahkeme, gizli tanığın, “kadro” ibaresini anımsattı ve kadro olup olmadığını sordu. Mahkeme başkanı, “PKK üyesi misin?” diye sorması dikkat çekti. PKK üyesi olmadığını ve savcının aksisini ispatlama ile yükümlü olduğunu ancak buna dair herhangi bir delil sunmadığını da ifade etti.
‘ÇÜRÜME VE YOZLAŞMA ARTMIŞ DURUMDA’
Söz alan JİNNEWS editörü Habibe Eren ise, şu anda tutuklamalarının nedenin Kürt sorununa dair çözüm sürecinin bitmesi sonrasında yaşanan çatışmalı süreç ile doğrudan bağlantısının olduğunu söyledi. Eren, “Bu gün yaşam şekli bile suç olarak görülüyor. Çürüme ve yozlaşma artmış durumda. Bunu yazan gazeteciler ise yargılanıyor. Kadın alanında yaptığımız haberlerde en çok karşılaştığımız durumlardan bir tanesi cezasızlıktı. Kadınları katledenler dışarda geziyorken biz gazetecilik yaptığımız için yargılanıyoruz. Anayasaların özü; insandır. Gazetecilik farklı tartışma ortamlarının yaşanmasını sağlar. İktidarın yok saydığı, görmezden geldiği Kürtlerin, farklı inançlara sahip olanların ve diğer kesimlere mikrofon uzattığımız için yargılanıyoruz. Bizim yaptığımız bütün gazetecilik faaliyetleri, suçlama konusu yapılıyor” ifadelerini kullandı.
‘GÜNDE 1O KADIN KATLEDİLİYOR’
JİNNEWS’e yönelik suçlamalara da tepki gösteren Eren, medyanın kadınları “magazin” objesi olarak ele aldığını ve buna karşı olarak JİNNEWS’in var olduğunu dile getirdi. Mahkeme başkanı bu sırada, “Bu da cinsiyetçilik olmuyor mu?” diye sorması dikkat çekti. Eren, kadınların her gün katliama maruz kaldığını ve toplumun tüm alanlarında yok sayıldığını bu nedenle cinsiyetçilik olmadığını ifade etti. Yargının kararlarıyla kadınları katleden, baskı ve şiddet uygulayan erkekleri cezasız bıraktığını dile getiren Eren, “Toplumda sesi yeterince duyulmayan görülmeyen tarafa öncelik sağlarsın. Toplumda kadınlar aleyhine erkeklerin kışkırtılmasıyla kadın kırımı yaşandığını görüyoruz. Günde on tane kadın katlediliyor Maddi gerçekteler ortada olmasına rağmen bu erkekler serbest bırakılıyor ama biz kamu gazeteciliği yaptığımız için yargılanıyoruz. İddianameye baktığımız zaman gazeteciliğin iktidar odaklı ve ana akım perspektifinden görülmesi gerektiği. Bu nedenle bizim faaliyetlerimiz kriminalize ediliyor” diye belirtti.
‘NEFES ALMAMIZ BİLE İDDİANAMEYE DÖNÜŞÜYOR’
Gazetecilerin sürekli yıldırma politikalarıyla karşı karşıya olduklarını belirten Eren, “Nefes almamız bile iddianameye dönüşüyor. Kadın gazeteciler olarak eşitliği gözettiğimiz için yargılanıyoruz. Bugün Türkiye’de toplum odaklı haber yapmak suçlama konusu oluyor. Biz tüm yaşananları gördüğümüzde ne yapalım. Kulağımız kapatıp habercilik refleksi göstermeyelim mi?” diye sordu.
Haklarındaki gizlilik esaslı yaşam iddialarına yanıt veren Eren, gazetecilerin talimat ile haber yapmayacağını ifade etti. Eren, “Bu gazeteciliği itibarsızlaştırmaya dönük bir hamle. ‘Gazeteciler kendisi düşünemez, robotiktir’ demek” sözlerine yer verdi.
Duruşma Hakan Yalçın’ın savunmasıyla devam ediyor.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***