NIGEL WARBURTON
2021’de izleyiciyle buluşan Young Plato (Genç Platon) belgeseli, Kuzey İrlanda’nın başkenti Belfast’ın Katolik yoğunluklu işçi mahallesi Ardoyne’deki bir ilkokulun müdürü Kevin McArevey’e odaklanıyor. Uyuşturucu kullanımının ve yoksulluğun kol gezdiği bölge genç nüfusta yüksek intihar oranıyla da biliniyor. McArevey’in felsefeye karşı bulaşıcı bir tutkusu var, Elvis’e olan aşkı kadar güçlü bir tutku. Ama onun da bir yöntemi var. Çocukların eleştirel düşünmeyi öğrenerek çevrelerini saran kısır döngülerden kaçmalarını sağlayabilecek bir yöntem.
Bu bağlamda söz konusu öğretim felsefesinin ifade ettiği anlam, kısmen, sınıfta farklı fikirleri tartışmanın yollarını yaratmaktan geçiyor. “Dinle-Düşün-Sorgula” mottosuyla ötekini dinlemek ve “Hiçbir şey hakkında düşünmek mümkün mü?” veya “Zamanda yolculuk mümkün mü?” gibi soruları tartışırken karşıdakinden öğrenmek. Tartışmayı kapatmamayı salık veren bu yöntem esas itibarıyla Sokratiktir ve temelde argümanların kökünde yatan nedenler ile farklı fikirlerin sonuçlarını araştırma isteğine dayanır. Bu yöntem, aynı zamanda, felsefi düşünceyi bastıran yaygın kabulleri de sorgulamayı içerir.
Belgeselin ilerleyen kısımlarında, McArevey ve sınıftaki dokuz yaşındaki çocuklar, öfkeyle başa çıkmak için antik Romalı Stoacı ve İsa’nın neredeyse çağdaşı olan filozof Seneca’nın öfkeyi yararsız bir duygu olarak ilan eden görüşlerinin izinden giderek geliştirdikleri stratejilerini (müzik dinlemekten yastığa doğru çığlık atmaya kadar) karşılaştırıyorlar. Çocuklar bu karşılaştırmayı zeka, yaratıcılık ve mizahla yapıyor. Hatta McArevey, potansiyel tehlikelerine rağmen, öğrencileri, ebeveynlerinin şiddete bakışlarını sorgulamaya da teşvik ediyor. Söz konusu sorgulama, esasen, fiziksel sürtüşme örüntülerinin ötesine geçerek anlaşmazlıklara cevap üretme arzusuyla belirleniyor.
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, sınıftaki tartışmalar zaman zaman çıkan şiddeti engellemiyor. Hatta bir öğrenci öğretmene vuruyor. McArevey ve meslektaşları, ‘genç suçlularla’ olanları tartışıyor, ne yapmaları gerektiğini, bununla nasıl baş edebileceklerini ve durumu nasıl düzeltebileceklerini konuşuyor. Böylelikle, olaylar onları tetiklediğinde çocukların şiddete başvurma alışkanlığını kırıyor.
Bu yöntem, uzun vadede etki yaratabilecek felsefi düşünce ve danışmanlığın bir karışımı olarak öne çıkıyor. Merkezinde ise, bu küçük çocukları yaptıkları şey üzerinde akıl yürütme ve yansıtma yeteneğine sahipmiş gibi davranmalarını teşvik ederek davranışlarını değiştirme isteği yer alır.
McArevey’e ilham veren ‘Çocuklar için Felsefe’ hareketinin yakın geçmişteki kökenleri, Matthew Lipman’ın 1970’lerden itibaren ABD’deki okullarda yürüttüğü çalışmalara dayanmaktadır. Kökenleri filozof ve âlim C.S. Peirce’ın çalışmalarına kadar giden bu yöntemle Lipman, varlığına içkin bir anlatı veya hayali bir durum tarafından tetiklenen bir araştırma grubunun eleştirel düşünebilmesini amaçlıyor.
Bugün kısaca P4C olarak bilinen Çocuklar İçin Felsefe eğitimi alan çocukların genellikle diğer derslerde de notlarını yükselttiği kanıtlandı. Bu, onu gizlice müfredata sokmayı kolaylaştırdı. Yakın zamanda İngiltere’de, Emma Swinn ve Peter Worley, kendi kuruluşları The Philosophy Foundation aracılığıyla öğretmenleri eğiterek ve destekleyerek (McArevey dahil) bu alanda büyük bir katkıda bulundular.
Bu girişimin arkasında, eğitimin boş kapları doldurmak değil, çocukları çeşitli alanlara yönlendirecek fikirleri tartışmak için beceriler ve yollar ile donatmak olduğu fikrine bağlılık vardır. Sebepler sunmaya, alternatifleri tartışmaya ve rakip argümanları değerlendirmeye vurgu yapan felsefe, eğitimin çevresinden ziyade merkezinde olmalıdır. En iyi haliyle felsefe, Lipman’ın tanımladığı gibi, “yaratıcı ama disiplinli bir entelektüel araştırma modeli” olabilir.
Peki ya çocuklarınıza okulda felsefe öğretilmezse? Felsefe alanında çalışmalarıyla bilinen iki akademisyenin yayımladığı iki yeni kitap, kendi çocuklarıyla yaptıkları sohbetlerden esinleniyor.
Elizabeth Cripps, “Yeryüzünde Ebeveynlik: Bir felsefeciden çocuklarınızı doğru şekilde yetiştirmek için rehber” adlı kitabında sınırlı kaynaklara, iklim değişikliğine ve yerellikle sınırlanan kısa vadeli düşünceye sahip bir dünyada nasıl yaşamamız gerektiğini tartışarak bir model oluştururken ebeveynlerin sorumluluklarını vurguluyor. Scott Hershovitz ise nefis “Edepsiz, kaba ve kısa: Çocuklar İçin Felsefe’nin Maceraları” adlı kitabında, oğullarıyla bazı büyük felsefi sorular hakkında konuşmalarını aktarıyor. Tanrı, sonsuzluk, otorite ve ahlakın doğası bunlardan bazıları. Kendi ifadesiyle: “Çocuklar zeki ve yaratıcı düşünürler; Onlara buna değer verdiğinizi gösterirseniz, meraklarını ve etraflarındakileri sorgulama isteklerini sürdürebilirsiniz.”
Makalenin orijinali için: Everyday Philosophy: How best to educate our children
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***