YORUM | Av. NURULLAH ALBAYRAK
Prof. Tarlach McGonagle nefret söyleminin, nefretten yola çıkarak başlayan ve suistimale, hakaret ve önyargıya dayanan sıfat ve kelimelerle oluşturulan söylemler olduğunu ifade ediyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de nefret söyleminin demokratik toplumlarda hoşgörüsüzlüğü yayan ve savunan her türlü ifadeyi kapsadığını belirtiyor. Bu tespitlere göre nefret söyleminin önyargılardan beslenen, hoşgörüsüzlük temelli nefreti yayan ve savunan ifade biçimlerini kapsamına aldığını söylemek mümkün.
Nefret söylemi kapsadığı kişi ya da grupları ötekileştirmektedir. Nefret söylemlerinin üretilmesiyle hedef kişi ya da gruplar üzerindeki baskı artmaktadır. Nefret söylemine uğrayan kişiler sessizleşip pasifleşmekte, demokratik sisteme eşit bir şekilde katılma motivasyonlarını yitirmektedir.
Nefret söylemlerinin üretilmesinde stigma (damgalama), stigmatizasyon (olumsuz etiketlemeler), stereotipler (kalıp yargılar), önyargılar, ayrımcılık gibi bir takım söylemsel pratikler rol oynamaktadır. Tüm bunlar bireyleri, kişisel özellikleri yerine grup aidiyetleri üzerinden algılayıp sınıflandırmamıza neden olmaktadır.
Bir konuşmanın ya da ifadenin nefret söylemi teşkil edip etmediğine karar vermek için bazı kriterler dikkate alınmaktadır.
- Öncelikle, nefret söyleminden bahsedilebilmesi için konuşma ve ifadenin belli bir grubu ya da bireyi hedef alması gerekir.
- İkinci olarak hedef alınan grubu ya da bireyi küçük düşürme, aşağılama, damgalama ve insanlıktan çıkarma amacı taşımalıdır.
- Üçüncü olarak konuşma ve ifade toplumdaki ortalama bir kişi tarafından saldırgan olarak değerlendirilmelidir.
- Dördüncü olarak ise konuşmanın yapıldığı bağlama bakılmalıdır. Yani kamuya açık bir forumda yapılan konuşma veya medyada yer alan konuşma ile özel bir sohbette yapılan konuşmanın niteliği farklı olacaktır.
Bu kriterlere göre değerlendirme yapıldığında; ‘Fetö’ ifadesi
Gülen Cemaati mensuplarını ve onlarla irtibatlı olan kişileri hedef almak için kullanılmaktadır,
Gülen Cemaati mensuplarını ve onlarla irtibatlı olan kişilerin doğal kimliklerini nefret unsuru olarak simgeleştirme amacıyla kullanılmaktadır,
Hedef grubu ‘damgalamak’ için kullanılmaktadır,
Gülen Cemaati mensubu veya cemaat mensuplarıyla bağlantılı kişileri bütün olarak aşağılama, küçük düşürme veya insanlıktan çıkarma amacıyla kullanılmaktadır,
Cemaat mensuplarına ve yakınlarına karşı ayrımcılığa ve şiddete teşvik amacıyla kullanılmaktadır,
Hedef gruba yönelik yapılan olumsuz genellemeler, çarpıtmalar, abartmaları güçlendirmek için kullanılmaktadır,
Küfür ve hakaret amacıyla kullanılmaktadır,
Düşmanlığa tahrik amacıyla kullanılmaktadır,
Korku, düşmanlık veya önyargı atmosferi oluşturmak için kullanılmaktadır,
Tüm kötülüklerin sorumlusu olarak Cemaat mensuplarını göstermek için kullanılmaktadır,
İktidarın oluşturduğu hoşgörüsüz ortamın neticesi olarak kullanılmaktadır,
İktidarın oluşturduğu ‘kalıp yargıların’ güçlendirilmesi için kullanılmaktadır,
İktidar tarafından Cemaat aleyhinde oluşturulan önyargının bir yansıması olarak kullanılmaktadır,
Gülen Hareketi ile ilişkili kişilerin yalnızca bağlantılarına dayanarak keyfi olarak tutuklanması, gözaltına alınması ve işten çıkarılması gibi ayrımcı uygulamaları meşrulaştırmak için kullanılmaktadır,
Gülen Hareketi üyelerine yönelik işkence, kötü muamele ve adil yargılanma haklarının reddi de dahil olmak üzere insan hakları ihlallerini meşrulaştırmak için kullanılmaktadır,
Toplumda bölünme ve kutuplaşmayı teşvik etmek için kullanılmaktadır,
Gülen Hareketi üyelerine yönelik nefret suçları ve şiddet failleri için cezasızlık kültürünü sürdürmek için kullanılmaktadır,
Gülen Hareketi ile ilişkili kişilerin, genellikle resmi suçlamalar, yasal temsile erişim veya adil yargılanma hakkı olmaksızın, keyfi ve uzun süreli gözaltıları haklı göstermek için kullanılmaktadır,
Tüm medya organları aracı yapılmak suretiyle yaygın bir şekilde kullanılmaktadır,
Bu ifadenin kullanım şekline bakıldığında da %99 oranında tarafsız ve tanımlayıcı bir anlamda kullanılmadığı görülmektedir.
Tüm bu kriterler bağlamında bu ifade sadece metinsel değil, bağlamsal açıdan değerlendirildiğinde; Yahudilere karşı antisemitik bir nefret ifadesi olarak kullanılan ‘kike’, Latinlere karşı nefret söylemi olarak kullanılan ‘wetback’ ve siyahilere karşı ırkçı bir söylem olarak kullanılan ‘nigger’ ifadeleri gibi açık bir nefret söylemidir.
İktidarın oluşturduğu düşmanlaştırıcı ve ötekileştirici ortamda fark edilmesi güç olsa da unutulmamalıdır ki nefret söylemi demokratik toplumlarda var olan karşılıklı saygı ve hoşgörünün yok olmasına neden olan bir virüstür. Ve bu virüsle mücadele sadece mağdurların değil demokratik toplum değerlerine inanan herkesin üzerine düşen bir sorumluluktur…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***