Gazeteci Fatih Altaylı, 20 yılı aşkın süredir çeşitli kademelerinde görevler üstlendiği Habertürk’ten ayrıldıktan sonra ilk yazısını kendi ismini taşıyan internet sitesinde yayınladı.
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu yazısında “Sosyal medya üzerinden önde olan tarafın trol veya gerek kişilerinin geyiklerine maruz kalıyorum. Haklılar mı? Bir miktar haklılar” diyen Altaylı, şöyle devam etti:
“Anketlere bakarak vardığım sonuçta ilk turu Kılıçdaroğlu’nun bir tık önde bitireceğini düşünüyordum.
Anketlere göre Ak Parti’in 34, MHP’nin 9, ittifakın geri kalanının ise 2 puan oy alacağını toplamda 44’e ulaşacaklarını Erdoğan’ın ise 2018’de olduğu gibi adayı olduğu ittifakın toplam oyunun 1, 1,5 puan gerisinde kalarak 44 civarında bir oy alacağını umuyordum.
Sinan Oğan’ın kendisine de programıma geldiğinde söylediğim üzere 6 puan civarında bir oy alacağını Kılıçdaroğlu’nun da bu durumda 50’yi zorlayacağını düşünüyordum.
Burada öngöremediğim, ya da anketlere güvenerek yanıldığım nokta Cumhur İttifakı’nın yüzde 49’u aşması oldu. İktidar gücünü kullanması, İktidar gemisinin, iktidar oylarını yüzdürmesi de cabası oldu.
Kendi kaybını ortaklarına tamamlatması ise siyasi bir aklın, bir politik ‘Dehanın’ sonucuydu. Başkasının tecrübelerinden yararlananlar akıllı insanlardır. Başkalarının oylarından yararlananlar ise akıllı siyasetçilerdir.
Erdoğan’ın devlet yönetimindeki yöntemleri uzun uzun tartışılır, eleştirilir. Bu seçimin yapılış biçimi de… Ama Erdoğan’ın akıllı siyasetçi olduğu su götürmez bir gerçektir. Tartışılmaz.”
fatihaltayli.com.tr’de yayınlanan yazının tamamı.
HABERTÜRK’TEN NEDEN AYRILDI?
Fatih Altaylı, dün akşam saatlerinde bu sene itibariyle 18. yılını doldurduğu Habertürk’te yönetimin kendisine ‘katlandığını’ belirterek Habertürk’ten ayrıldığını duyurmuştu:
“Bilmiyor muydum benim yazılarım, programlarım yüzünden nelere göğüs gerip, neler çektiklerini. Zaten artık ilişkimiz bir dostluk ilişkisi idi. Turgay Ciner bana göre Türkiye’de eşi benzeri olmayan bir vizyona sahip, çok farklı bir işadamı idi. Muhtemelen Vehbi Koç’tan sonra bu ülkenin gördüğü en vizyoner işadamı.
Bir işadamında ender rastlanan entelektüel birikimi, tecrübelerini paylaşmaktaki cömertliği, çok az insanda gördüğüm gustosu ile bir prensibimi ayaklar altına aldım. Patronlarla asla yakın olmazdım, Turgay Bey ile bunu beceremedim. Dostum, arkadaşım olmuştu. Bir gün tartışmadık, bir gün kavga etmedik. Birbirimize saygıda bir gün kusur eylemedik.
Türk medyası, gazetecilik çökerken, Allah var benim ayakta durmama, hatta gazeteci olarak yeniden ayağa kalkmama destek oldu. Muhtemelen bedelini de ödedi. Ve Türkiye yeni bir dönemece girerken, dost dediğim birine daha fazla dert olmamam gerek herhalde. Benim özgürlüğüm, onun yükü olmamalı.“
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***