Türkiye’den Yunanistan’a düzensiz yollarla geçen göçmen Barış Büyüksu’nun, Yunanistan güvenlik güçleri tarafından işkence sonucunda hayatını kaybettiğine ilişkin Adli Tıp Raporu çıktı.
22 Ekim günü Yunanistan’ın Kos Adası’ndan Türkiye’nin karasularına itilen bota 14 mülteci ile bindirilen Barış Büyüksu, 21 Ekim günü gözaltına alınmıştı. İddiaya göre Büyüksu, Yunan güvenlik güçleri tarafından elektrikli işkenceye maruz bırakılmış ve ölümüne sebep olacak kadar çok ağır işkence görmüştü.
Daha sonra Kos Adası’ndan bota bindirilerek Türkiye’ye geri gönderilen Büyüksu hayatını kaybetmişti.
Büyüksu’nun ölümüne ilişkin Adli Tıp Raporunda şu ifadeler yer aldı:
“Kişinin ölümünün genel beden travmasına bağlı çoklu kot kırıkları ile birlikte yaygın yumuşak
doku içi kanama sonucu meydana gelmiş olduğu, kişinin maruz kaldığı travmayla ölümü
arasında illiyet bağı bulunduğu, ölüm olayında başkaca bir ortak neden bulunmadığı oy birliği
ile mütalaa olunur.”
ELEKTRİK İŞKENCESİNDEN KABA DAYAĞA KADAR BİRÇOK İŞKENCE GÖRDÜ
Çağdaş Hukukçular Derneği Avukatlarından Nergiz Tuba Aslan, olayla ilgili şunları kaydetti:
“22 Ekim 2022 tarihinde Filistin asıllı mültecilerle birlikte Yunan sahil güvenlik tarafından bulunuyorlar. Barış Büyüksu’nun Türkiye sınırlarına girdikten sonra ilk tespitte ölmek üzere olduğu anlaşıldı. Sonrasında zaten hayatını kaybetti. Akabinde Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir dosya açıldı. Açılan dosyada 10’dan fazla Filistin uyruklu mültecinin vermiş olduğu ifadeler var. Özellikle Barış Büyüksu’nun Yunanistan’da Kos Adası’nda kar maskeli görevliler tarafından işkenceye maruz bırakıldığı bilgisi hepsinin ortak beyanı olarak mevcut. İfadeleri alınmış durumda. Elektrik işkencesinden, kaba dayağa kadar birçok işkence yöntemleri kullanılıyor.”
FİLİSTİN ASILLI MÜLTECİLERİN BEYANI AYNI: İŞKENCE SESLERİNİ DUYDUK
Aslan, Filistin asıllı mülteciler ile Barış Büyüksu’nun gözleri kapalı halde bir işkence merkezine götürüldüğünü ifade ederek şöyle anlattı:
“Tanıklar burayı tarif etmekte zorlanıyor ama hepsinin yani yaşayan Filistin asıllı mültecilerin tamamının ortak beyanı Türkçe konuşan bir erkek kişinin, Filistin asıllı mültecilerin tutulduğu odanın yan odasında tutulduğu, şiddet uygulanıp, dövüldüğü ve Türk vatandaşı olarak tarif ettikleri Barış Büyüksu’nun acı bağırma seslerini duyduklarını, yine seslerden duydukları kadarıyla elektrik işkencesi yapıldığını beyan ediyorlar.”
ASLAN: ADLİ TIP RAPORU İŞKENCENİN NET BİR KANITI
Aslan, Yunanistan’da bir soruşturma açılıp etkili bir soruşturmanın yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi. Son gelen Adli Tıp Raporu’nun ise çok net bir tespit yaptığına değindi:
“Otopsi raporu Barış Büyüksu’nun ölüm nedenine dair çok net bir tespit yapmış durumda. Rapor, Barış Büyüksu’nun ölümü ‘genel beden travmasına bağlı çoklu kot kırıkları ve yaygın şekilde yumuşak doku iç kanama sonucu meydana gelmiştir’ diyor ve maruz kaldığı travmayla ölümü arasında bir illiyet bağı kuruyor. Rapor, başka da bir ölüm sebebi yoktur diyor. Aslında işkencenin tıbbi anlamda net bir kanıtı ve hatta işkence sonucu ölümün net bir kanıtı. Bu anlamda Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı bu dosya kapsamında, bakanlık düzeyinde bir istinabe talebinde de bulunmuş durumda. Yunanistan’da resen açılması gereken bir soruşturma olması gerekiyor. Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı dosyadaki bilgi ve belgeleri de talep etti.”
‘DOSYANIN SONUNA KADAR TAKİPÇİSİYİZ’
Son aşamada dosyanın tıkanmış olduğunu söyleyen Aslan şöyle açıkladı:
“Failler Yunanistan’da ve Yunanistan’da işlenen bir işkence sonucunda Barış Büyüksu hayatını kaybetti. Bu hem tanık beyanlarıyla hem de tıbbi raporlarla net bir şekilde ispatlanmış durumda ama failleri ile ilgili gerçek bir soruşturmayı, adil bir soruşturmayı Yunanistan’ın işletmesi gerekiyor. Bu anlamda biz de dosyanın sonuna kadar takipçisiyiz.”
‘YUNANİSTAN DEVLETİ BİZLE İLGİSİ YOK DİYEREK KURTULAMAZ’
Aslan’a kar maskeli kişilerin kimler olduğunu sorduğumuzda ise şöyle yanıtlıyor:
“Bu cinayet, kontrgerilla diye tarif edebileceğimiz -sadece ülkemizde değil birçok ülkede de yöntem olarak kullanılan- güçler tarafından işlenmiş durumda. Bu kişiler de zaten yaptıkları fiilin yani işkencenin uluslararası düzeyde suç olduğunu ve yasak olduğunu bilincindeler ama devlet desteğiyle, onayıyla yapılan bir işkence. Çünkü bu kadar pervasızca insanları, yüzlerini, gözlerini kapatarak, araçlara tıkarak, nereye götürüldüklerini bilmedikleri bir merkeze götürüp işkence yaparak ve hatta hayatını kaybetmesine sebep olacak düzeyde işkence yapıyorlarsa, bu devlet destekli olmadıkça gerçekleşmesi mümkün olmayan bir şey ama eğer devlet destekli değilse zaten Yunanistan devletinin bu anlamda yükümlülüğü çok açık. Devletin pozitif ve negatif anlamdaki yükümlülükleri çok açık. ‘Bizle ilgisi yoktur’ diyerek kurtulamayacakları çok belli.”
Kaynak: Gerçek Gündem
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***