İSTANBUL– İşçi ve emekçilere yönelik baskı ve saldırılara işaret eden TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, bu nedenlerden ötürü de işçi ve emekçilerin tercihlerinin seçimi etkileyeceğini söyledi.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), yaptıkları ortak bir açıklama ile 1 Mayıs İşçi Bayramını Maltepe’de bulunan Meydanı’nda kutlayacakları deklere etti. Söz konusu kurumlar, 1 Mayıs’a doğru giderken işçileri ziyaret etmeyi ve 1 Mayıs’a çağırmaya dönük çalışmalarını sürdürüyor.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve Tüm Otomotiv Metal İşçileri Sendikası (TOMİS) Merkez Yürütme Kurulu üyesi Dilbent Türker, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı ve 1 Mayıs’tan 2 hafta sonra gerçekleşecek olan seçim sürecine dair konuştu.
YENİ BİR YÜZYILA ÇAĞRI
Tüm kentlerde 1 Mayıs mitinglerine katılım sağlayacaklarını ifade eden TTB MK Başkanı Şebnem Korur Fincancı, TTB merkezi ve İstanbul Tabip Odası (İTO) olarak da Maltepe Meydanı’nda gerçekleştirilecek olan mitinge katılacaklarını açıkladı. Fincancı, 2 yıldan uzun süredir “Emek bizim söz bizim” şiarıyla emeklerine sahip çıkmaya gayret ettiklerini dile getirdi. Gelecek 1 Mayıs’ın farklı bir anlamı olduğunun da altını çizen Fincancı, “Türkiye 14 Mayısta bir seçime gidiyor. Umuyoruz ki Türkiye’nin yeniden inşa edilebileceği özgürlüklerin, barışın, adaletin, insanca yaşayabilme koşullarının, tüm canlıların yaşam hakkının korunabildiği bir yeni yüzyıl yaratabileceğimiz bir mücadelenin dönemi olsun. O yüzden 1 Mayıs aynı zamanda bizim tüm topluma yönelik çağrımızdır. Çünkü hep beraber önce pandemide gördük; tüm politikalarıyla bu ülkeyi yıkıma uğrattılar” ifadelerini kullandı.
DEPREM VE SEÇİM
6 Şubat ve 20 Şubat’ta Mereş ve Hatay’da meydana gelen depreme işaret eden Fincancı, yaşamını yitiren 50 bin kişiye dikkat çekti ve bu durum ile iktidarın “deprem politikası”nın da enkaz altında kaldığını belirtti. Depremde yıkılmaması gereken yerlerin başında Aile ve Sağlık Merkezilerinin (ASM) geldiğini ancak sadece Semsûr’da 10 ASM’den 9’nun yerle bir olduğu bilgisini paylaşan Fincancı, bu nedenle yaralıların aşılara, koruyucu sağlık hizmetlerine ulaşamadığını aktardı. Fincancı, bu nedenle, “1 Mayıs bizim haklarımızı yeniden ayağı kalkıp dile getirme ve 14 Mayısta da bu ülkeyi yeniden kuracak bir iradeyi var etme anlamını taşıyor” dedi
‘EMEKÇİLERİN KARARLILIĞI 14 MAYISI ETKİLEYECEK’
Var olan durumlar ve yapılan her eylemin birbirini etkileyip pekiştirdiğini söyleyen Fincancı, “Emekçilerin kararlılığı haklarını almak için barış içinde bir arada yaşama iradesi, özgürlük iradesi emeklerinin sömürülmemesine dönük mücadelesi kaçınılmaz olarak 14 Mayısta çıkacağımız seçimleri de etkileyecektir. Bizim bu irademizi en görünür haliyle Türkiye’nin tamamını yayma sorumluluğumuz var” şeklinde konuştu.
HANGİ PARTİLERLE YÜRÜMEK GEREKİR?
Neoliberal politikaların Türkiye’de siyaseti esir aldığını sözlerine ekleyen Fincancı, bu esir alma halinin kendilerinin haklarını yok sayan ve bu yok saymayı görünmez kılan pek çok mekanizmayı beraberinde getirdiğini ifade etti. Adalet mekanizmasının da işlememesinin hak mücadelelerinin önünde önemli bir engel olduğunu vurgulayan Fincancı, “Haklarını talep eden, greve giden işçiler yargılanıyorlar, işsiz bırakılıyorlar zaten güvencesiz çalışma bir model haline gelmiş durumdadır. Güvencesizliğin yanı sıra insanlar asgari ücrete mahkum edilmiş. Türkiye’nin yarısından fazlası asgari ücretli olarak çalışıyor. 8 bin 500 lirayla hayatta kalmaya çalışıyor. İstanbul’da 8 bin 500 liraya ev bile kiralayamıyorsunuz. İnsanların açlıktan ölmesi bekleniyor bu koşullarda. Dolayısıyla bunları ortadan kaldıracak ama en önemlisi emek ve meslek örgütleri ile birlikte toplumun tüm bileşenlerini karar alma mekanizmalarına katacak partilerle yol yürümek gerekiyor” diye belirtti.
BİRLİKTE MÜCADELE
AKP’nin 20 yılda özellikle sağlık alanında çok ciddi oy devşirdiğinin altını çizen Fincancı, “AKP, sağlığı kendi adına çok etkili bir biçimde dönüştürdüğünü iddia etti. Deprem bu dönüşümün aslında enkaz altında kaldığını gösterdi. Dönüşüm, neoliberal kapitalist sistemin sağlığı tüketim nesnesine dönüştüren, sağlık emekçilerini köleleştiren yüzünü hepimize bu depremle, pandemiyle belirgin biçimde gösterdi. Bu yüzden özellikle sağlık hakkımızın savunmaktan geçtiğini eklemek istiyorum. Sağlık emekçisi hasta, hasta sağlık emekçisi olabilir. Birlikte mücadele etmezsek sağlık hakkımızı, yaşam hakkımızı koruyamayacağımızı bir kez daha vurgulamak isterim” şeklinde konuştu.
‘İŞÇİLER KENDİ KADERLERİNİ BELİRLEMELİ’
İşçi ve emekçilerin dünyanın her yerinde küçük bir azınlığı “zengin eden” milyonlar olduğunu belirten TOMİS MYK Üyesi Dilbent Türker ise, işçilerin kendi kaderlerini kendilerinin belirlemesi gerektiğini ifade etti. Türker, “Seçimlerle birlikte gelen emekçilere vaatler ya da emekçilerin sesini kısmak için yapılan baskılar, saldırılar vesaire bize aslında şunu gösteriyor: İşçiler kendi kaderlerini kendileri belirlemeli çünkü üretici gücün büyüklüğü kendisinde ve artık işçi düşmanlarına, kadın düşmanlarına, çocuk düşmanlarına karşı birleşmesi ve örgütlenmesi gerekiyor. Bu anlamda mevcut iktidar da gelecek iktidar da hiçbir şekilde emekçilerin sırtından geçinemeyecek ve onları ezemeyecek” diye kaydetti.
‘AKP İŞÇİ DÜŞMANLIĞINI ORTAYA KOYDU’
İşçilerin en fazla saldırıyı AKP iktidarı döneminde gördüğünü söyleyen Türker, kurtuluş mücadelesinin işçilerin örgütlenmesinde geçtiğini vurguladı. Türker, devamla şunları kaydetti: “AKP iktidarı çok açık bir şekilde, işçi düşmanlığını çok net bir şekilde ortaya koydu. Bu yüzden bizlerde kurtuluş mücadelesini işçi ve emekçinin birleşmesinde görüyoruz. Yani işçilerin hangi siyasete nasıl bakması gerektiği değil de kendi siyasetini geliştirmesi için mücadele verilmesi gerektiğini düşünüyorum.”
1 MAYIS’A DAVET
Türker, sözlerini şöyle tamamladı: “Haklarımıza dönük, emeklerimize dönük saldırıların püskürtebilmek için, depremde kaybettiğimiz canlarımızın hesabını sormak için, iş kazalarında hayatını kaybeden işçilerin hesabını sormak için başta 1 Mayıs olmak üzere her gün mücadele alanlarında olmamız gerekir. Özellikle 1 Mayıs’ta 1977’den beri baskılanan, yok sayılmaya çalışılan emekçilerin mücadelesinden arındırılan, bir bayram havası vermek istenen 1 Mayısı gerçek mücadele ruhuyla örgütlü bir anlamda alanlara taşımak zorundayız. Bu anlamda da herkesi 1 Mayıs alanlara, meydanlara davet ediyoruz.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***