Mustafa Paçal
Artık seçimlere bir aydan daha kısa bir zaman kaldı.
Çok büyük bir “olay” olmazsa Türkiye seçimlere gidiyor.
YSK bu seçimlerde 60 milyonun üzerinde seçmeninin oy kullanma hakkı olduğunu açıkladı. Aynı YSK bu seçimlerde kadın seçmen sayısının erkeklere oranla biraz daha fazla olduğunu tespit etti. Bu seçimlerde kadınlar lehine azda olsa değişiklik olduğu görülüyor ve bir bakıma kadın seçmenler belirleyici gücü öne çıktı.
Bu durumu ayrı bir siyasi analiz meselesi olacağından şimdilik bir kenara koyalım.
Şimdi…
Bu seçimler aynı zamanda Türkiye siyasi tarihinde yaşanacak pek çok ilklere de sahne olacak.
-Bunlardan birincisi, Erdoğan’ın iki dönem (2014-2018/ 2018-2023) Cumhurbaşkanlığı görevini yapmış olmasına rağmen üçüncü dönem yeniden aday olabileceği yönündeki YSK kararı…
Anayasanın 101. Maddesi bu konuda açık bir düzenlemeye sahip iken verilen bu kararla, seçim tarihinde ilk kez YSK, bir anayasa ihlaline imza atmış oldu. Yani YSK 2014-2018 döneminde Erdoğan’ın yapmış olduğu cumhurbaşkanlığı dönemini yok saydı. YSK’nın bu kararı önümüzdeki yıllarda da tartışılmaya devam edecek. Hülasa daha seçimler yapılmadan bu karar ile seçimin meşruluğu ve anayasaya uygunluğu kadük duruma düşmüş oldu.
-İkinci ilk ise aday sayısı önceki seçime göre altıdan dörde düşmesi. Önceki seçimde örneğin yüz bin imza toplayabilen Doğu Perinçek, bu seçim öncesi bunu başaramadı. Bu durumun açıklaması toplum güçlü olan adayların yarışa katılmasını tercih ediyor.
-Bu seçimlerin bir diğer ilki ise dört ayrı siyasi parti ittifakı ile seçimlere gidiyor olmamızdır. Bu durum da artık ittifakların, siyasi yaşamın bir parçası olduğunu gösteriyor.
Seçime giren parti sayısı 36 iken ittifak partilerinin sayısı yirmi beş partiden fazla bir sayıya tekabül ediyor. Bu sayıda partinin seçimlere direkt veya dolaylı olarak girmiş olması siyasi tarihimizde ilklerden birini oluşturuyor.
Ve bu seçimlerde yaşanacak ilklerden diğer bir tanesi de 2002 Kasım ayında beri iktidarda olan AK Parti iktidarının, diğer bir ifadeyle Erdoğan iktidarının seçimi kaybetme olasılığının yüksek olması. Olasılığı diyorum, çünkü seçimlerin sonuçları hakkında net bir ifade kullanmak bugün itibariyle mümkün değil.
Anket sonuçları Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu’nu önde gösteriyor olsa da Muharrem İnce’nin alacağı oyların seçimin ikinci tura kalmasına neden olabileceği ihtimali karşımızda duruyor. Seçimin ikinci tura kalması Erdoğan’ın elini güçlendiriyor yorumları ortada “İnce” bir hesap olduğunu gösteriyor. İkinci turda Muharrem İnce ilk turda alacağı olası yüzde 5 civarındaki Erdoğan’a gitmesini isteyebilir. İşte bu %5’lik oyun ikinci turda sonuçları nasıl etkileyebileceği konusunda genel bir tereddüt, sahaya hakim gözüküyor. Herkesin korkulu rüya görmemesi için tasını tarağını birinci tur seçimlere yığarak, ilk turda bu işi bitirmek işin en keyifli yanı olacaktır. Böyle olursa her zaman kazanan Erdoğan seçimleri ilk turda kaybederek, bu seçimlerde bir ilk daha yaşanmasına neden olacaktır.
KILIÇDAROĞLU’NUN OY ORANI SON DÜZLÜKTE ARTACAKTIR
Benim ilk turda seçimin kazanılması için geliştirdiğim bir simülasyon var.
Şöyle ki; bir önceki seçimlerde sandık başına giden seçmen oranı %86. Bu oran üzerinde bakıldığında seçimlerde oy kullanan seçmen sayısının 55 milyon civarında olacağı görülüyor. Bu durumda seçilecek olan adayın ilk turda 27,5 milyon ve fazlası oy alması gerekecektir. Bu oranda oy almaya en yakın aday Kılıçdaroğlu. Ancak henüz bu oranda oy alabileceğini gösteren bir anket yok. Bu durumda bu sayıda oyun alınması için Muharrem İnce’ye gidecek oylar yerine, Erdoğan’a gidecek oylarda düşüş beklenmelidir. Bunun gerçekleşmesini bu aşamada beklemek doğru olmaz. Ancak Emek ve Özgürlük İttifakı’nın Kılıçdaroğlu açıklamasının bayram sonrası Kılıçdaroğlu’na bir ivme kazandıracağını ve oy oranının artacağını düşünüyorum. Bu değerlendirmeler sonucunda az da olsa Kılıçdaroğlu’nun ilk turda seçimleri kazanabilme ihtimali olduğunu söyleyebiliriz.
PUTİN SEÇİMLERE MÜDAHALE EDECEK Mİ?
Bu seçimde yaşanacak bir başka enteresan durum da, ‘Putin seçimlere müdahale mi edecek?’ sorusunda saklı. Putin’in, Erdoğan’ın seçimi kaybetmesini istemediğini dünya alem biliyor. Putin’deki Erdoğan sevgisi Ukrayna savaşında sonra daha da alevlendi ve nerdeyse batılı dünyadan görüştüğü tek lider olarak Erdoğan kaldı.
Peki, Putin seçimlere nasıl müdahale edebilir?
Önceki ABD başkanlık seçimlerinde gündeme gelen bu soru için dünya medyası, Rus hackerlerin seçim sistemine siber saldırılar düzenleyerek seçim sonuçlarının değiştirilmesinde etkili olabilecekleri ihtimalini öne çıkarmıştı. Aynı durum Türkiye seçimleri için de olabilir mi sorusu, bizim medya ve kamuoyunda epeydir tartışılageliyor. İşte bu durum da, bu seçimlerde yaşanan bir ilki oluşturuyor. Tüm bunların sonuçların birlikte göreceğiz.
Büyük olasılıkla uzun bir aradan mecliste gayrı-müslim vekil hiç olmayacak. HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan partinin iki dönem kuralı gereği bu dönem aday gösterilmedi. Her ne kadar bu kural bazı adaylar için esnetildiyse bile bu esneklikten Paylan yararlandırılmadı. Yazık oldu bence, hem meclis çalışkan dürüst bir vekilini kaybetti ve hem de halkların partisi imajı zedelendi.
Ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine açıktan “ben Aleviyim” diyen bir adayla gidiyoruz. Bu siyasi tarihimizde bir ilki oluşturuyor. Kılıçdaroğlu cesurca ait olduğu dini mezhebi ve kimliğini açıklayarak önümüzdeki dönem demokratikleşme ve özgürlük mücadelesinde ne denli kararlı olduğunu şimdiden göstermiş oldu. Hayırlı olsun.
Herkese iyi bayramlar.
Mustafa Paçal: Uzun yıllar sendika yöneticiliği yaptı, sol demokrat siyasetin içinde yönetici ve aktivist olarak çalıştı. Çeşitli sivil toplum kuruluşları içinde yer aldı. Farklı gazetelerde köşe yazıları yayınlan
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***