ENSAR NUR, TR724 HABER
Eski Pentagon görevlisi ve Ortadoğu analisti Michael Rubin, 19fortyfive’taki köşesinde “Erdoğan ölürse ne olur?” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Rubin, Erdoğan ölse bile 20 yıldır ülkeye ve kurumlara verdiği zarar yüzünden kutlama yapmak için çok erken olacağının altını çizdi.
Yazısının başında “Her demokrat her sabah kendi yönetiminin ne zaman sona ereceğini bilerek uyanır. Her diktatör ise bugünün son günü olabileceği endişesiyle uyanır. Erdoğan uzun zamandır ikinci kampta yer alıyor” diyerek Erdoğan’ın içinde bulunduğu korku ve endişe halini vurgulayan Rubin, Erdoğan iktidarının ancak ölümle, kaçmakla, hapse gitmekle veya idam edilmekle son bulacağını belirtti.
İKTİDARI BARIŞÇIL ŞEKİLDE BIRAKACAĞI DÜŞÜNCESİ SADECE BİR FANTEZİ
Rubin, “demokrasiyi küçümseyen bir adamın gönüllü olarak istifa edeceği ya da seçim gözlemcilerinin kendisinin kaybeden olduğunu teyit etmesine izin vereceği düşüncesi, diplomatların ve düşünce kuruluşlarının fantezisidir” diyerek, Erdoğan’ın iktidarı bırakmamak için her türlü yolu deneyeceğinden emin olduğunu ifade etti.
20 yıldır bıraktığı izlerin Erdoğan’ın ölümüyle silineceğini zannetmenin büyük bir yanılgı olacağını belirten analist, Erdoğan’ın ölümünün kutlanamayacağına dikkat çekti.
ERDOĞAN’IN ÖLÜMÜNÜ KUTLAMAK NEDEN YANILTICI OLUR?
Rubin’in yazısından Erdoğan sonrası dönemin zorluğuna dair 8 nokta çıkarılabilir:
İlk olarak, “Erdoğan bankacılık sektörünü ve devlet denetim kurullarını ele geçirdi.”
İkinci olarak, “okul çağındaki 30 milyondan fazla çocuğun beynini yıkamayı (ya da en azından yıkamaya çalışmayı) başardı. Vaat ettiği “dindar nesli” yaratmayı başaramamış olsa da hem komploculuğun hem de aşırı milliyetçiliğin alevlerini körükledi.”
Üçüncü olarak, “İlahiyat fakültesi mezunları ve Erdoğancı ideologlar artık tüm bürokrasiye nüfuz etmiş durumda. Kitlesel bir tasfiye olmadan bunları ayıklamak mümkün olmayacaktır.”
Dördüncü olarak, “orduyu dönüştürdü: Artık her asker, denizci ve pilot kariyerini ve terfilerini Erdoğan’a sadakate borçlu. (Erdoğan’ı değil) Türkiye’yi ilk sıraya koyanlar şimdi hapiste.”
Beşinci olarak, “Türk ekonomisi harap olmuş durumda. Erdoğan ve yandaşları 400 milyar dolarlık bir meblağı cebe indirdi ya da çaldı. Bunun bir kısmı Rusya’da kayboldu, daha fazlası Dubai veya Doha’da, Cayman Adaları veya Panama’da bulunuyor. Çalınan paranın geri alınması için uluslararası bir çaba gerekecektir. Uluslararası toplumun bu tür çabalar konusundaki sicili zayıftır. Öyle olmasaydı, Londra’nın emlak piyasası uzun zaman önce çökmüş olurdu.”
Altıncı olarak, “Toplumu onarmak daha da uzun sürecek. Darbe liderlerinin 1960 ve 1980’deki mirasları kötüydü ama Erdoğan’ınki daha kötü oldu. Hapishane kapıları açılmalı ve siyasi cadı avının kurbanları tazmin edilmeli. Sivil toplumun içini boşalttı. En azından Türkiye içinde artık bağımsız bir basından söz etmek mümkün değil.”
Yedinci olarak, “Etnik azınlıkları birbirine düşürmüş ve Rumlara, Süryanilere, Ermenilere, Alevilere ve Kürtlere karşı önce Jön Türkler ve ardından Mustafa Kemal Atatürk döneminden bu yana bugünkü Türkiye’de görülmemiş bir nefreti teşvik etti.”
Sekizinci olarak, “Erdoğan’ın kurumları hem Amerika Birleşik Devletleri’nde hem de Avrupa’da bazılarını yozlaştırdı. ABD yasalarını kimlerin ve nasıl bypass etmeye çalıştığını ve bazı vekillerin Yabancı Ajanlar Kayıt Yasasını nasıl alay konusu yaptığını görmek için belgeler denetime açık olmalı. Kongre, kendisinin ve Washington’daki bazı vakıfların, düşünce kuruluşlarının ve üniversitelerin nasıl oyun oynamaya çalıştığını anlamalı.”
Rubin, tüm bu saydığı gerekçelerden dolayı, Erdoğan’ın ölümüyle rehavete kapılmamak gerektiğinin üzerinde duruyor. Erdoğan rejiminin izlerini silmenin ve yeniden demokratik bir devlet inşa etmenin zaman alacağını vurguluyor. Bu noktada Avrupa ve ABD’nin, Erdoğan sonrası Türkiye’yi demokratikleşme sürecinde desteklemesi gerektiği üzerinde ısrar ediyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***