Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) bugün yayımladıkları ortak açıklamada, Türkiye’de Şubat depremleriyle yıkıma uğrayan bölgeyi denetlemek üzere gönderilen kolluk güçlerinin hırsızlık ve yağma olaylarına karıştıklarından şüphelendikleri kişilere işkence yaptıklarını veya kötü muamele uyguladıklarını iddia etti.
Açıklamada, bir kişinin işkenceye maruz bırakılmasının ardından gözaltında hayatını kaybettiği, ayrıca bazı vakalarda kolluk görevlilerinin suç işledikleri iddia edilen insanlara yönelik sivil kişilerin saldırılarını engellemek için bilerek müdahale etmediği kaydedildi.
Açıklamada İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson’ın görüşlerine de yer verildi.
“Polis, jandarma ve askeri personellerin, suç işlediğinden şüphelendikleri kişileri uzun süreli fiziksel şiddete maruz bıraktığına, keyfi ve gayri resmi olarak alıkoyduğuna ilişkin güvenilir bildirimler, Türkiye’nin deprem bölgesindeki kolluk uygulamalarının şoke edici bir göstergesidir” diyen Williamson, kolluk görevlilerinin doğal afet kapsamında ilan edilen olağanüstü hali cezadan muaf şekilde işkence ve kötü muamele yapma ve hatta öldürme serbestliği gibi gördüğünü dile getirdi.
“OHAL var, seni öldürüp enkaz altına atacağız”
Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü bölgede görevlendirilen polis, jandarma ve askerlerin faili olduğu 34 erkek mağdura yönelik 13 işkence ve diğer türde kötü muamele vakasına ilişkin 34 kişiyle görüşmeler gerçekleştirdi ve kimi vakalarda mevcut video görüntülerini inceledi.
Araştırmacılar, güvenlik güçleri tarafından işkence edilen başkaca kişiler hakkındaki tanıklıkları da dinleyip fiziksel şiddet içeren videoları inceledi ancak bu olayları tümüyle doğrulayamadı. Görüşülen kişiler arasında işkence ve diğer türde kötü muameleye maruz bırakılan 12 kişi, jandarmaların başlarına silah dayayarak tehdit ettiği iddia edilen iki kişi, tanıklar ve avukatlar bulunuyor.
Türkiyeli mağdurlardan biri, bir jandarma görevlisinin kendisini şu sözlerle tehdit ettiğini aktardı, “OHAL var, seni öldüreceğiz, seni öldürüp enkaz altına atacağız.” Görüşülen mağdurlardan Suriyeli bir erkek ise, yüzüne yumruk atan bir memuru şikayet ettiği üst rütbeli bir askerin kendisini, “OHAL var burada. O sizi öldürse bile kimseye hesap vermek zorunda değil. Kimse ona bir şey diyemez” sözleriyle yanıtladığını belirtti.
İçişleri ve Adalet Bakanlarına mektup
İki örgüt 17 Mart’ta araştırma bulgularını paylaşmak ve yapılan şikayetler ile sosyal medyada dolaşan videolara ilişkin soruşturmalar hakkında bilgi talep etmek üzere İçişleri ve Adalet Bakanlarına mektup yazdı.
Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı’nın Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı adına ilgili mektuba 29 Mart tarihinde gönderdiği cevapta, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin işkenceye sıfır tolerans gösterdiğini ve Uluslararası Af Örgütü ile İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün suçlamalarının “olgusal temelden yoksun belirsiz iddialar” olduğunu belirtti.
Bakanlıkların gönderdiği yanıtta, OHAL altındaki deprem bölgesindeki vakalara ilişkin hak örgütlerinin bulgularını ve kolluk uygulaması hakkında sorulan sorularını ele almaktan ziyade depremin ölçeğine, gerçekleşen yıkıma ve yardım çabalarını içerdiği belirtildi.
“Sorumlular adalet önüne çıkarılmalı”
İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Uluslararası Af Örgütü’nün ortak açıklamasında, “Türkiye yetkilileri deprem bölgesinde, mağdurların suç teşkil eden eylemlerde bulunduklarından şüphelenip şüphelenmediklerine bakılmaksızın polis, jandarma ve askeri personelin insanlara işkence ve diğer türde kötü muamele yaptığına ilişkin tüm bildirimler hakkında eksiksiz ve tarafsız cezai ve idari soruşturmalar yürütmelidir” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, Uluslararası Af Örgütü Avrupa Bölgesel Ofisi Direktörü Nils Muiznieks’in görüşleri de aktarıldı.
“Ülkenin bugüne kadar karşılaştığı en ağır doğal afetin ortasında yetkisini suistimal eden kolluk görevlilerinin uyguladığı kontrolsüz şiddetle ilgili korkunç tanıklıklar ve görüntüler öylece örtbas edilemez” diyen Muiznieks sözlerini şunları kaydetti:
“Mülteci olanlar da dahil tüm mağdurların, maruz bırakıldıkları şiddete karşılık adalet ve tazminat hakkı var. Yetkililer polis, jandarma ve diğer kolluk görevlilerinin yaptıkları tüm işkence ve diğer türde kötü muamele vakaları hakkında gecikmeksizin ceza soruşturmaları başlatmalı ve sorumluları adalet önüne çıkarmalıdır.”