Boğaziçi Üniversitesi ‘kayyum yönetimi’ öğrencilere, akademisyenlere ve çalışanlara karşı baskısını sürdürmeye devam ediyor. Yönetim bu sefer de yıllardır üniversitede hizmet veren işçileri tazminatsız ve bildirimsiz işten çıkardı.
Boğaziçi Üniversitesi Kennedy Lodge Yemekhanesi’nde 16 yıldır organizasyon şefi olan Seral Çakır, kendisinin ve arkadaşlarının bildirim yapılmadan tazminatsız işten çıkarıldığını söyledi. Çakır, işletme müdürü Mehmet Tunç’un Okul Öncesi Eğitim Birimi müdürünü zorla emekli ettiğini ve yerine birimle ilgili hiçbir bilgiye sahip olmayan ‘yeğenini’ koyduğunu söyledi. Tunç’un yüksek maaşlarla işe alımlara devam ettiğini belirten Çakır, işletme yardımcısının doğum izni bahanesiyle çıkarılıp yerine Tunç’un ‘yakınının’ yardımcı olarak işe alındığını söyledi. Ancak işe alınan kişinin Excell ve logo bilgisi olmadığı için bu sefer de Tunç’un başka bir ‘yakını’ ön muhasebe elemanı olarak alındı.
İşletme müdürü Mehmet Tunç, Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Candan tarafından Bilgi İşlem Daire Başkanlığı’na getirilen Faruk Yakaryılmaz’ın Adıyamanlı hemşehrisi. Aynı zamanda Tunç, 2022’nin ekim ayında Üsküdar SGK Sosyal Tesisler İşletme Müdürlüğü’nden Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Tesisler İşletme Müdürlüğü görevine atanmıştı.
“BEN VE 3 ARAKADAŞIM TAZMİNATSIZ İŞTEN ÇIKARILDIK”
Boğaziçi Üniversitesi Sağlık Spor Kültür Daire Başkanlığı’na bağlı Sosyal Tesis İşletmesi’nin öğretim üyeleri genel merkezi Kennedy Lodge Yemekhanesi’nde organizasyon şefi görevini 16 yıldır yapan Seral Çakır, kendisinin ve 3 işçi arkadaşının daha iş akdinin tazminatsız ve bildirimsiz fesih edildiğini söyledi. Çakır, tutanak tutulmadığını ve savunmalarının dahi alınmadığını ifade etti:
“Ben Boğaziçi Üniversitesi’nde 15 Mayıs 2007’den beri Kennedy Lodge’da organizasyon şefiydim. Son 5 yıldır DİSK-İş Sendikası’nın DEV-Turizm İş’e başlı iş kolunda iş yeri sendika temsilcisi olarak da görevliyim. Ben ve 3 arkadaşım, Sosyal Tesisler İşletme Müdürü Mehmet Tunç tarafından 29 Mart 20203’te İş Kanunu’nun 25/2/h bendinden görevimizi ifa edemediğimiz ve verilen görevleri yerine getirmediğimiz gerekçesiyle tazminatsız işten çıkarıldık.”
“GÜNLÜK 4 SAAT ULAŞIM SÜRESİ VE 37 KİLOMETRELİK YOLA RAĞMEN ÇALIŞMA SAATLERİMİZ DEĞİŞTİRİLMEK İSTENDİ”
Çakır, 08.30-17.30 olan mesai saatlerinin 12.00-22.00 saatleri arasına çıkarılmak istendiğini ancak bu saatleri kendilerine maddi ve manevi sorunlar çıkarmasından dolayı kabul etmediklerini söyledi. Evlerinin uzak olması sebebiyle ulaşımda da zorluklar yaşayacaklarını söylemelerine rağmen üniversite yönetiminin kendilerini ‘yetersiz’ görmesinden dolayı işten çıkarıldığını söyleyen Çakır, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Evlerimizin çok uzak olması sebebiyle (37 km ve günlük 4 saat ulaşım süresi) 12.00-22.00 olarak değiştirilmek istenen çalışma saatleri bize uymuyordu. Bunlar dışında günlük işleyişte istenen düzen hiçbir iş yerine uygun değildi. Mehmet Tunç’un aynı gün iş başı yaptırılan akrabaları yetersizdi. Bizden sabah iş başı yapmamamız ve onların istedikleri saatte gelmemiz istendi.”
“LİSTEDE BİZİM DEĞİL İŞLETME MÜDÜRÜ MEHMET TUNÇ’UN AYNI GÜN İŞE ALINAN AKRABALARININ İSMİ VARDI”
28 Mart’ta her zamanki gibi kendi koşullarında iş başı yaptığını söyleyen Çakır, 19.30-22.00 iftar programı için de kendisi ve diğer arkadaşlarının hizmet vereceklerini ancak mesaiye kalacak kişilerin yazdığı listede isimlerini göremediklerini söyledi. Çakır, listede işletme müdürü Mehmet Tunç’un ‘aynı gün’ işe alınan 2 akrabasının isimlerini gördüğünü anlattı:
“Sabah 8 buçukta çalışmaya başladık. Öğle yemeği hizmetimiz için hazırlıklarımızı tamamladık, daha sonra ise akşam programına hazırlanmaya başladık. Yemekler hazırlandı, masalar kuruldu, servisler açıldı. Ürün tedariklerimiz dahi bir gün önceden temin edilmişti. Mesai bitimine yarım saat kala İşletme müdür yardımcımıza fazla çalışmaya katılacakların listesi soruldu. O listede biz yoktuk. Mehmet Tunç’un aynı gün işe alınan 2 akrabası vardı.”
İŞLETME MÜDÜRÜ MEHMET TUNÇ’UN ‘YAKINI’ OLDUĞU İÇİN GARSON OLARAK İŞE ALINAN GÜVENLİK GÖREVLİSİ
İşletme müdürü Mehmet Tunç’un iki akrabasının 28 Mart’ta işe alındığını belirten Çakır, aşçı başı olarak göreve getirilen kişinin yemek yapmayı bilmediğini ve internetten bakarak yemek yapmaya çalıştığını söyledi:
“28 Mart sabahı 2 arkadaş işe alındı. Bir aşçı ve bir garson işe başladı. Garson olarak alınan aynı gün Nevşehir’den geldi ve bize yaşadığı yerde güvenlik görevlisi olduğunu söyledi. Aşçı başı pozisyonuna alınan arkadaş yemek yapmayı bilmiyordu. İnternetten bakarak yemekleri yapmaya çalışıyordu.”
“SERVİSLERİMİZE BİNDİRİLMEDİK VE KAMPÜSLERE ALINMADIK”
Ertesi sabah yani 29 Mart’ta aynı şartlarda mesaiye başladıklarını söyleyen Çakır, mesai bitimine 15 dakika kala kendilerine sarı dosya içinde işten çıkarma fesih yazılarının verildiğini söyledi. Durumu kabul etmediklerini ve savunma talep ettiklerini belirten Çakır, cevap alamadıklarını ifade etti. Mesaileri bittiği için evlerine gidecek olan Çakır ve arkadaşları ise servislere alınmamaları bildirildiği için servislerine binemedi. Servis şoförüne telefon aracılığıyla servise alınmamalarının bildirildiği söylendi. Çakır, toplu taşıma kullanarak kampüse gittiklerini ve kampüs kapısının önünde bu sefer de kendilerini güvenlik güçlerinin beklediğini anlattı:
“İsimlerimiz servis şoförlerine servise alınmamamız için verilmiş. Servislerimize binmek istedik fakat almadılar. Biz de toplu taşıma kullanarak kampüse ulaştık ve bizi kapıda güvenlikler karşıladı. Hatta servise binen bir arkadaşımız güvenlikler tarafından servisten anons edilerek indirildi ve Güney Kampüs’te bulunan iş yerimize ulaşamadık.”
“RESMİ YAZI DAHA BİLGİ İŞLEM MERKEZİ’NE GİTMEDEN KARTLARIMIZ İPTAL EDİLDİ”
Resmi yazının daha Boğaziçi Üniversitesi Bilgi İşlem Merkezi’ne ulaşmadan okul kartlarının iptal edildiğini belirten Çakır, kampüse girişlerinin güvenlikler tarafından engellendiğini söyledi:
“Resmi yazı Bilgi İşlem Merkezi’ne ulaşmadan kartlarımız (Bucard) iptal edildi. Kampüse girişimiz yıllarca yüz yüze baktığımız özel güvenliklerce engellendi. İşletme muhataplarımıza erişimimiz sağlanamadığı için bizler noter aracılığıyla ihtar çektik. Resmi olarak iş akdimiz sonlanmamasına rağmen arkadaşlarımızla vedalaşamadık, özel eşyalarımızı dahi alamadık.”
“KAYYUM YÖNETİM KENDİ DÜŞÜNCESİNE UYMAYAN EMEKÇİLERİ OKULDAN GÖNDERİYOR”
Kayyum yönetimin kendi düşüncesine uymayan emekçileri okuldan göndermeye çalıştığını söyleyen Çakır, işe iade davası açtıklarını ve ilk arabulucu toplantısının yapıldığını belirtti. Boğaziçi Üniversitesi yönetimine isteklerini bildirdiklerini ve ikinci toplantının 24 Nisan’da gerçekleştirileceğini belirten Çakır, süreç boyunca kendilerine yapılan hukuksuzları şöyle sıraladı:
“Bizlere son 4 aydır belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalatmak istediler ve biz kabul etmedik. İş verenin kurallara uymaması da ayrıca sendikalı işçilerin tasfiyesine atılan ayrı bir adımdır. Yeni işe alınan ve iş verenin yani Mehmet Tunç’un akrabaları olan kişilere ödenen aylık ücret bizim gibi 10 yılı aşkın süre çalışan kişilere verilen ücretten daha yüksek. Bu da mobbing ve yıldırma politikasıdır.”
MEHMET TUNÇ’UN BASKILARI DEVAM EDİYOR: “İŞÇİLER BASKI VE KORKUYLA ÇALIŞIYOR, GÖREVLERİ DIŞINDA İŞLER YAPTIRILIYOR”
Tüm bunlara ek olarak işletme müdürü Mehmet Tunç tarafından baskılar ve mobbinglerin devam ettiğini belirten Çakır, diğer birimler olan Kapalı Spor Tesisi Konaklama Birimi ve Okul Öncesi Eğitim Birimi’nde de özelleştirme adımlarının atılmaya başlandığını söyledi. Çakır, “İşçiler, sözleşmelerinin sonlandırılma baskısı ve korkusuyla çalışıyor. İşçi arkadaşlarımıza görevleri olmayan işler yaptırılıyor ve belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalatılmaya zorlanıyor” dedi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***