Sinan ŞAHİN
ANTEP – Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinde en çok yıkımın olduğu yerlerden biri de Antep’ti. Kentte sadece evler değil, tarihi yapılar da büyük hasar aldı ya da tamamen yıkıldı. Antep Kalesi de depremde hasar alan ve kısmen yıkılan tarihi miras arasında. Ancak kalenin yıkılan kısımları bin yıllık orjinal bölümleri değil, 2016’ta restore edilen ön kısım duvarları oldu.
Son yüzyılda kalede pek çok restorasyon yapıldığını hatırlatan Gaziantep Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Engin, sadece 2016’daki restorasyon yapılan kısımların yıkılmasının tesadüf olmadığını söyledi.
‘ANTEP KALESİ’NİN RESTORASYONUNDA ÇİMENTO KULLANILMIŞ’
Artı Gerçek’e Engin 2016’daki restorasyonla ilgili şunları söyledi:
“Bu restorasyon çalışmalarında çimento kullanılmış. Ancak bu tür kültür varlıklarını korumaya yönelik çalışmalarda asla çimento kullanılmamalıdır. Tabi bu yanlış restorasyondan dolayı yapının ana çekirdeğinden farklı bir kabuk oluşturulmuş. Dolayısıyla depremde restore edilen kısımların çöktüğünü ve yapının bütününe de zarar verdiğini görüyoruz”
‘ARKEOLOJİK ÇALIŞMA YAPILMADAN RESTORASYON YAPILMAMALI’
Antep Kalesi’nin 5 bin 500 yıllık yerleşim sürekliliği ile oluşmuş bir höyük olduğu belirten Engin şunları söyledi:
“Antep Kalesi esasen bir höyük, sonradan savunma amaçlı inşa edilmiş bir kale. Burası çok önemli bir arkeolojik alandır. Dolayısıyla koruma ve restorasyon uygulamalarına arkeolojik çalışmaların da dahil edilmesi gerekiyor. Ama maalesef ülkemizdeki kale ve anıt restorasyonlarında bu arkeolojik yaklaşım göz ardı ediliyor. Daha çok duvarların yükseltilmesine yönelik bir çalışma yapılıyor. Bu doğru bir çalışma değil. Tarihi yapılarda arkeolojik çalışma yapılmadan restorasyon çalışması kesinlikle yapılmamalı”
‘YANLIŞ RESTORASYON YAPIYA GÜÇ KAZANDIRMAK YERİNE YÜK KAZANDIRIYOR’
“Yapılan restorasyonlarda amaç yapıya bir yük değil, güç kazandırmak olmalı” diyen Engin, uygulanan yöntemin yanlışlığının depremle bir kez daha ortaya çıktığına işaret etti. Tarihi yapılara genellikle yük bindirildiğini anlatan Ergin, “En büyük problemlerden biri budur. Son dönemlerde yapılan yanlış restorasyonlar maalesef yapıya güç kazandırmak yerine yük kazandırıyor. Benzer restorasyon hataları Gaziantep’teki diğer anıt yapılarda da görülüyor. Tarihi camilerin minarelerinin restorasyonla çok fazla yükseltilmesi bunun en net örneğidir. Yaşadığımız depremde bazı tarihi camilerin minareleri ciddi şekilde hasar görmesi, yıkılması bunun bir sonucudur”
‘DİPLOMAYA SAHİP OLMAK YETERLİ DEĞİL’
Sorunun bilgi ve uygulama eksikliklerinden kaynaklandığını aktaran Engin, şunları söyledi:
“Antep’te çok sayıda kültür varlığı var. Kale, bunların içinden en önemli olanlarından biri. Bu denli önemli bir yapıya yönelik restorasyon çalışması yapılacaksa, arkeologların, sanat tarihçilerinin, koruma uzmanlarının, mimarların, restoratörlerin de alanında uzman bilim insanları olması gerekiyor. Bu tür çalışmalar için bir diplomaya sahip olmak yeterli değil. O alanda emek vermiş bilim insanlarının işin içinde olduğu ekiplerle bu projeler yapılmalı”
Bundan sorası için kültür varlıklarına yönelik koruma ve onarım çalışmalarında kesinlikle acele edilmemesi gerektiğinin altını çizen Engin, son olarak şunları söyledi:
“Bu çok tehlikeli. Bir an önce ‘Antep kalesini onaralım, kültür varlıklarını ayağa kaldıralım’ dediğinizde yanlış işler yapabilir, yapıya daha fazla zarar verebiliriz. Bu işin içinde iyi bir bilim heyeti olmalı ve bilimsel esaslara uygun projeler geliştirerek yapılmalı.”
Deprem bölgesindeki eserler ‘Enkaz arkeolojisi’ ile kurtarıldı
Hatay Arkeoloji Müzesi’ndeki eserler metal kafesler ve kum torbalarıyla korumaya alındı
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***