Kasaba sakinleri, ellerinde demir çubuklar ve taşlar bulunan kalabalığın saatlerce süren saldırılarında evleri, arabaları ve ağaçları ateşe verdiklerini söyledi.
Kasaba, iki Yahudi yerleşimcinin Pazar günü silahlı bir Filistinli tarafından öldürülmesinden birkaç saat sonra büyük bir saldırıya hedef oldu.
Abdülnasır el-Cuneydi “Yerleşimciler evimize saldırdı. Camlarımızı kırdılar. Yeğenimin arabalarını yaktılar. Araba galerime girip arabaları yakmaya çalıştılar” dedi.
Çocuklarını aceleyle çatıya çıkardığını anlatan Cuneydi, “(İsrail) ordusu bizi korumak için hiçbir şey yapmadı. Yerleşimcilere destek verdi ve onları korudu. Hem yerleşimciler hem de askerler ateş açıyordu. Çok korktuk. Korkunç ve barbarca bir saldırıydı” diye konuştu.
Batı Şeria’da güneyi kuzeye bağlayan ana yola yakın kasabadaki yıkımın boyutları gün ışığında daha belirgin hale geliyor.
Harabeye dönmüş evlerin önünden geçiyoruz. Dükkanların vitrinleri ateşe verilmiş. Çok sayıda araba yakılmış.
Filistin Sağlık Bakanlığı saldırılarda Samed Aktaş adlı 37 yaşındaki bir Filistinlinin Zaatara’da karnından vurulduğunu ve hayatını kaybettiğini açıkladı. Onlarca kişi yaralandı.
Kapının önüne yığılan araba lastiklerinin yakılmasından sonra içeride mahsur kalan bir aile ambulans çalışanları tarafından kurtarıldı.
Otoyoldan birkaç yüz metre ilerideki bu evde, kendi evleri saldırıya uğradığı için buraya sığınanlar da vardı.
Kısmen yanmış evinin önünde BBC’ye konuşan Oday el-Domadi adlı bir Filistinli, “Karım, kardeşimin karısı ve çocukları içerideydi. Çığlıklar atıyorlardı. Çocuklar ağlıyor ve yardım istiyorlardı. Ama onlara ulaşamıyorduk” dedi.
İki İsrailli yerleşimcinin öldürülmesinin ardından kasabaya “intikam yürüyüşü” düzenleneceğini duyduktan sonra Nablus’tan aceleyele geldiğini belirten Domadi şöyle devam etti:
“Ellerinde tabancalar olan 30 kadar yerleşimci eve saldırıyordu. Eve girerken bizi gördüler. Bizi taş yağmuruna tuttular. Kardeşimin omzu kırıldı. Çocukları korumaları için askerlere bağırdım. Ama askerler bana ateş açmaya başladılar ve ‘Evden çıkma’ diye bağırdılar.”
Sonunda çocukları evin güvenli bir yerine götürmeyi başardığını söyleyen Domadi, “En kötüsü çocukların yaşadığı panik ve korkuydu. Kucağımda otururken korkudan titriyorlardı ve yanlarında kalmam için bana yalvarıyorlardı” dedi.
İsrail Ordusu, olaylara müdahalesini savundu ancak bir askeri yetkili, asker sevkinde sorgulanması gereken noktalar olduğunu söyledi.
İnsan hakları grupları uzun bir süredir, Filistinlilere yönelik şiddet dalgasında Yahudi yerleşimcilerin saldırılarının cezasız kalmasının etkili olduğunu söylüyor.
Bu gruplar, yeni İsrail hükümetinde, yerleşimcileri destekleyen aşırı sağcı unsurların durumun daha da ağırlaştığına dikkat çekiyor.
İsrail polisibu tür olaylar sonrasında soruşturma başlattığını söylüyor ama bunların daha çok göstermelik olduğu öne sürülüyor.
İsrail ordusunun Filistin şehirlerindeki baskınlarıyla birlikte İsraillilere yönelik saldırılar da artış gösteriyor. Şiddet dalgasının kontrolden çıkmasından endişe ediliyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***