Osman ÇAKLI
İSTANBUL – 1999 depreminin ardından 2003 yılında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) talebiyle Boğaziçi Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nden akademisyenler ‘Deprem Master Planı’ hazırladı. İstanbul’da sıvılaşma alanlarını gösteren rapor, kentsel dönüşümde dikkat edilmesi gereken alanlara işaret etti. Mühendislik meslek örgütlerine göre rapor her ne kadar İstanbul gerçeğini yansıtmış olsa da aradan geçen 20 yılda hala eksiklikler var.
‘BÜYÜKÇEKMECE İLE KIYI ŞERİDİ SIVILAŞABİLİR’
Raporda belirtilen sıvılaşma riski olan alanların varlığına dikkat çeken Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi İkinci Başkanı Nejat Güven, risk olmakla birlikte asıl sorgulanması gerekenin konut stokunun durumu olduğunu vurguladı:
“Kıyı şeridi, jeolojik olarak genç çökelti dediğimiz parçalardan oluşuyor. Özellikle Büyükçekmece merkezi sıvılaşan bir yer. Anadolu Yakası’nda Maltepe tarafında benzer zemin özellikleri görülüyor. Bostancı’dan Tuzla’ya kadar sahil dolgusu nasıl yapıldı bilmiyoruz fakat buralarda da benzer zemin özellikleri var. Sıvılaşma dediğimiz olay depremle birlikte zeminin sıvı gibi davranmasıdır. Zamanla artıp, azalmaz. Bunun yanında heyelan riski de var. Heyelan İstanbul’un bir gerçeği, Büyükçekmece su havzasında aktif olmasa da heyelan alanları var. Ancak jeolojide genelleme yapmak doğru olmaz. Ben İstanbul’daki yeni yapılaşmanın kötü olduğunun düşünmüyorum. Biz mühendisler her türlü zemine bina yaparız. Önemli olan o zemine uygun binayı yapabilmektir. Mühendislerin işi depremde yıkılmayacak bina yapmak. Bizim tartışmamız gereken, konut stokunun durumu.”
‘ASIL SORUN DENETİM’
Raporun hazırlandığı 2003 yılının üzerinden 20 yıl geçti. Bu aralıkta İstanbul’un nüfusu 9,3 milyondan 20 milyona dayandı. Nüfusla birlikte yeni yapılan konut sayıları artmış olsa da binaların projelere uygun yapılıp yapılmadığına dair endişeler bulunuyor.
Güven, zemin tartışmalarından çok denetim mekanizmasının konuşulması gerektiğine işaret etti. Yönetmeliklerin ve yasaların yeterli olduğunu sözlerine ekleyen Güven ancak uygulamada projelere uyulmadığına dikkat çekti:
“Türkiye Bina Yönetmeliği iyi bir yönetmelik fakat temel problem uygulama. Yüzde 90 oranında projelerin uygulamada gerçekleşmediğini görüyoruz. Burada belediyeler ve yapı denetimler sorumlu. Asıl sorun denetim. Bırakın oda olarak denetlemeyi, biz projeci olmamıza rağmen kendi yapımızda proje uygulanmazsa bir şey yapamıyoruz. Maalesef yıllar içinde değişen bir şey olmadı.”
‘BİLİMSELLİK OLMAYINCA, HATAY’DA OLDUĞU GİBİ YAPILARIN DÖNDÜĞÜNÜ GÖRÜRÜZ’
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Geoteknik uzmanı Sami Gültekin de Nejat Güven ile benzer fikirde. Gültekin’e göre de en büyük sorun denetim. Gültekin, herhangi bir firmanın yaptığı zemin etüdünün üst bir kurum tarafından denetlenmesi gerektiğini belirterek şöyle konuştu:
“Sıvılaşma olabilecek zeminlere uygun yapıları inşa etmek mümkün. Zemin etüdü yaparsınız, olası senaryolara göre gerçekleşebilecek etkiyi hesaplayıp ona göre mühendislik hizmeti verirsiniz. Bilimsellik olmayınca, Hatay’da olduğu gibi yapıların döndüğünü görürüz. Yeni binaların dahi yıkılabildiğini gördük. Bilimsel bir perspektifle her türlü sıvılaşan zeminde konut yapmak mümkün. Fakat denetim mekanizması olmazsa, proje uygulanmayabilir. Kontrolsüz şekilde imalat yapılır. Bunların hepsini gördük.”
‘YENİ BİNALARDA DA SORUNLAR VAR’
Maraş depremlerinde bir kez daha gündeme gelen, müteahhitlerin yıkımlardaki sorumluluğunu hatırlatan Güven, İstanbul için de kentsel dönüşüm projelerindeki denetim eksikliği nedeniyle risk olduğuna dikkat çekti. Denetim eksikliğinin yeni binalar için de geçerli olduğunu ve pek çok yerde projelere uyulmadığını ya da projelerin bozulduğunu belirten Güven şöyle konuştu:
“Tasarımı yapan müteahhit, uygulayan müteahhit. Binalara mühendis girmiyor. İnşa süreci mühendisler yerine inşaat ustalarına bırakılıyor. 2019 yılında belediye değişti fakat, onların da eksiklikleri var. Maalesef riskler devam ediyor. Çok fazla yanlış ifadeler kullanılıyor. 2000 yılından önceki yapıların inceleme altında olduğu konuşuluyor. Peki 2000 yılından sonra yapılanlar ne olacak. Maraş merkezli depremlerde gördük, inşaat aşamasında olanlarla birlikte yeni binalar yıkıldı. Yeni yapılan yapılarda da büyük riskler var. Hatay’da yıkılan yapıların neredeyse yarısı yeni binaydı.”
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***