– Hükümetin, deprem sonrası harcamalar için Kurumlar Vergisi mükellefi olan şirketlere toplamda 100 milyar lira ek vergi getirmesi tartışmalara neden oldu. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan, Türkiye’nin depreme ekonomik açıdan pek de güçlü olmadığı bir ortamda yakalandığına dikkat çekti. Turan, ‘bir yandan vergi ödeme alışkanlığını erozyona uğratıp rekabet koşullarını bozan’ vergi affı getirilirken diğer yandan da eski deprem vergisi gibi genel bütçeye dahil edilen bir ek vergi tahsis edilmesini eleştirdi.
Bloomberght’den Olcay Büyüktaş‘ın sorularını yanıtlayan Turan, sayıları 1 milyonun üzerinde olan kurumlar vergisi mükelleflerinden geçici vergi alınması yerine 22 bin civarındaki kurumlar vergisi teşviki almış mükelleften kesinti yapılmasının adaletsiz olduğunu savundu.
‘HER TÜRLÜ RİSKE HAZIRLIKLI OLMALIYIZ’
Turan, ek vergiye ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
“Makroekonomik koşulların, bekleyen riskler karşısında önlemlerin rahatça alınmasına imkan sağlayacak bir ihtiyat payına sahip olması çok önemlidir. Özellikle dünyanın içinden geçmekte olduğu bu belirsizlikler ve krizler çağında hemen her zaman her türlü riske hazırlıklı olmamız gerekiyor.
Türkiye depreme ekonomik açıdan pek de güçlü olmadığı bir ortamda yakalandı. Düşmekte olsa da yüksek bir enflasyon, dalgalı ve iç talebe dayalı bir büyüme süreci, üretim ve tüketim arasındaki makasın açılmış olması, merkez bankası rezervlerinin güçlendirilmesi ihtiyacı, yüksek bir cari açık. Beklendiği gibi depremin bu tabloyu biraz daha bozması ihtimal dahilinde.
BÜTÇE DENGESİNDEKİ BOZULMA HIZLANACAK
Depremin yaralarını sarmak için seferber edilmesi gereken fonların toplamı 100 milyar dolara ulaşabilir. Bu çok ciddi bir rakam. Bütçe dengesinde sene başından beri görülen bozulma ister istemez daha da şiddetlenecek. Bu çapta bir afetin yarattığı olağan dışı yıkım doğal olarak olağan dışı finansman ihtiyacı doğurur. Ancak bu finansmanı sağlamak için bütçe gelirlerinde hangi kalemlerde bir artış yapılacağına ve/veya hangi harcamaların kısılacağına, kurumlar ve kurallar gözetilerek, etki analizi hesaplanarak dikkatlice karar verilmelidir. Aksi halde ekonominin uzun dönem üretim ve yatırım dinamikleri üzerinde istenmeyen etkiler ortaya çıkabilir. Bu açıdan bakıldığında, deprem nedeniyle kamunun vergi ihtiyacı ortada iken bir yandan vergi ödeme alışkanlığını erozyona uğratıp rekabet koşullarını bozan vergi affı getiriyor diğer yandan da eski deprem vergisi gibi genel bütçeye dahil edilen bir ek vergi tahsis ediyoruz. Kamu finansman ihtiyacının, kamu gelirlerine zaten en yüksek katkıyı yapan kurumsal şirketlerden geçmiş dönem işlemleri baz alınarak karşılanmak istenmesinin öngörülebilirlik ilkesi açısından sıkıntılı ve vergi tabanı açısından adaletsiz olduğunu düşünüyoruz.
SADECE VATANDAŞ VE ŞİRKETLERDEN ZORUNLU TASARRUF İSTENMEMELİ
Ülkemiz milli hasılasına en yüksek katkıyı veren, Ar-Ge yapan, yatırım ve istihdam sağlayan kurumsal şirketler, yerel ve global koşullar nedeniyle zaten finansal kaynaklara erişim sıkıntısı çekerken, EYT düzenlemesinin getirdiği yükü karşılamaya çalışırken, bu kez de 2022 yılı kazançlarındaki istisna ve indirimlerinin üzerinden ek vergi yükü ile karşı karşıya bırakılmakta. Deprem nedeniyle ortaya çıkan ek harcama ihtiyacı, eğer vergi geliri artışı ile karşılanacaksa örneğin geçici kurumlar vergisi oranı artışı gibi adaletli bir yöntemle karşılanmasının daha uygun olacağını düşünüyoruz. Kaldı ki ek vergi ile vatandaşlardan ve şirketlerden zorunlu olarak tasarruf yapmalarının istenmesi yerine verimli bir devlet anlayışı doğrultusunda kamunun da tasarruf yapması, devlet harcamalarının gözden geçirilerek lüzumsuz ve verimsiz harcamaların kaldırılması, acil öncelik taşımayan projelerin ötelenmesi de değerlendirmeye alınmalıdır.”
TÜSİAD Başkanı Turan’dan yapısal reform çağrısı
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***