Dünyanın en etkili düşünce kuruluşları arasında yer alan ABD merkezli Carnegie Endowment, Türkiye’deki depremlerin etkilerini ve 14 Mayıs’ta gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini düzenlediği bir panelde ele aldı.
Politico haber sitesinin baş editörü Ryan Heath’in moderatörlük yaptığı panelde, eski diplomat Sinan Ülgen ve Eski Büyükelçi Alper Coşkun’un yanı sıra Araştırmacı Sophia Besch ve ABD Güney Avrupa ve Kafkasya politikalarından sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Erika Olson konuşmacı olarak yer aldı.
Yaklaşık bir saat süren panelde, ilk olarak 6 Şubat depremleri ve etkileri konuşulurken, panelin devamında Türkiye’nin politik durumu ele alındı.
ABD ZOR ZAMANLARDA TÜRKİYE’NİN YANINDA OLMAYA HAZIR
Şubat ayında Blinken ile Türkiye’yi ziyaret eden ve Erdoğan ile görüşen ekibin içerisinde yer alan Olson, ziyaretin tamamen Türkiye’ye destek maksadıyla gerçekleştirildiğini ifade etti. 280 milyon dolarlık para yardımı ile birlikte kurtarma ekiplerinin ve tonlarca insani yardımın Türkiye’ye sunulduğunu belirtti.
Felaket sonrası yardımların politik ilişkilere olan etkisinin olup olmayacağının sorulması üzerine, Olson Türkiye ile oldukça karmaşık bir ilişkileri olduğunu ancak zor zamanlarda dost bir ülke olan Türkiye’nin yanında durduklarını ve duracaklarını söyledi.
4 Nisan 2022’de başlatılan Türkiye-ABD Stratejik Mekanizmasını da değerlendiren Olson, mekanizma sayesinde Türk makamları ile tüm konuların bütüncül bir biçimde ele alınarak karmaşık ilişkilerin iyileşebileceğine dikkat çekti.
MUHALEFET SAVRULAN DIŞ POLİTİKAYI TEKRAR YOLUNA KOYMAK İSTİYOR
Panelde muhalefetin dış politikaya bakisi üzerine yaptıkları çalışmadan bahseden Alper Coşkun ve Sinan Ülgen, Millet ittifakının çok farklı ekollerden gelen partilerden oluşmasına rağmen 4 temel nokta üzerinde mutabık olduğunu belirtti.
Araştırmaya göre, Millet ittifakı partilerinin AKP’nin dış politikasına olan eleştirilerinin başında Türkiye’nin stratejik yönünün açık olmaması geliyor. Türkiye denge politikası gütmeye çalışırken hem Batı hem de Doğu ülkeleriyle kafa karışıklığı meydana getiren karmaşık ilişkiler geliştiriyor. Bu durum da Türkiye’nin çıkarlarına hizmet etmiyor. Dolayısıyla, muhalefet partileri dış politikada rotanın düzeltilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Muhalefet partilerinin rahatsız olduğu ikinci nokta ise AKP’nin ideolojik yaklaşımı. Türkiye’nin Mısır’da Müslüman Kardeşler üzerinden politika belirlemesinin çıkarlara zarar verdiği belirtiliyor.
Muhalefet üçüncü olarak AKP’nin diğer ülkelerin iç islerine karışmasını yanlış buluyor. Suriye’de Esad’ı devirmeye yeltenmenin faturasının ağır olduğu belirtiliyor.
Son olarak ise, muhalefet Başkanlık sisteminin gelmesiyle birlikte Dışişleri Bakanlığı’nın rolünün azaltıldığının ve Bakanlık’ın uzmanlığından gerekli olduğu şekilde faydalanılmadığını belirtiyor.
Alper Coşkun tüm bu verilerden yola çıkarak, Millet ittifakının seçimi kazanması halinde dış politikanın yürütülme seklinde ve stratejik yönünde değişmeler olacağını ancak var olan problemlerin çözülmesinin zaman alacağını söyledi.
İKTİDAR DEĞİŞSE BİLE RUSYA İLE DİPLOMATİK İLİŞKİLER BENZER ŞEKİLDE DEVAM EDER
Sinan Ülgen, Türkiye’de iktidar değişse bile Rusya ile olan ilişkilerin devletler seviyesinde çok fazla değişmeyeceğini düşündüğünü söyledi. Ülgen, Türkiye’nin Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmayacağını ifade ederken, farklı tarafları destekleseler bile pek çok farklı çatışmada Türkiye ile Rusya’nın önemli bir diyalog içerisinde olduğunu ifade etti.
Türk-Rus ilişkilerinin Erdogan-Putin ikilisi üzerinden belirlendiğini söyleyen Ülgen, iktidar değişikliği durumunda elbette ilişkilerin yoğunluğunun değişeceğini ancak Türkiye’nin Rusya’ya sırt dönmesini beklemediğini vurguladı.
ERDOĞAN KENDİ SONUNU KENDİ GETİRDİ
Türkiye’nin ekonomisinin geldiği durumun dışarıdan yapılan hamleler olmadığını söyleyen Ülgen, kotu ekonominin sorumlusunun enteresan bir faiz-enflasyon anlayışına sahip olan Erdoğan olduğunu söyledi.
Eski diplomat, Erdoğan’ın ‘kendi kendini yok etme’ modunda hareket ettiğini belirtirken, Erdoğan’ın yıllardır seçimleri kazanmak için kullandığı kutuplaştırma stratejisinin bugün kendisini vurduğunu söyledi.
Kutuplaştırma sayesinde kendi seçmenini konsolide edebilen Erdogan, ekonomik olarak isler yolunda giderken başka seçmenlerden de oy alarak iktidarda kalabildi. Ancak bugünkü gibi islerin oldukça kötü gittiği bir durumda gereken 50+1’e ulaşmak oldukça zor çünkü kutuplaştırarak ötekileştirdiği seçmenlerden de oy alma ihtimali kalmadı.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***