Kronos36.news’ten Selahattin Sevi’nin kaleme aldığı analiz habere göre, Çarşambanın gelişi, Perşembe‘den belliydi. Resmi rakamlara göre yaklaşık elli bin kişinin hayatını kaybettiği depremde 400 evladını enkaz altından çıkarıp toprağa veren bir kentin, Diyarbakır’ın takımına maç için geldiği Bursa’da saldırılar bir gün öncesinden başladı. Polis ekiplerinin eskortluğundaki bir grup lümpen taraftar ırkçı sloganlarla misafir takım oyuncularının konakladığı otel önünde havai fişek attı. Sosyal medyaya düşen başka bir görüntüde de, karayağız bir çocuğun eline Bursaspor atkısı tutuşturuldu, küfür ve hakaret edildi.
Fakat bu rezil hareketler henüz utancın fragmanıydı. Timsah Arena’yı dolduran binlerce ‘taraftar’ daha maç başlamadan Amedsporlu futbolculara saldırdı. Küfürlü sloganlar atan başka bir grup ise, tribünlerde “Beyaz Toros” ve “Yeşil” posterleri açtı, sahaya mermi ve bıçak attı.
Açık ve net konuşalım. Bu denli organize kötülüğü ve suç organizasyonunu yapmaya yer yer taşkınlıklarıyla ile bilinen Bursaspor’un bazı lümpen taraftar gruplarının zekâsı ve gücü yetmez. Bir zamanlar coşkulu maçlar sırasında Teksas’ın, “Yeşiiil-Beyaaaz, En Büyük Bursaspor” sloganlarının atıldığı kent merkezindeki Atatürk Stadyumu’ndan Dikkaldırım semtine dikilen Timsah Arena’ya Abdal Köprüsü’nün altından çok sular akmış. AKP’nin Doğu Karadenizli müteahhitler eliyle talan ettiği verimli Bursa Ovası çoktan sürülmüş. Arsızlık kat çıkmış…
Demek öyle ha! Kontrgerilla tetikçisi Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, MİT ajanı Tarık Ümit ve Beyaz Toros fotoğrafları… Bunun tevili yok… O katiller ve utanç müzesinde olması gereken modası geçmiş Beyaz Toroslar Bursa’ya ve stadyum tribünlerine iktidarın açmakla övündüğü duble yollardan ya da Beşli Çete’nin asfaltını döşediği paralı yollardan geldi. 90’ların karanlığından itibaren labaratuvar gibi kullandıkları Bursaspor’un taraftar grupları kobay olarak kullanıldı. Yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yeni düşmanlık ve linç senaryoları yazıldı.
Suç ne kadar belliyse, azmettiren de bellidir. Sahaya atılan mermi çekirdekleri ‘mezarı taze’, Bursalı Sinan Ateş’i başkentte ensesinden vuran mermilerle aynı seri numarasındandır.
Bütün önemli büyükşehirlerin yönetimlerinin CHP ve diğer muhalif belediyelere geçmesinden sonra AKP’de kalan Bursa’da, utanç Uludağ’ın eteklerindeki TOKİ ucubeleri kadar aşikardır. Şampiyonluğu elde eden bir takımı spor liglerinin en dibine iten zihniyetin Bursa’ya da Bursaspor’a da hayrı yoktur.
Fenerbahçe tribünlerindeki cılız “hükümet istifa” sloganından rahatsız olan, tribüne siyaset sokmayalım diye yırtınan devletlular nerededir?
Haydi gözü dönmüş, kobay gibi kullanılan ‘hapçı’ gruplar bilmiyor, Bursaspor taraftarının attığı cisimle yaralanan Cantuğ Temel, Samsun’lu. Diğer oyuncular ülkemizin başka kentlerinden… Hiç mi akıllı insan kalmadı koca bir kentte! Spor bir şenlik değil mi, dostluk ve kardeşlik değil mi?
İktidarın tam ortasına çöreklendiği takımınız her yıl bir lig aşağı düşerken neden gıkınız çıkmadı sevgili Bursaspor taraftarı. Daha ne kadar düşeceksiniz? Şampiyon bir takımın gelecek yılları bile hırsızlanan borçlarla ipotek altına alındı. O zaman neredeydeniz?
Bilenler söylüyor: Bursaspor 650 milyon borca girmiş. Bu neyin arşılığı? Ne kaldı borçtan başka? Elektrik kesik, doğalgaz kesik, personel maaşlarını ödememişsin, elde futbolcu yok, arsa kalmamış, benzinlik kalmamış… Kafkas çetesi iliklerinize kadar soydu soğana çevirdi, yağmaladı bari Bursasporlu olma gururu yitirilmeseydi.
İnsan düşünmez mi?
Süper Lig’de şampiyonluk yaşayan beşinci takım olan Bursaspor, 59 yıllık tarihinde ilk kez üçüncü kademede mücadele ediyor. Gömlek değiştirir gibi teknik direktör değiştirse de fayda etmiyor.
Süper Lig’den Spor Toto 1. Lig’e, oradan bir alt lige…
1963 yılında amatör kulüpler Akınspor, Acar İdman Yurdu, Demirspor, İstiklalspor ve Pınarspor’un birleşmesiyle kurulan Bursaspor, neredeyse o yıllardaki amatör kulüplerle oynuyor.
Hatırlayın lütfen: Yeşil-beyazlılar, 2009-2010 sezonunda kazandığı şampiyonlukla adeta tarih yazdı. O dönem Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor dışında bu başarıyı yakalayan ilk takımdı kentimizin gururu. Fenerbahçe’ye kabuslar yaşatan, Galatasaray’a kök söktüren, ‘belalısı’ Beşiktaş’ı gıcık eden bir takım gitmiş, yerine ne gelmiş.
Son beş yılda Türkiye’deki bütün istatistikler ve göstergeler gibi tepetaklak giden bir gidişe ırkçılık yaparak mı son vereceksiniz? Tribünlere davet ettiğiniz çetelerin ruhu mu şampiyonluklar getirecek yeniden.
Bursaspor yazarı Serkan Yetişmişoğlu’nun hatırlattığı gibi, şair Orhan Veli, “Beni bu güzel havalar mahvetti!” diyordu, size ne oldu? Sizi mahveden, çürüten ne?
İsterseniz sahadaki oyundan biraz kafanızı kaldırın, ne dersiniz? O beğenmediğiniz İstanbul takımlarının taraftarının kendiliğinden gelişen “hükümet istifa” sloganları, klasik devletçi, Kürt düşmanı politikaların ikâmesiyle ancak durdurulurdu. İyi düşünmüş azmettiriciler. Dün hükümet istifa diyenler de yarın rahatlıkla o düşmanlıkta ortaklaşır, çünkü. Amedspor’un depremin ilk anından beri yaptıklarını görseler, depremzedeler geldi deyip öpüp başlarına koymaları gerekirdi oysa. Yazık. İnsan, yaşadığı ülkede ikinci sınıf bile kabul edilmediğini, direkt düşman görüldüğünü hisseder. İnsan kardeşini kırar mı, vatandaşına küstürür mü?
Bir de tersinden düşünün… Bursamıza gelmiş Amed oyuncularını ve taraftarlarını çiçeklerle karşılamışsınız, el elele ‘geçmiş olsun’ pankartı açmışsınız… “Türk-Kürt kardeştir, ayıranlar kalleştir” demişsiniz… Yenseniz de yenilseniz de galiptiniz. Şimdi iki gol atınca verdiğiniz o ‘asker selamı’ taraftara değil, karanlık mahfillere…
Onur sadece saha kenarına reklamını üç kuruşa aldığınız ‘Onur’ marketlerinin adıymış meğer. Başka denecek şey yok maalesef.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***