– Türkiye’de 45 binden fazla insanın ölümüne yol açan 6 Şubat depreminin üzerinden bir ay geçti ancak yaralar halen tamamen sarılamadı.
BBC’den Anna Foster depremin en fazla yıkım yarattığı Hatay’da depremzedelerle görüştü. Haberde açıklamalarına yer verilen Hatay’ın Samandağ ilçesinde 17 akrabasını ve evleri depremde yana yatan Songül Yücesoy adlı yurttaş “Hava kararınca korkuyoruz. Elektriğin olmaması büyük sorun. Korku çok büyük ve gece boyu artçı sarsıntıları hissediyoruz, bu yüzden uyumak zor” dedi.
‘BU İNSANLARA GÜVENLİ BARINMA ALANI SAĞLAMANIN NE KADAR SÜRECEĞİNİ KESTİRMEK ZOR’
BBC’nin haberinde depremzedelerin “belirsiz bir gelecekle” karşı karşıya kaldığı, en ciddi sorunlarından birinin güvenli bir barınma alanı olduğu vurgulandı. Haberde “Şu anda en az 1,5 milyon insan evsiz. Tüm bu insanlara güvenli bir barınma alanı sağlamanın ne kadar süreceğini kestirmek de zor” ifadeleri kullanıldı.
Haberde AFAD’ın yaklaşık iki milyon insanın deprem bölgesini terk ettiğini açıkladığı, insanların bazılarının başka şehirlerde arkadaşlarının ya da aile fertlerinin yanına gittiği, deprem bölgesindeki şehirleri terk etmek isteyen insanlara ücretsiz tren ve uçak bileti sunulduğu hatırlatıldı. Ancak BBC muhabirine konuşan Samandağlı Songül Yücesoy evleri yıkılsa da kendisinin ve ailesinin hiçbir yere gitmeyeceğini söyleyerek “Bu bizim için çok önemli. Bundan sonra ne olursa olsun, ev yıkılsa bile burada kalacağız. Burası bizim evimiz, yuvamız. Her şeyimiz burada. Buradan ayrılmayacağız” dedi.
‘TÜM AİLE HASARLI EVLERİNDEN BİRKAÇ ADIM ÖTEDE ÜÇ ÇADIRDA YAŞIYOR’
BBC muhabiri depremde 17 akrabasını kaybeden ve ablası Tülay’ın hala resmi olarak kayıp olduğunu belirttiği Songül Yücesoy’un yaşadığı yeri şu sözlerle tarif etti: “Değerli mobilyalar büyük bir dikkatle evden çıkarılmış ve dışarıya kurulmuş. Sehpanın üzerinde Kuşadası’ndan alınmış bir tatil hatırası duruyor. Bir meyve kasesi var. Portakalın üzeri küflenmiş. İçeride göze oldukça normal görünen şeyler, sokağın ortasına konduğunda anlamsız duruyor. Tüm aile, şu anda hasarlı evlerinden sadece birkaç adım ötede üç çadırda yaşıyor. Burada yiyor, burada uyuyorlar. Küçük bir kamp ocağında pişen yemekler burada paylaşılıyor. Banyolarından bir tane çıkarmış ve derme çatma ahşap bir barakaya yerleştirmeye çalışmış olsalar dahi doğru düzgün bir tuvaletleri yok. Küçük bir duşakabin oluşturulmuş. Ama her şey çok alelade. Mahremiyet ikinci planda. Çadırlar çok kalabalık.”
‘BİR BUÇUK MİLYON İNSAN HALA DEPREM BÖLGESİNDE’
BBC’nin haberinde bölgedeki barınma sorununa şu sözlerle vurgu yapıldı: “Depremin ardından az sayıda güvenli konut kaldı. Bu nedenli evsizlik şimdi çok ciddi bir kriz. 160 binden fazla bina çöktü ya da ağır hasar gördü. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’na (UNDP) göre en az 1,5 milyon insan hala deprem bölgesinde. Ancak yaşayacak bir yerleri yok. Gerçek sayıyı bilmek ise çok zor. Muhtemelen daha fazla olabilir. Konteyner evler geliyor ama çok yavaş. Her yerde çadırlar görünüyor. Ama hala yeterli değil. Türk Kızılayı’nın STK’lara maliyetine çadır sattığı yönündeki haberler hayal kırıklığı ve öfkeye neden oldu. Bazı şehirlerde insanlar hala kamu binalarında yaşıyor.”
‘KORKU ÇOK BÜYÜK’
Samandağlı Songül Yücesoy ilçede elektrik olmamasının en büyük sorun olduğunu söyledi. Çadırlarına güneş enerjisiyle çalışan lambalar yerleştiren Yücesoy “Hava kararınca korkuyoruz. Elektriğin olmaması büyük sorun. Korku çok büyük ve gece boyu artçı sarsıntıları hissediyoruz, bu yüzden uyumak zor” dedi.
Eşi Savaş Yücesoy da “Biz özgür insanlarız, özgürlüğe, bağımsızlığa, herkesin kendi evinde yaşamasına alışkınız. Ama şimdi üç aile tek bir çadırda yiyoruz, oturuyoruz, yaşıyoruz. Bunlar alışık olmadığımız yeni şeyler. Gelecek ne getirecek bilmiyoruz. Korku hep var. Evlerimiz yıkıldı ve bundan sonra ne olacak? Bilmiyoruz” sözleriyle yaşadıklarını anlattı. (KAYNAK)
Enkazlar arasında Hatay’dan göç: Gitmek mi zor kalmak mı?
Otellerde kalan depremzedeler tahliye ediliyor: ‘Neden devletin bir planlaması yok’
Aleyna Tilki Hatay’da depremzedelerle: Bana mesaj atın
Kaynak:
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***