Ali Murat HAMARAT
Gün geçmiyor ki “spora siyasetin karışmadığı” topraklarda yeni bir garabet yaşanmasın. Amedspor’un Bursa’da yaşadıkları hâlâ tartışıladursun, bu sefer de bir lise maçında verilen Nazi selamı ülkedeki ırkçılığın boyutlarını gözler önüne serdi. Hiç ‘ırkçı’ olmadığını iddia eden sporseverlerin yaşadığı coğrafyada sahalarda esen faşist rüzgârlar ziyadesiyle can sıkıyor.
Aslında her şey sosyal medyaya düşen bir tweetle başladı. Üsküdar Amerikan Lisesi öğrencilerinin Ulus Musevi Lisesi’ne attıkları golü Nazi selamı vererek kutladıkları ortaya çıktı. Üsküdar Amerikan Lisesi de olayı doğrularken, hemen soruşturma başlattıklarını açıkladı. Gerçi o açıklama da olayın vahameti karşısında pek yumuşaktı.
Suratlarına tarihin en büyük savaş suçlusunun selamı çakılan öğrencilerin üzüntüsünü hayal edemiyorum. Yaşadıkları dehşet tek kelimeyle korkunç!
SELAMIN DOĞUŞU…
Adolf Hitler’den önce Avusturya’nın gördüğü en büyük antisemitist olan Georg Ritter von Schönerer’in lideri olduğu siyasi partinin hayranları onu ‘Führer’ diye çağırıyor ve birbirlerine ‘Heil’ diyerek selam veriyorlardı. Özellikle Hitler büyüdüğü Linz’de bu selamlarla karşılaşırken, Schönerer’in de fikirlerine hayranlık duyuyordu. Sonradan Nasyonal Sosyalist Parti’de verilmesi zorunlu olan Nazi selamı, aslında kökenini buradan alıyordu.
İtalya’daki faşistler Romalıların benzer bir selam verdiğini söyleyedursun, 1930’larla birlikte Nazi selamı birçok yerde insanlığın karşısına dikiliyor; ‘Heil Hitler’ çığlığı kulaklara dokunuyordu.
Dünyanın en politize Olimpiyat Oyunları, 1936’da Berlin’deydi. Açılış töreninde faşist olmayan kimi ülkeler Nazi selamı vererek tribünleri dolaşıyordu. Fakat o zamanlarda çok benzer olan bir de Olimpiyat selamı vardı. Kimilerinin aslında Olimpiyat selamı verdiğini iddia edenler de olacaktı. Tüm bu ahval ve şerait içinde Hitler’le tanışmayı reddeden Halet Çambel’le Suat Fetgeri politik bir tavır sergilemişti. Medar-ı iftiharlarımız ayrıca Olimpiyat’a katılan ilk Müslüman kadın sporculardı…
HİTLER’İ STADYUMDAN KAÇIRAN POSTACI
Jesse Owens’ın yıldızlaştığı Berlin Olimpiyat Oyunları’nda altın alan ilk siyah Amerikalı atlet Cornelius Cooper Johnson’dı. İlk gün madalya kazanan Avrupalıları tribüne davet eden Adolf Hitler, onun zaferinden sonra alelacele stadyumu terk etmişti. Führer’in yoğun programı nedeniyle ayrılmak zorunda olduğu açıklansa da bu kimseye inandırıcı gelmemişti. Henüz o tarihlerde birçoklarının hayranlık beslediği lider, kendisini tarafsız olması konusunda uyaran Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı Comte Baillet-Latour’a kulak verince, atletleri halkın önünde tebrik etmeye bırakmıştı. Adı neredeyse unutulan Johnson, pistlere veda ettikten sonra postacılığa başlamıştı. 2 Ağustos 1936’da Hitler’e stadyumu terk ettiren asıl sporcu son nefesini 1946’da zatürreden verdiğinde sadece 32’sindeydi.
Yüksek atlama yarışmasında 2.03’le altını kazanan Johnson aynı zamanda Olimpiyat rekoruna imza atmıştı. 2.00 metreyle Siyah takım arkadaşı Dave Albritton ikinci, Delos Thurber üçüncü olmuştu.
Madalya seremonisinde üç Amerikalı atletin verdiği selam dikkat çekiciydi. Nazi selamı mı vermişlerdi? Dikkatli bakıldığında, avuçları yukarı bakıyordu. Sporcular aslında Bellamy selamı veriyordu. Kuvvetle muhtemel Almanlar, Amerikalıların onlara saygı gösterdiğini düşünüyor ve resmî belgelerinde de bu selamı gösteriyordu. Halbuki atletler bilerek bir itaatsizlik eylemine imza atıyordu…
NAZİ SELAMI VEREN YAHUDİ
Aynı Olimpiyat’ta kazandığı gümüşü Nazi selamı vererek kutlayan Helena Mayer, madalya kazanan tek Alman Yahudisiydi. Nazilerin iktidara gelmesinden sonra 1935’te Amerika’ya kaçan tarihin en başarılı kadın eskrimcisi, ailesi için Berlin’e dönmüş ve yine onların selameti için yetkilileri sevindirmişti. Bazılarına göre bir haindi; kimilerine göre çaresiz bir sporcu. Ailesinin çalışma kamplarında olduğu için Nazi selamını verdiğini söyleyen Mayer, 1953’te kanserden öldüğünde henüz 42’sindeydi…
2015’te ortaya çıkan bir kayıt, İngiltere’de bomba etkisi yaratıyordu. Hitler’in iktidara geldiği 1933’te çekilen görüntüler zamanın ruhunu yansıtıyordu.
17 saniye süren videoda İngiliz kraliyet ailesinin üyeleri Nazi selamı verirken oldukça mutlu görünüyordu. Aralarında kimler yoktu ki… O zaman yedi yaşında olan Kraliçe İkinci Elizabeth, kız kardeşi Margaret, Ana Kraliçe ve üç yıl sonra kral olacak amcası. Hani tacı taktıktan 326 gün sonra Amerikalı bir dulla evlenebilmek için “Sevdiğim kadının yardımı ve desteği olmadan sorumluluğun ağır yükünü taşımayı ve yapmayı dilediğim gibi bir kral olarak görevlerimi yerine getirmeyi imkânsız buldum” diyerek 1936’da tahttan feragat eden nam-ı diğer Sekizinci Edward. Zaten onun adı, apoleti söküldükten aylar sonra Führer ile aynı kareye girdiğinden, Nazi sempatizanına çıkmıştı ya neyse. İngiliz hükümetinin tüm itirazlarına rağmen Almanya’ya giden başına buyruk soylu, burada Nazi selamı vermeyi de ihmal etmemişti.
İNGİLTERE’NİN UTANÇ KAYNAĞI
1938’de Avrupa’da sınırlar değişmekteydi. Avusturya’yı ilhak eden Almanya, artık kabına sığmıyordu. Dünya koşar adım yine bir savaşa koşarken, İngiliz Futbol Milli Takımı Berlin’in yolunu tutuyordu. İki ülke arasındaki ilişkiler son derece hassastı.
O tarihlerde futbol “90 dakika süren ve sonunda Almanların kazandığı bir oyun” değildi. Hattâ inanmayacaksınız, neredeyse averaj takımıydılar, çantada keklik görülüyorlardı. Faşist kardeşleri İtalya kupaları topluyor, Avusturya tarihin ilk harika takımı olarak literatürde yerini alıyordu.
Adalılar mutlak favoriydi. İki yıl önce Berlin Olimpiyat Stadı’nda Yaz Oyunları’nı takip eden Hitler, maça gelmemişti. Onun yerine Joseph Goebbels, Hermann Göring ve Joachim von Ribbentrop şeref tribününde boy göstermişti.
İngiltere Futbol Federasyonu yetkilerinin verdiği talimat bir anda soyunma odasını karıştırmıştı, zira Alman Milli Marşı çalınırken Nazi selamı verilecekti. Kaptan Eddie Hapgood adeta kudurmuştu. Birkaç dakika sonra dönen yetkililer, Başbakan Neville Chamberlain’in bu emri verdiğini ve mutlaka uygulanması gerektiğini söylüyordu. Bu jestin arayı düzelteceğine inananlar mevcuttu.
Derken takımlar seremonide yeri alıyor, Alman Millî Marşı başladığında, İngilizler ellerini havaya kaldırıyordu. 110 bin kişi İngiliz spor tarihinin utanç karesine tanıklık ediyordu.
Başlama vuruşuyla birlikte futbolun beşiği karşı kaleye yüklenmeye başlamış, Kraliçe İkinci Elizabeth tarafından sonradan Sir ilan edilecek Stanley Matthews ve arkadaşları rakiplerini parçalamıştı. Karşılaşma sonunda tabelada yazan 6-3’lük skor, belki de o futbolcuların politikaya cevabıydı. Almanlar o gün kaybettiyse de Hitler ve şürekâsı çok büyük bir propaganda zaferine imza atmıştı.
Dünya için gerisi malumunuz, milyonlarca kayıp. 14 Mayıs 1938’teki maçta “yakınlaşan” iki ükeye gelince… Çok değil 15 ay sonra barış yanlısı Başbakan Chamberlain Almanya’ya savaş ilan edecek, Londra Almanlar tarafından 57 gün boyunca bombalanacaktı.
Bize dönmeden bitirmemeli… Sahalarda görmek istemediğimiz hareketler, son zamanlarda sanki memleket iklimine de bağlı olarak artıyor. O selamı veren gençlerimiz spor dünyasında ne ilkler, ne de son olacaklar. Umarım, nasıl bir insanlık ayıbına imza attıklarını çabucak anlarlar. Tabii iğneyi onlara, çuvaldızı büyüdükleri iklimin asıl sorumluları, biz yetişkinlere batırmalı!
Ali Murat Hamarat: Spor tarihçisi, spor yazarı. BirGün gazetesi yazarı. İstanbul Üniversitesi’nde hukuk okuyup bir dönem asistanlık yaptıktan sonra gazeteciliğe Taraf’ta başladı. Eurosport’un internet sitesinde genel yayın yönetmenliği yaptı. Radyo ve televizyona programlar hazırladı. 2017’den beri tarih Dergisi’nde yayın kurulu üyesi.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***