HABER MERKEZİ – Önümüzdeki sürecin değişim ve dönüşüm süreci olduğunu belirten Kongra Gel Eşbaşkanı Remzi Kartal, olası bir müzakerenin ancak Abdullah Öcalan’ın muhataplığı ve özgürlüğüyle mümkün olacağını ifade etti.
Kongra Gel Eş Başkanı Remzi Kartal, deprem, KCK’nin eylemsizlik kararı, Türkiye’nin içinde bulunduğu buhran, savaş, seçim ve çözüm yollarına ilişkin Yeni Yaşam Gazetesi’ne değerlendirmelerde bulundu. Meydana gelen depremler nedeniyle KCK’nin aldığı eylemsizlik kararını değerlendiren Kartal, “Bu çağrının, esas muhatabı olan Kürt ve Türk kamuoyu açısından olumlu bir etkisi oldu. Tabi ki çok ağır bir deprem yaşandı. Depreme karşı hiçbir tedbir almayan iktidar ve devlet politikası felaketin daha da ağırlaşmasına neden oldu. Depremin ağır tablosu karşısında KCK Yürütme Konseyi’nin halka karşı duyduğu sorumluluk çerçevesinde eylemsizlik kararı alması çok önemliydi. Bu karar siyasi zeminlerde ve her tarafta etkili oldu” dedi.
‘ERDOĞAN VE PUTİN EL ELE’
Kartal, Kürt sorununun çözümünde uluslararası dengeler, Esad’ın Rusya’ya gidişi ve Erdoğan’ın da o görüşme içerisinde olma ihtimaline dikkati çekerek, şunları söyledi: “AKP-MHP hükümetinin özellikle Kürt sorununda ve genelde de Türkiye’de demokrasi, insan hakları gibi toplumun temel sorunlarına çözüm olacak konularda herhangi bir adım atması söz konusu değil. Şu anda bu alanda yapabilecekleri olumlu bir şey yok. Türkiye’nin bu politikaları Rusya için büyük bir fırsat. Çünkü aynı şekilde Ukrayna savaşında uluslararası ilişkiler açısından kuşatılmış bir Rusya ve Putin söz konusu. Putin ile Erdoğan karşılıklı olarak birbirlerine dört elle sarılmış durumda. Putin dışarı açılımında Erdoğan’ı nefes borusu olarak kullanmak istiyor. Tabi Erdoğan da bu kadar sıkıştığı bir süreçte, özellikle de seçim sürecinde Putin üzerinden Suriye’de bir açılım, bir kazanım ve seçimlere yansıyacak bir gelişme elde etmek istiyor.”
‘SALDIRILARA HAZIRLIKLI OLUNMALI’
Erdoğan’ın elinde savaştan başka bir seçenek kalmadığının altını çizen Kartal, “Özel savaş, paramiliter güçler, mafya güçleri… Bu tür saldırılar olabilir. Rojava’ya yönelik bir şeyler yapabilirim dedi ama işte Amerika, Rusya, NATO ayrışmasından dolayı sıkışıp durdu. Şimdi de Putin üzerinden bir şeyler yapmak istiyor ama o da durdu, yürümüyor. Erdoğan’ın yapabileceği elinde kalan saldırılardır. Türkiye toplumu, Kürdistan, siyasi alanda ve her alanda böyle bir tablo konusunda öngörülü olmalı, hazırlıklı olmalı ki bu konseptleri de boşa çıkarabilsin. Türkiye’nin iç siyasetinde seçimlere giderken HDP kilit yerde duruyor, Üçüncü yol olarak” diye ekledi.
DEVLET ÇÖKÜŞTE
Seçimlerle birlikte devlet noktasında da partiler arasında ciddi çatışmalar yaşandığına işaret eden Kartal, “Çünkü bu parti (CHP) yakın zamana kadar devletin 2014’den itibaren geliştirdiği çökertme planının içindeydi. Devlet politikası çerçevesinde bu süreci hep birlikte getirdiler. HDP’ye yönelik dokunulmazlıkların kaldırılması, Irak ve Suriye’ye yönelik sınır dışı operasyonlar ve bütün temel politikalarda, devlet politikası çerçevesinde beraberdiler. Ama şimdi büyük bir çatışma içerisindeler. Bu nedir? Bu artık Türkiye’nin geldiği boyuttur. Bu konseptle Kürt sorununu çözme, onların ifade ettiği tırnak içinde söyleyeyim ‘terörü halletme’; bunlar boşa çıktı. Tamamen çökertmek isterken devleti çöküş noktasına getirdiler. O devlet politikalarını ifade eden devlet partileri arasında şu anda bir kopuş, bir ayrışma var. Devletin blok siyasetinde bir kopuş ve ayrışma var, bu çok önemli” diye ifade etti.
BAFIL TALABANİ’NİN MESAJI
Kartal, Bafıl Talabani’nin Amed Newrozu’na gönderdiği mesajını önemli bularak, “Bafıl Talabani’nin çağrısı süreç açısından önemli. Şu anda Kürt sorununda en temel sorun, bölgesel ve uluslararası güçlerden önce birinci derecede ulusal birliktir. Özellikle sömürgeci devletlerin Kürt halkına yönelik yürüttükleri topyekûn çökertme politikalarında Kürt partilerinden birisinin -ki bu KDP’dir- bu politikaların bir parçası olması Kürt halkı açısından ve bölgesel bütün çözümler açısından büyük bir sorun. Bunun aşılması için Bafıl Talabani’nin yaptığı çağrı aynı zamanda KDP’ye yaptığı çağrıdır. ‘KDP gelsin bu sorunları birlikte çözelim, KDP gelsin birlikte Kürt sorununun çözümünde Türkiye’de birlikte, devlet ile PKK arasındaki sorunların çözümünde diyalogda rol oynayalım.’Bunlar önemli mesajlardı. Biz, hareket olarak bize ve üzerimize düşen neyse bu konuda rolümüzü oynayacağız. KNK gibi ulusal birlik kurumları da gerekli çalışmaları yürütüyorlar” diye belirtti.
DEVLET ÖCALAN İLE GÖRÜŞÜYOR MU?
“Devlet Abdullah Öcalan ile görüşüyor mu?” sorusunu da yanıtlayan Kartal, şöyle devam etti: “Özgün görüşmelerle kendince ikna etme, -daha önce İstanbul seçimlerinde benzer olduğu gibi- kendince bir mesaj alma girişimi olabilir. Ancak büyük bir baskı uyguladığını tahmin ediyoruz. Sayın Abdullah Öcalan bunlara direniyor. Çünkü büyük öngörüsü ile bütün sürecin nasıl geliştiğini, Türkiye toplumunun nasıl dönüştüğünü, Türkiye’deki devlet sisteminin nasıl bir süreç içinde olduğunu biliyor, görüyor. Bu açıdan tabi ki AKP-MHP gerçekten samimi bir çözüm açılımı içinde olsalar Sayın Öcalan bunlara yanıt verir; ‘Şu parti, bu parti, dün bunu yaptınız’ diye bakmaz. Bütün bunlar devlet politikası, biz devleti değiştirip dönüştürmek mücadelesi yürütüyoruz. AKP-MHP’nin çözüm eksenli bir açılım içerisinde olmayacağını, çözüm eksenli bir açılım olmayınca da Başkanın onların istediklerini yapma pozisyonunda olmadığını biliyoruz. Şunu bilmeliyiz; şu anda Millet İttifakı da Cumhur İttifakı ile büyük bir mücadele içerisinde ama onlar da Kürt sorununun çözülmesi, İmralı kapılarının açılması konusundan çok uzaklar.
ÇÖZÜM İMRALI’DA
Türkiye bu kadar büyük ekonomik enkazla, Kürt sorununda yürütülen başarısız devlet politikalarıyla bu şekilde kendisini sürdüremez. Onun için kim olursa olsun, seçimlerden sonra gelecek iktidarı çok ağır bir yük bekliyor. Kim olursa olsun, seçimden sonra hem yürütülen siyasal askeri politikalar, hem de ekonomik-toplumsal politikalar konusunda Başkan açılım ve değişim sürecinde olmak zorunda. Bizi, Kürdistan Özgürlük Mücadelesi ile bağlı olan demokrasi güçlerini görmek zorundalar. Bu temelde bizler hem toplumsal zihniyeti, hem de devlet sistemini değiştiren güç pozisyonundayız. Millet İttifakı da gelse onları zorlama, değiştirme, dönüştürme mücadelesi içerisinde olacağız. Bunlara kendimizi hazırlamalıyız. Bu değişim zorunluluğu içerisinde de mutlak suretle İmralı’ya başvurma, kapılarını açma zorunluluğu vardır. Bu devlet sistemi -partileri ayırmadan – imkânları olduğu sürece bugüne kadar yaptığı gibi Kürt sorunundaki bu politikalarını sürdürmek ister. Ama şimdi sürdüremiyor. Artık büyük bir tıkanma yaşıyor. Biz diyoruz ki; devletin geldiği bu noktada eski politikalarla kendisini sürdürebilme şansı yoktur.”
DEĞİŞİM-DÖNÜŞÜM SÜRECİ
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü talep eden Kartal, “Önder Apo ile Amed’de kucaklaşmak. Bu sürecin olmazsa olmaz koşulu. Bu sürecin geliştirilmesinde Sayın Abdullah Öcalan’ın doğrudan sürecin içinde olması, doğrudan çözüm konusunda rolünü oynaması gerekiyor. Çünkü Türkiye devletinin bu sorunların çözümü için savaşı durdurması gerekiyor. Hem savaş, hem çatışma ve böyle büyük bir yük ile Türkiye’nin bu sorunları çözme şansı yok. O yüzden İmralı kapılarının açılması gerekiyor. Önder Apo ile diyalogun olması ve sürecin geliştirilmesi gerekiyor. 2013’te devlet savaşa hazırlanmak için bir süreç geliştirdi. Fakat şimdi gelinen süreçte zaman kazanma yok… Bu on yıllık süreçte savaşı geliştirmek için ne lazımsa yaptılar fakat sonuç alamadılar. Önümüzdeki süreç artık değişim-dönüşüm sürecidir. Müzakerelerin ve bu diyalogun geliştirilmesi sürecinde Sayın Öcalan’ın doğrudan bu müzakerelerin içinde olması ve muhatap alınması zorunludur. Onu muhatap almayacak hiçbir süreç ve hiçbir gelişme içinde olmayacağız, olamayız, olmayız. Çünkü inandırıcı olmaz. Böyle bir tarihi bir süreçteyiz, onun için buluşacağız, kucaklaşacağız. Amaç Türkiye halkalarının gerçek demokratik bir sisteme kavuşmasıdır. Bu bütün dünya ve bölge ülkelerine örnek olacak çözüm açılımıdır.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***