ANKARA – HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu millet 14 Mayıs’ta gereğini yapacaktır” açıklamasına, halkın 14 Mayıs’ta depremin siyasi sorumlularından hesap soracağını söyledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te basın toplantısı düzenledi. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın grup toplantısında depremle ilgili açıklamalarına değinen Oluç, “Cumhurbaşkanı sıfatıyla AKP Genel Başkanı grup toplantısı yaptı ve bir tablo ortaya koydu. Söylediği bazı şeylerin ciddi cevaba ve tartışmaya ihtiyacı var” dedi.
900 YÜZYILIN FELAKETİNİ YAŞATTILAR
Türkiye’ye yüz yılın felaketini yaşatan bir iktidarla karşı karşıya olunduğunu ifade eden Oluç, “Yüzyıl diyorum ama tarih kitaplarına baktığımız zamanda 909 yıl önce 1114 yılında Maraş’ta bir deprem yaşanmış ve tarih kitaplarına göre o depremde 40 bin civarında insan hayatını kaybetmiş. Yani 909 yıl önce Maraş’ta yaşanan felaketi bugün AKP bugün Türkiye’ye ve topluma bir kez daha yaşattı. Hani yüzyılın felaketi diyorlar, yüz yılın değil, 900 yılın felaketini yaşattılar. Böyle bir durumla karşı karşıyayız” diye konuştu.
AFAD’A YÜZDE 0,25 BÜTÇE PAYI
2023 bütçesinde AFAD’a ayrılan paya dikkat çeken Oluç, “Şimdi bakın, bugün AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan dedi ki resmi verilere göre 45 binden fazla insanımız hayatını kaybetmiş olmasına rağmen afet riski yönetimi açısından Türkiye son 20 yılında geçmişle kıyaslanamayacak kadar ilerleme kaydetmiştir. Bu mu ilerlemeniz? Son 20 yılda geçmişle kıyaslanamayacak ilerlemenin sonucunda 45 binden fazla insanın hayatını kaybetmesi mi ilerlemeniz? Ne ilerlemesinden bahsediyorsunuz, böyle bir felaket yaşanmış? Geç kaldınız, hazırlıksız yakalandınız, ortada bir ilerleme falan yok. Bakın ilerleme dediğiniz şeyin, rakamlarla bazı gerçeklere bakıp konuşalım. AFAD, sorumlu değil mi bu meseleden, afet yönetiminden. AFAD’ın bütçe payı ne kadar? Biliyor musunuz? 2023 bütçesinde AFAD’ın payı 0,25. Bu AFAD afet hazırlığı yapabilir mi? AFAD’a yüzde 0,25 bütçe payı veren iktidar, afet hazırlığı yapabilir mi? Kaç personeli var bu AFAD’ın rivayet muhtelif 6-7 bin personel ile AFAD bir afet planı sürdürebilir mi?” diye sordu.
AFAD’IN EKİPMAN LİSTESİNE BAKIN
AFAD’ın yetersizlikleri üzerinde duran Oluç, “Ekipmanı yeterli mi yeterli değil. Bakın ekipman listesine göreceksiniz. Elindeki vinçten ambulansa kadar gülünecek bir durumla karşı karşıyayız. Sadece bu mu AFAD’ın yönetimi liyakatsiz. Afet yönetiminden haberi olmayan, hayatında hiç böyle bir işle ilgilenmemiş insanları AFAD yönetimine getiriyorsunuz. Liyakatsizlik. Şimdi afet riski yönetimi açısından çok büyük başarılar elde ettik. Öyle mi? ayıptır ya ayıptır. AFAD’ın bütçedeki payı yüzde 0,25 dedim ya faiz giderlerinin payı ne biliyor musunuz? Yüzde 15’i bütçenin. Hazine garantili ödemelere ayrılan bütçe ne biliyor musunuz? AFAD bütçesinin 12 katı. Faiz giderleri 566 milyar TL AFAD’ın bütçesi 8,5 milyar TL. Buyurun. Peki kur korumalı mevduata hazineden aktarılan miktar 100 milyar TL. AFAD bütçesinin 12 katı. Böyle mi hazırlandınız afet yönetimine? Yaşatmaya değil yaşayanlara baskı yapmaya, savaşa silahlanmaya öldürmeye yönelik 55 katı güvenlik harcamaları. Böyle mi kurtaracaksınız afet yaşamış insanları. Yani 20 yılda çok önemli mesafe kaydettik lafını bir daha kullanmayın. 45 binden fazla hayatını yitirmiş insana da saygısızlıktır, onların ailelerine de büyük saygısızlıktır. Bunu bir kez daha vurguluyoruz. Şimdi bugün diyor ki Adalet ve Kalkınma Genel Başkanı; “Depremleri engelleyebilmemiz mümkün değil” Ya kimse size depremleri engellemenizi beklemiyor” ifadelerini kullandı.
SİYASİ SORUMLULUK İKTİDARDADIR
Oluç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Diyor ki Erdoğan depremde yıkık-ağır hasarlı 203 bin binada 583 bin bağımsız bölüm var. Bunların yüzde 98’i, 2000 öncesi yapılan binalardan oluşuyor. Hiç sıkılma yok. Ya siz 10 yılda 10 tane imar affı çıkardınız. Bunu kim çıkardı? Bu iktidar çıkardı. En son 2018’de imar affı çıkardınız. Peki bu kadar bina yıkılmış, güya 2000 öncesi yapılan binalar bunlar diyor. O zaman niye af çıkardınız da bütün bu binaları affettiniz. Bunun hesabı sorulmayacak mı? 3 milyon 252 bin bina, yapı faydalanmış 2018’de çıkarılan en son imar affından. Bunun 10 bin 629’u Adıyaman’da, yıkılan yerlerden bahsediyoruz, Hatay’da 56 bin 464 imar affından yararlanmış bina. Maraş’ta 39 bin imar affından yararlanmış bina, Malatya’da 22 bin, diğer illere gelmiyorum. Bu imar aflarını çıkaracaksınız, ondan sonra kalkıp Kahramanmaraş’ta 144 bin 556 vatandaşımızın imar affından faydalandığını açıklıyorum diyeceksiniz. Malatya’da 88 bin vatandaşımızın imar affından faydalandığını açıklıyorum diyeceksiniz ondan sonra diyeceksiniz bu binalar 2000 öncesi yapılmış. Doğru değil. Yani siyasi sorumluluk imar afları nedeniyle de bu iktidardadır Tayyip Erdoğan. Bak bir kez daha söylüyoruz. İmar aflarını çıkararak bütün eski binalara ruhsat veren aslında içine oturulmaması gereken binaları affeden sizin iktidarınızdır. Öyle boşa konuşmayacaksınız.
HESABI YAPI DENETİM FİRMALARINA SORACAKSINIZ
Bugün diyor ki Erdoğan, sorulması gereken hesapları adli idari ve siyasi olarak sormak boynumuzun borcu. Kimden soracaksınız? Kamusal yapı denetimini kaldıran ve özel firmalara veren kim? Bu siyasi iktidar. TMMOB yetkisini iptal edip özel yapı denetim firmalarına veren kim? Bu siyasi iktidar. Kimden soracaksınız bu hesabı? Öyle bir üçgen oluşturulmuş ki inanılır gibi değil. Yani şeytan düşünse bu kadarını bulamazdı. Nasıl bir üçgen, bir tarafta müteahhitler var o müteahhitler yapı denetim firmaları kurmuşlar kendi yaptıkları projeleri kendi kurdukları yapı denetim firmalarına denetletiyorlar. Bu yetmiyor bu müteahhitler belediyelerde imar ve fen işlerine adamlarını yerleştirmişler. Tabii AKP’li olanları. Yani belediyelerdeki bu kişiler yapı denetim firmaları ile müteahhitler bir üçgen oluşturmuş burada kontrol edilmiş projeler çıkıyor öyle mi? Hesabı buraya soracaksınız, sadece o müteahhitlere değil, onları kurduğu yapı denetim firmalarına soracaksınız. Sadece onlara değil, o belediyelere yerleştirilmiş olan liyakatsiz ve bu yapı denetim firmaları ve müteahhitler ile birlikte çalışan AKP’li kadrolara soracaksınız. Var mı sizin böyle bir cesaretiniz, yok! İşte bütün bunların sorumlusu bu siyasi iktidar. Siyasi sorumluluğu olan siyasi iktidar başka birinden hesap soracak. Öyle mi? Kendi firmasını kurmuş olan müteahhit, yapı denetim firmasına hesap soruyor gibi. Aranızda bir fark yok. Şimdi bunları konuşuyoruz biz. Bunlar konuşulmadan, bunlar tartışılmadan, bu acayiplikler ortaya konulmadan, buradaki çarpıklıklar, neden 45 binden fazla insanın öldüğüne dair tuhaflıklar ortaya çıkarılamaz. Onun için söylediklerinizi samimi olarak dile getirin.
BİZ DE SÖYLEDİĞİNİZ HER ŞEYİ NOT EDİYORUZ
Bugün yine demişsiniz grup toplantınızda, ‘Eksikliklerimizi söylemek, helallik istemek zafiyet değil, milletimize samimiyetin ifadesidir’ diye ama samimi değilsiniz. Hala grup toplantınızda sivil toplum kuruluşlarına, vakıflara, derneklere, siyasi partilere, yani muhalefetten olanlara hakaret yağdırmakta geri durmuyorsunuz. Ne samimiyetinden bahsediyorsunuz. Bir tek kişiyi bile kurtarmak için insanlar nasıl seferber oldular. Siz 72 saat boyunca deprem bölgesine gidemediniz. Ama sivil toplum kuruluşları, yurttaşlar kendi imkanlarıyla siyasi partiler gittiler ve orada kurtarma yapmaya çalıştılar. Bunu göz ardı edemezsiniz, bu hareketlerinizi kimse kabul etmez. Bir kez daha söylemiş olalım size. O nedenle söylediklerine dikkat edin. İki de bir söylüyorsunuz ya ‘Söylenen her şeyi şimdilik not ediyoruz’ diye, çok söyledi herkes, bende söylemiş olayım. Biz de sizin söylediğiniz her şeyi not ediyoruz. Bu siyasi sorumluluğun kimin üstünde olduğuna dair not defterimiz çok kabarık. Çok kabarık, bir kez daha söylemiş olalım.
OHAL İLE PLANSIZ YAPILAŞMA
Bugün diyorsunuz ki güvenlik konusunda ilk günlerdeki birkaç hadise dışında kayda değer bir hadise yaşanmadı. O zaman neden OHAL’i neden ilan ettiniz. Biz OHAL’e gerek yok afet bölgesi ilanı yeterlidir dediğimizde neden dinlemediniz. Kaldırın o zaman OHAL’i güvenlik sorunu yoksa. Ama siz OHAL’i başka bir şey için ilan ettiniz. Bugün bir kez daha ortaya çıktı. Niye ilan ettiniz her şeyi çevre bakanlığı eliyle yürüteceğiz diyorsunuz ya çevre bakanlığına OHAL sayesinde çok büyük yetkiler verdiniz. Bak ben birkaç tanesini sayayım size. Plan gerekmeksizin yapılaşma yapılabilecek ve yerel yönetimleri devre dışı bırakma imkanını sağlayacak adımları ve imkanları verdiniz Çevre Bakanlığına. Ormana ve mera alanlarına inşaat yapılmasının önünü açtınız. İskan alanlarında plan ve imar uygulamaları olmaksızın harekete geçilebilecek ve itiraz edilemeyecek. Bunu sağladınız. Taşınmaz mülkiyeti kısmen ya da tamamen başka bir alana aktarmanın imkanını sağladınız. Acele kamulaşmanın önünü açtınız. Askı ve itiraz süreçlerini devre dışı bırakma süreçlerini devre dışı bıraktınız. Taşınmazları başka yere aktarma imkanı sağladınız. İşte siz bunları sağladınız OHAL yönetimi ile ve çevre bakanlığına da bu yetkileri toptan vermiş oldunuz. Yoksa meselenin güvenlik meselesi olmadığını biz çok iyi biliyoruz.
SEÇİM ÖNCESİ TEMEL GÖSTERİSİ
Çevre Bakanı çıkıp ikide bir diyor temelleri atacağız. Hani bütün bu meseleleri çözecek çevre bakanı ya. Bütün jeologlar bas bas bağırıyor. Artçı depremlerin sürdüğü yerde temel atılmaz beton çatlar bunun yarattığı büyük sorunlar vardır diye. Siz o temelleri niye atacaksınız biliyoruz. Seçimler olacak ya 14 Mayıs’ta. 14 Mayıs için gösteri yapacaksınız toplu temel atma törenleri düzenleyeceksiniz. Yahu artçı depremlerin sürdüğü hala zangır zangır sallanan bir bölgede hangi betonu dökeceksiniz, hangi temeli atacaksınız ama jeologları dinlemiyorsunuz. Daha önce jeologların verdiği onlarca rapor var bunları dinlemediğinizin hepsi ortaya çıktı. Bunu da not edelim. O jeologların raporlarının hepsi notlara girdi.
AFET BAŞKANLIĞI KURULMALI
Bugün diyor ki AKP Genel Başkanı devletin bekası ile birlikte milletin bekasını düşünen yeni bir stratejik akıl oluşturacağız. Neymiş o ulusal risk kalkanı modeli. Nedir bu ulusal risk kalkanı modeli. Ortada bir model vardı çöktü. Nedir o modeli. Türkiye Afet Müdahale Planı çöktü. Sizin bir tane planınız vardı şimdi bir tane model oluşturacağız diyorsunuz. O da çökecek ne güvenirliliğiniz var. Yapılması gereken birinci iş nedir biliyor musunuz? Fay hatları üzerinde imar yasağını getiren kanunu çıkarmaktır. Bu kanun teklifini verdik çıkarmayacağınızı biliyoruz. Bunu çıkarmadan fay hatları üzerinde inşaat yapılamaz kanunu çıkarmadan, örnekleri var Avrupa ve Amerika’da bu kanunları çıkarmadan sizin yapacağınız modellerin hepsi çökmeye mahkumdur.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NIN DERDİ YOK
Çevre bakanlığına bu yetkileri veriyorsunuz. Mesele böyle çözülmez. AFAD İçişleri Bakanlığı’na bağlı, bütçesi personeli, ekipmanı doğru dürüst yok. Çevre bakanlığına bu yetkiyi vereceksiniz. Olması gereken başka bir şey. Türkiye’de ‘Afet Bakanlığı’nın kurulması gerekiyor. Çünkü Türkiye bir deprem ülkesi, kaçıncı defadır depremde çok sayıda can kaybı oluyor. Bir afet ülkesi aynı zamanda. Bir ‘Afet Bakanlığı’nın kurulması, güçlü bütçesi olan, merkezi bütçeden güçlü payı olan, yerel yönetimlerle birlikte çalışan, yerel ayakları olan bir ‘Afet Bakanlığı’nın kurulması gerekiyor. Böyle uyduruk modeller icat ederek değil, yetkili bir bakanlıkla bu meselenin üstüne gidilmesi gerekiyor. İçişleri Bakanlığı ‘AFAD’da az personel var, AFAD’a personel alınmalıdır’ diye bir gün Meclis’e geldi mi? Gelmedi! Ne için geliyor, ‘bekçi lazım’, ‘Bekçilere kadro’, ‘Polis lazım’, ‘Polislere kadro’, ‘Özel harekatçı lazım’, ‘özel harekatçılara kadro.’ Bunun için geliyor, AFAD için bir kez geldiğini görmedik. Çünkü dert değil. Öyle bir anlayışları yok, öyle liyakatli bir AFAD yönetim ide yok ortada.
İMAR FONU ARPALIK OLMAYA NAMZETTİR
Bugün AKP Genel Başkanı, bir şey daha söyledi. ‘Afet yeniden imar fonu yaratacağız’ dedi. Bunu hep sorduk, sormaya da devam ediyoruz. Deprem vergileri toplandı, bu deprem vergileri AKP hükümetleri döneminde yaklaşık 38,5 milyar dolar deprem vergisi toplandı. Nereye harcandı bu vergiler? Kimse bilmiyor. Defalarca soruldu, cevap var mı? Yok. Deprem hazırlığı dışında her yere harcandığını biliyoruz. Ama deprem hazırlığına harcanmamış, bu belli. Şimdi bir tane ‘Afet yeniden imar fonu’ oluşturacakmışsınız. Ne güvencesi var, bu fonu kim denetleyecek. Bu fon nasıl oluşacak? Bu fonun harcamaları, yaptığı işler şeffaf mı olacak topluma yönelik? Bu soruların hiçbirinin cevabı yok. Türkiye’de devlet kadroları her iktidar döneminde arpalık olarak kullanıldı. Ama AKP döneminde kullanılan, arpalık haline getirilen devlet kadrolarının haddi hesabı yok. Bu fon da böyle bir şey olmaya namzet işte. Böyle bir şey olmaya namzettir.
KIZILAY BAŞKANI ŞAİBELİ BİR İNSAN
Şimdi sözde bir atraksiyon yapıldı televizyonlarda, 116 milyar TL bağış toplandı öyle mi! Nereye geldi bu bağışlar, nereye yattı, hangi hesaplara yattı, nasıl kullanılıyor bu para? Buna ilişkin bir şeffaflık var mı? Buna ilişkin hesap verme niyeti var mı? yok. O zaman bu ‘Afet yeniden imar fonu’nun da bir ciddiyeti olmaz. Ekonomistim diye ekonomiyi batırdınız, Türkiye Varlık Fonu’nun başına geçtiniz, her kuruma yandaşlarınızı doldurdunuz. Bilenin değil, itaat edenin önünü açtınız, nepotizmin en güçlü uygulamalarını gerçekleştirdiniz, yani kayırmacılığın, şimdi ‘Afet yeniden imar fonu’ yaparak, ‘Biz her şeyi halledeceğiz.’ Ortada ne rasyonel bir bürokrasi kaldı ne liyakat kaldı. İşte bu Kızılay rezaletinden görüyoruz. Kızılay, holding gibi çalışmış, maşallah. Deprem olmuş, çadır satıyor. Sen holding patronu musun? İnsanlar çadır diye bas bas bağırıyor, soğukta insanlar üşüyor, donuyor, tepelerinde naylonlardan bir şeyler yapıp yaşamaya çalışıyorlar, Kızılay maşallah çadırları satıyor. Kim onay verdi bu çadırların satılmasına, kim onay verdi. Kızılay nereye bağlı nihayetinde. Bu onay veren bir hesap verecek mi? Sadece Kızılay başkanından bahsetmiyorum o zaten şaibeli bir insan. Kızılay ile ilgili yaptıkları bir değil iki değil 3 değil geçmiş yıllarda da tartıştık. Şaibeli bir insan. Şaibeli olduğu için orada tutuyorlar zaten. İnsan yüzüne bakabilecek bir hali yok ama onun da tepesinde ondan sorumlu olan kim, hangi siyasi. Ondan da hesap soracak mısınız sayın Erdoğan, yani kendinizden hesap soracak mısınız? O yüzden bu tür laflarla ortaya çıkmış olan felaketi örtmeniz mümkün değil.
İHTİSAS KOMİSYONUNA İHTİYAÇ VAR
Şimdi Meclis’te yarın tartışılacak bir deprem komisyonu kurulmasıyla ilgili olarak. Daha yeni bir deprem komisyonu çalıştı, kuruldu. Kurulana kadar çok çaba sarf ettik. O kadar çok deprem komisyonu kurulmalıdır dedik ki sonunda AKP’liler tamam dediler. 500 sayfalık bir rapor yayınladı. 270 civarında önerisi var, eksikleri saptadı deprem komisyonu. Bir tanesi bu önerilerden uygulanmadı. Uygulanması için adım atılmadı. Şimdi yarın bir daha deprem komisyonu kurulsun diye tartışılacak. Kurulsun o raporlar değerlendirilmediği gerekenler yapılmadığı sürece ne olacak komisyonlar kurulabilir uzmanlar gelir çeşitli fikirler söylerler. Bizim önerimiz farklı, dinlemiyorlar ama olması gereken o. Bu Meclis çatısı altında her türlü kalıcı ihtisas komisyonu var. En son hep birlikte dijital mecralarla ilgili komisyon kuruldu. Afet yönetimiyle ilgili bir ihtisas komisyonuna ihtiyaç var. Geçici deprem komisyonu değil. Acil durumlar ve afet komisyonuna ihtiyaç var kalıcı ihtisas komisyonuna, sürekli çalışacak yani yürütme düzeyinde afet bakanlığına ihtiyaç var. Meclis düzeyinde Acil Durumlar ve Afet İhtisas Komisyonuna ihtiyaç var. Böyle geçici iş yapıyormuş gibi gösteren deprem komisyonlarına değil. Deprem komisyonları kurulabilir zaman zaman. Bu komisyonlar AFAD’ı, Kızılay’ı, belediyeleri, yapı denetim firmalarını, müteahhitleri bunların yaptıkları her şeyi değerlendirmelidir ama ihtisas komisyonuna ihtiyaç var meseleleri sürekli takip etmesi için.
HALK SİYASİ SORUMLULARDAN HESAP SORACAK
Bir kez daha şunu söylüyorum fay hatları ve aktif fay zonları üzerine inşaat yapılması ile ilgili kanun bir an önce çıkarılmalıdır. Bu çıkartılmadan, 45 binden fazla insanın hayatını kaybettiği deprem bölgesinde inşaat yapmak demek, tam bir şovdur. Bu kanunun çıkaracaksınız, aktif fay zonları üzerinde inşaat yapılamayacak ve yeniden o bölgeler inşa edilirken, güçlü bir kamu ve proje denetimiyle, zemin etütleriyle bu yeniden inşa gerçekleştirilecek. Ama bu iktidarın öyle bir zamanı da kalmadı. Gerçekten bugün Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanının söylediği bir söze çok katılıyorum. ‘14 Mayıs’ta millet hesabı soracak’ dedi ya 14 Mayıs’ta seçim olduğunda millet gerçekten bu hesabı kesecek, deprem ve afet konusunda yapılmamış olanların, hazırlıksızlığın, bu kadar insanın hayatını kaybetmiş olmasının siyasi sorumlusundan, iktidar ittifakından, yani Cumhur İttifakı’ndan hesabı soracak. Tek söylediği doğru bugün maalesef buydu.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***