ANKARA- TMMOB Mimarlar Odası, Mereş merkezli depremlere ilişkin hazırladığı raporda depremin 14 milyon kişiyi etkilediğini belirterek, “Adıyaman, Hatay, Maraş ve Malatya’da toplumsal ve sosyal yaşam, ekonomik faaliyetler tamamen durdu” dedi.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası, 6 Şubat’ta gerçekleşen Mereş merkezli depremler sonrası depremin yıkım ve can kaybına sebep olduğu 10 kente dair rapor hazırladı. Yedi başlıktan oluşan raporda depremden etkilenen kentlerde yıkılan veya hasar gören yapılarda 2001 ve sonrasında inşa edilen yeni yapı oranının yaklaşık yüzde 50 olduğu vurgulandı.
DEPREM SONRASI ACİL MÜDAHALE SÜREÇLERİ
“Afet sonrası acil müdahale ve ardından yürütülmesi gereken iyileştirme süreçlerinin görevli kurumlar arası koordinasyon ve planlama eksikliği nedeniyle yeterli düzeyde gerçekleştirilemediği ve kayıpların arttığı gözlemlediğinin belirtildiği raporda şu ifadelere yer verildi: “Depremden etkilenen illerde İçişleri Bakanlığı tarafından Koordinatör Valiler görevlendirilmiştir. Ancak bu görevlendirmelerin, afet sonrası çalışmalarda yetki, görev ve sorumluluk karmaşasına neden olduğu görülmüştür. Deprem sonrası, afetten etkilenen tüm illerde barınma, beslenme, temizlik ve sağlık hizmetlerinde aksamalar yaşandığı bilgisi alınmıştır. Acil ve geçici barınma yerleşimlerinin kurulamaması veya yetersiz kalması nedeniyle barınma ihtiyacının giderilemediği görülmüştür. Bölgede halen devam eden deprem koşulları, kentsel ve kırsal yapı stokunun aldığı orta ve ağır dereceli hasarlar ve iklim koşulları nedeniyle ortak yemekhane, sağlık ocağı, mobil tuvalet, banyo gibi donanımları olan geçici barınma alanlarına acil ihtiyaç bulunmaktadır.
Bölgede yıkılan veya ağır hasar gören yapıların yıkıntı ve enkazlarının kaldırılmasına yönelik çalışmaların; sulama, atıkların ayrıştırılması gibi gerekli önlemler alınmaksızın, inşaat atığı, döküntü ve moloz kaldırma çalışmaları olarak sürdürüldüğü görülmüştür. Tehlikeli kimyasalların yanı sıra asbest, toz gibi zararlı bileşenlerin havaya karıştığı gözlemlenmiş; ayrıca, hasar gören veya yıkılan yapılara ait enkaz ve yıkıntıların gerekli önlemler alınmaksızın yakın bölgelerdeki koruma alanlarına, sanayi bölgelerine boşaltıldığı bilinmektedir. TOKİ eliyle üretilecek konutlara dair planlama, yer seçimi, konut sayısı ve altyapı çalışmalarına ilişkin hangi verilere dayalı olarak çalışma yapıldığı açıklanmamaktadır.”
YAPISAL HASARLAR VE KAYIPLAR
Raporda, kent merkezlerinde hasarlı ve yıkılan yapılara ilişkin gözlem ve değerlendirmeler kısmında ise yıkımların nedenleri şöyle sıralandı:
“*Afet verileri dikkate alınmaksızın yapılan imar planları ve plan tadilatları,
*İmar affı yoluyla kaçak yapılaşmanın teşvik edilmesi, imar kurallarına aykırı proje ve uygulamalar, kaçak yapılar
*Tarım arazilerinin ve taşıma kapasitesi düşük zeminlerin yapılaşmaya açılması,
*Nitelikli mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetlerinin yapı üretim ve denetim sürecinden dışlanması,
*Mesleki uzmanlık alanlarında teknik eleman yetersizliği ve denetim eksikliği,
*Yüksek katlı yapılarla yapı yükünün artırılarak zemin-yapı ilişkisinin bozulması,
*Zemin sıvılaşması,
*Sismik yükleri dikkate almayan mimari ve taşıyıcı sistem tasarımlarının yapılması,
*Düşük beton kalitesi,
*Gereken önlemler alınmadan asmolen ve kirişsiz döşemelerin kullanılması,
*Yapıların giriş-zemin katlarında yer alan ticari fonksiyonlar (market, galeri, ofis vb işlevler) nedeniyle yapılan tadilatlar, geniş açıklıklar, asma katlar ve farklı kat yükseklikleri nedeniyle yumuşak kat ve kısa kolon etkisinin oluşması,
*Bitişik yapı düzeninde gerekli düzenlemelerin yapılmaması nedeniyle çekiçleme etkisinin ortaya çıkması.”
KAMUSAL HİZMETLER ULAŞIM VE ALTYAPI SORUNLARI
Depremden etkilenen illerin büyük bir kısmında kamu kurumu binalarının hasar gördüğü veya yıkıldığının altı çizildiği raporda, Afet sonrası acil müdahale ve iyileştirme süreçlerinde, barınma ve koordinasyon merkezi gibi ihtiyaçların karşılandığı yapılar olması beklenen kamu yapılarının bu görevleri yerine getiremeyecek derecede hasar gördüğü gözlemlenmiştir. Elektrik, su, doğalgaz gibi altyapı hizmetlerinin depremlerin üstünden bir hafta geçmesine karşın sağlanamadığı görülmüştür. Bölgede yer alan otoyol ve bölünmüş karayollarının, havaalanları ve demiryollarının deprem nedeniyle hasar gördüğü görülmüştür.Bölgede yapılan gözlemlerde TOKİ konutlarının kent merkezlerinden uzakta, genellikle yüksek kesimlerde, daha yüksek taşıma kapasitesine sahip zeminlerde inşa edildiği bu nedenle yapısal hasarların az olduğu görülmüştür. Depremden en çok etkilenen illerden olan Hatay’da TOKİ konutlarında yapısal hasarlar olduğu görülmüş ancak bölgede inceleme yapılması güvenlik güçlerince engellenmiştir” denildi.
KÜLTÜR VARLIKLARI, KENTSEL VE KIRSAL MİRAS
Depremden etkilenen kentlerde pek çok kültür varlığının hasar gördüğü veya yıkıldığı bilgisinin paylaşıldığı raporda, şunlar kaydedildi: “Araştırma süresinin kısıtlılığı ve bölgedeki temsilciliklerden diğer illere nazaran daha az hasar aldığı bilgisi alınan Şanlıurfa, Diyarbakır ve Kilis illerinde bu çerçevede bir gözlem yapılmamıştır. Tarihî kent merkezlerinde bulunan dini yapılar, kamu ve savunma yapıları gibi anıtsal kültür varlıklarının yanı sıra pek çok sivil mimarlık yapısının da ciddi hasarlar aldığı ve yıkıldığı gözemlenmiştir. Kırsal alanlara dair ise temsilcilikler aracılığıyla çok sınırlı bilgi alınabilmiştir. Türkiye’nin ulusal kültür varlıkları envanteri henüz tamamlanmamış olduğu için ve özellikle kırsal mimarlık örnekleri ile ilgili çok sınırlı sayıda tescil kaydı bulunduğu için yaşanan kaybın boyutunun anlaşılması dahi zordur.”
GÖÇ, TOPLUMSAL YAŞAM VE EKONOMİK FAALİYETLER
Yaklaşık 14 milyon kişinin depremlerden etkilendiğinin vurgulandığı raporda, “Bu kentlerimizden Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya’da toplumsal ve sosyal yaşamın, ekonomik faaliyetlerin tamamen durduğu görülmüştür. Bölgede kalan nüfus ise kent çeperlerinde veya köylerde bulunan evlerine yerleşmiş, barınma ve diğer yaşamsa ihtiyaçlarını bu şekilde gidermektedir. Hatay kent merkezinde nüfusun büyük çoğunluğunun bölgeyi terk ettiği, geride kalan yurttaşların ise enkaz altında kalan yakınlarının çıkarılmasına yönelik çalışmaları beklediği görülmüştür. Malatya’da 812bin kişilik toplam nüfustan yaklaşık 450bin kişinin depremin ardından göç ederek bölgeyi terk ettiği aktarılmıştır. Adana ve Gaziantep gibi kentlerimizde ise deprem koşulları ve korku nedeniyle yurttaşların bölgeden kısa süreli olarak ayrıldığı görülmüştür” ifadelerine yer verildi.
DEPREM BÖLGESİNDE MESLEKİ FAALİYET VE MİMARLAR ODASI YAPILARI
Depremden etkilenen kentlerde Mimarlar Odası’nın 7 şubesi e 5 temsilciliğinin bulunduğu belirtilen raporda, “Yaklaşık 7 bin mimarın mesleki faaliyette bulunduğu depremden etkilenen bölgede; Mimarlar Odası’nın 7 Şubesi ve 5 Temsilciliği bulunmaktadır. Deprem sonrası yapılan incelemelerde toplumsal ve sosyal yaşamın yanı sıra ekonomik ve mesleki faaliyetler de durmuştur. Mimarlar Odası Birimlerinin hizmet sunduğu yapılara ilişkin yapılan tespit ve değerlendirmelerde; Adana Şubesi, Diyarbakır Şubesi, Mardin Temsilciliği, Şanlıurfa Şubesi ve Siverek Temsilciliğinin faaliyet gösterdiği yapıların hasar görmediği anlaşılmıştır. Mimarlar Odası Osmaniye Temsilciliğinin bulunduğu Poyraz İş Merkezinin 2010 sonrası inşa edildiği bilgisi alınmıştır. Binada yapısal hasarlar olduğu gözlemlenmiştir ancak hasar tespiti yapılmadığından incelenememiştir” diye belirtildi.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Deprem raporunun sonuç kısmında ise şu değerlendirmeler yapıldı:
“2002 yılından bugüne siyasi iktidar; kentlerimizin finans ve hizmet sektörüne yönelik yapıya kavuşması için tüketim ve büyüme odaklı yatırım projelerini uygulamaya sokmuş; kentsel ve kırsal alanları, tabiat varlıklarını, koruma alanlarını, ormanları, kıyıları, milli parkları, doğal sit alanlarını, meraları, yaylaları, kışlakları ve tüm çevreyi rant alanları olarak belirlemiştir. Yapı sektörü üzerinden sermaye birikim modeli çerçevesinde geçmişte merkezi ve yerel yönetimlerce plansız yapılaşmaya göz yumulan alanlar ve kaçak yapılaşmalar yeni yatırım alanları olarak önem kazanmış; kentsel dönüşüm uygulamaları yoluyla kent toprakları üzerinden sermaye birikimi ve emlak rantı sağlanmasının kaynağı olmuşlardır.
*Kamu yararı yerine özel çıkarlar korunarak çoklu imar uygulamalarına izin verilmiş, nitelikli mimarlık ve planlama hizmetleri engellenmiş, devletin kamu adına denetim sorumluluklarını yok sayan bir anlayışla yapı denetimi özel sektöre devredilmiştir. Mesleki hak ve yetkiler, müelliflik ve telif hakları; bürokratik işlem ve engel olarak gösterilmiş; ilgili idarelerin kurumsal yapılarındaki eksiklikler ve denetimsiz imar uygulamaları nedeniyle yaşanan sorunların sorumlulukları meslek mensuplarına yüklenmiştir. Nitelikli mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetlerinin topluma ulaşması ve meslek mensuplarının yetkinliklerinin güvencesi olan meslek kuruluşlarının topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmesi engellenmektedir.
*Yıllar boyunca çıkarılan kanunlarla affedilen kaçak yapıların çoğunun 1999 Marmara ve 2011 Van Depremlerinde yıkılmasına ve binlerce yurttaşın hayatını kaybetmesine rağmen; 2018’de iktidar tarafından “İmar Barışı” adı altında yeni bir imar affı yürürlüğe sokulmuştur. Kıyı alanları, tarım arazileri, orman alanları, içme suyu havzaları ve Tarihî , doğal, arkeolojik sit alanları üzerine inşa edilen bina ve tesisler dâhil olmak üzere, yargı tarafından planları ve ruhsatları iptal edilen, ayrıcalıklı imar hakları verilerek her biri bir “kent ve çevre suçu” niteliğinde yükselen bütün kaçak yapılar yasallaştırılmıştır.
*İzlenen tutarsız ve hukuksuz politikaların önünde engel olarak görülen; toplumun nitelikli mimarlık ve planlama hizmetlerine erişiminin sağlanması, bu hizmetlerin kamu yararına yürütülmesi için çalışmalarını sürdüren meslek örgütlerinin kamusal ve özerk yapılarında değişiklikler öngörülmüş, bu hizmetler ve üretim süreçleri değersizleştirilmiştir.
*Bölgede halen devam eden depremler, kentsel ve kırsal yapı stokunun aldığı orta ve ağır dereceli hasar ve kış şartları nedeniyle yaşamsal ihtiyaçların giderilebilmesi ve bölge halkının yaşamlarının güvence altına alınabilmesi için afet sonrası acil arama ve kurtarma çalışmalarının ve yardımların yanı sıra, hasarlı yapılardan kaynaklı risklerin tespit ve değerlendirmesinin acilen tamamlanması gerekmektedir.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***