“Adıyaman’da ilk defa kar görecekleri için çok mutluydu çocuklar.”
“Büyüyünce mimar olmak istiyordu.”
“Adıyaman’a bir an önce varmaya çalışıyordum. Aklımda şu vardı; kızım depremden çok korkmuştur , enkazdan çıkarıldığında ben orada olmalıyım.”
“Bina neredeyse sallanmadan çökmüş hepsi yataklarında ya da yataklarının yanındaydı.”
“Hiç uyanmadılar büyük ihtimal. Acı çekmediler ona seviniyorum.”
“Keşke bir tane evladımız kurtulsaydı da ona sarılıp ağlasaydık. Birisi bile kurtulamadı.”
Canları yana yana anlatıyor aileler özlemlerini, yaşadıklarını, acılarını. Seslerini herkese ulaştırmaya çalışıyorlar. “Biz yandık bir daha başka aileler yanmasın.”
Akıl almaz ihmaller var çocuklara mezar olan İSİAS Otel’de… Otel, ilk önce bir apartmandan otele çevriliyor. 7 kere kapatma kararı alınıyor. Kolonlar kesiliyor. Kolonlarda dere kumu ve çakıl kullanılıyor. Kaçak kat çıkılıyor. 4 yıldızlı Adıyaman’ın en lüks oteli İSİAS, depremde 10-15 saniyede yıkılıyor. “İhmal değil kapitalizmin kendisi…”
“Gördüğümüz enkaz ötesi bir şeydi… Gördüğümüz enkaz değildi, kum yığınıydı. Toprak atılmıştı sanki çocuklarımızın üstüne…”
İLK KURTARMA EKİBİ KIBRIS’TAN GELİYOR
Ailelerin acısını artıran başka bir neden de depremden sonra bölgede yaşadıkları. İSİAS’a da birçok enkazda olduğu gibi neredeyse iki gün yardım gelmiyor. Gelen ilk ekip Kıbrıslı profesyonel arama kurtarma grupları.
Soğuk, yağmur yağıyor, çadır yok… Yağma olayları, silahlı çatışmalar… “İlk sıcak çorba 3. gün Mardin Belediyesi’nden geldi.” Ailelerin soğukmuş, yemekmiş umurlarında değil, bir an önce çocuklarını alıp gitmek istiyorlar. ‘Yavru Vatan’ın yurttaşları, yavru şefkati göremiyorlar. Ailelerin bütün ihtiyaçlarını Kıbrıs’tan gelen ekipler ve yardımlar karşılıyor. Hatta çevredeki depremzedelere de yardım ediyorlar.
“Bize orada her türlü cehennemi yaşattılar. Zaman ilerledikçe artık; bari cenazemizi alalım, derdine düştük. Bir süre sonra bari tek parça alalım derdine düştük.”
Kıbrıs’ta yas hala devam ediyor. Ada ülkesi olmanın da getirdiği ortak bir ruh ve dayanışma yaşanıyor. “Çok fazla bu tarz olaylar olan bir ülke değil Kıbrıs. En son 1974’te Kıbrıs Savaşında yaşanmış böyle bir felaket. Ki savaşta bile hayatını kaybeden Mağusalı sayısı 34, İSİAS’ta hayatını kaybeden Mağusalı sayısı 35.”
Depremde yakınlarını kaybetmiş birçok insanımız gibi hayat devam etmiyor onlar için. “Evlat kaybının acısı zamanla azalmıyor, zamanla artıyor.”
Bütün bir ülke yasta. “Mağusa’yı Adıyaman’a gömdüler.”
Hepsi aynı takımın oyuncuları ve aynı okulun öğrencileri. Aileler için ölen kendi çocukları ve onların 25 kardeşi gibi. Bu acıyı ve öfkeyi büyüttüğü gibi dayanışmayı da büyütüyor.
Çocuklarını toprağa verdikten sonra mücadeleye sarılıyor Mağusalı aileler. Tek tesellileri bu belki de, çocuklarına yapılana sessiz kalmamak ve bir daha başka çocukların bunu yaşamasını engellemek.
Hergün saat 19:00’da (Kıbrıs saatiyle) #isias etiketiyle twitterda eylem yapıyorlar.
Avukatlardan ve bilim insanlarından oluşan gruplarla emsal bir davaya hazırlanıyorlar. “İSİAS herkesin davası!”
Mağusalı aileler verdikleri mücadeleyle bizim yapamadığımız örnek bir dayanışma gösteriyorlar.
Meliha Yıldız: 1975’te, cinsel istismar da dâhil birçok ihmal ve olumsuzluğun yaşandığı bir evde doğdu. Kırk dört yaşına geldiğinde, bir video-röportajla yaşadığı cinsel istismarı anlattı, bu onun için mağdurluktan aktivistliğe giden yolculuğun başlangıcı oldu. Türkiye’de, aile içi cinsel istismarın “mağdur” tarafından anlatıldığı ilk kitap olan Kutsal Tecrit’i 2021 yılında yazdı. Çocuğun cinsel istismarıyla ilgili yaptığı çalışmaları https://melihayildiz.org/ sitesinde paylaşmaya devam ediyor.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***