ANKARA – İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, depremin katliam olduğunu belirterek, devletin en büyük bütçeyi savaşa ve çatışmaya harcadığını söyledi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Mereş merkezli depremlerde yaşanan hak ihlallerine ilişkin raporunu genel merkez binasında açıkladı. Toplantıya İHD Eş Genel Başkanları Eren Keskin ve Öztürk Türkdoğan’ın yanı sıra derneğin deprem bölgesinde bulunan şubelerinin yöneticileri de katıldı.
‘AFET KATLİAMA DÖNÜŞTÜ’
Doğal afetin bir katliama dönüştüğünü dile getiren İHD Eş Genel Başkanı Türkdoğan, “Türkiye’nin merkezi otoriter sitemi bu depremin altında kalmıştır. 95 milyonluk ülkeyi tek kişinin yönetimine bırakırsanız böyle enkazın altında kalır. Bizde yaşam hakkı ihlalleri noktasında, bazı vakalar kasten öldürmeye giriyor, bazı vakalar olası kast ile öldürmeye giriyor, bazı uygulamalar bilinçli taksire giriyor bunlara ilişkin hukuki işlemleri işleteceğiz. Bu süreçte OHAL ilan edildi, biz OHAL’in ne kadar kötü kullanıldığını bilen aktivistleriz. OHAL’e gerek yoktu, afet kanunu ve bu anayasanın cumhurbaşkanına verdiği yetkiler yeterlidir” dedi.
İlk 2-3 gün arama kurtarma çalışması yapılmayarak insanların ölüme terk edildiğini vurgulayan Türkdoğan, “Yaşam hakkı ihlaline ilişkin durumun takipçisi olacağız. Yardım çalışmalarına yönelik engeller oldu. Dünyadan yardım istiyorsunuz, onu bile zamanında yerine ulaştıramıyor. Aynı zamanda iktidar sivil toplum örgütlerinin yardımlarını engelledi” diye belirtti.
‘BÜTÇE ÖLDÜRMEYE HARCANIYOR’
Devletin en büyük bütçeyi savaşa ve çatışmaya harcadığına işaret eden Eş Genel Başkan Keskin, “İnsan öldürmeye harcıyor devlet, insan yaşatmaya değil. Bunu sadece bir felaket olarak tanımlayamayız, bu bir katliam. Çünkü yaşayabilecek insanlar ölümü her an hissederek öldüler. Bu devlet insan öldürmek için kullandığı termal kameraları deprem bölgesine götürmedi. Çok övündükleri termal sistemleri var, bu kameralar deprem bölgesine dağıtılsaydı, birçok insan kurtulabilirdi” diye kaydetti.
3 GÜN BOYUNCA YETKİLİLER GİTMEDİ
Deprem bölgesinde 3 gün hiçbir yetkili göremediklerini söyleyen İHD Antakya Şubesi yöneticilerinden Servet Hüsnü Akbaba, “Okul bahçelerinde AFAD yetkilileri bekliyordu yanlarına gittiğimizde, ekipmanları olmadığı için çalışmalara katılmadığını öğrendik. Enkazlardan insanların sesleri geliyordu fakat yardım gelmiyordu. Arama kurtarma çalışmalarında yanlış ekipman kullanımdan dolayı da insanlar can verdi” diye konuştu.
Semsûr’un dışında çok sayıda iş makinesi bulunduğunu, fakat şehirde iş makinesi bulunmadığını aktaran İHD MYK üyesi Zeki Tangüner, şunları söyledi: “Adıyaman’da Siverekli bir aileden 17 kişi yaşamını yitirdi. 7’nci gün iş makinesi istemişler, iş makinesi yok. Kendi imkanları ile Siverek’ten iş makinesi getirmişler, Adıyaman girişinde kaymakamlık yetkilileri iş makinesine el koymuştu, bizde habersiz şehre giremezsin diyerek.”
‘KAYYIMLARIN SONUCUNU GÖRDÜK’
OHAL ile kapatılan sivil toplum kuruluşları ve atanan kayyumların sonuçlarının net bir şekilde görüldüğünü söyleyen İHD Eş Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Bataray, “Yerine kayyum atanan belediye başkanları görevinde olsaydı, eminiz ki çok daha fazla insan kurtarılabilecekti. Van depreminde bölgedeki belediyelerin hem insan kaynağını hem de ekipman desteğini bölgeye aktardığını bölge halkı görmüştü” dedi.
‘DEVLET YAŞAM HAKKINI KORUMUYOR’
Depremin ilk gününden tutuklu ailelerinin tutuklulara ulaşamadığına dair başvurular aldıkları bilgisini paylaşan İHD Hapishaneler Komisyonu Sözcüsü Nuray Çevirmen, “Ceza ve Tevfikevlerini Müdürlüğü’nü aradığımızda da bir bilgiye ulaşamadık. Deprem sırasında mahpuslar hak ihlallerine maruz kaldı, kapılar üzerlerine kilitlendi, bazı binalar yıkıldı ancak can güvenliklerine yönelik herhangi bir tedbir alınmadı. Cezaevi yönetmeliğinde deprem bir güvenlik sorunu olarak ele alınıyor. Yaşam hakkını korumakla görevli devlet burada da görevini yerine getirmiyor” diye kaydetti.
ÇOCUKLARA ULAŞILAMADI
Depremin ilk gününden itibaren cezaevlerinde çocuklarla ilgili haber almaya çalıştıklarını ifade eden İHD Çocuk Komisyonu üyesi Sevinç Koçak, “Bölgede bir de çocuk hapishanesi var. 126 çocuk Hatay’dan Samsun Kavak’a nakledildi. Çocuklarla nakilden sonra görüşme sağlayabildik. Yetişkinlere uygulanan işkencenin çocuklara da uygulanmış olabileceğini ama bu süreç içerisinde çocuklarda iz bırakmayacak şekilde uygulandığını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***