DÎLOK – Yeğenini yitiren, eşi yaralanan depremzede Halil Yalvaç, yanlarına gelen Nurdağı kaymakamın “Burada bir şey kokuyor” dediğini, oğlunun ise “Ben kokuyorum kaymakam bey. Su yok, banyo yok, bir şey yok” diyerek cevap verdiğini aktardı.
Dîlok’un Nurdağı ilçesinde depremden dolayı yüzlerce insanın yaşamını yitirdiği kırsal mahallelerin birçoğunda enkazlar ilk günkü gibi dururken, mahalleliler kendi kaderlerine terk edildi. Depremin 25’inci gününde dahi su, elektrik ve daha birçok temel ihtiyacın ulaştırılmadığı yerleşim yerlerinden birisi de Nurdağı ilçesine bağlı İçerisu Mahallesi. 474 nüfuslu İçerisu Mahallesi’nde depremden dolayı toplamda 3 kişi yaşamını yitirse de, mahallenin geneli enkaz altında kalmış. Birçok yerleşim yerinin zarar gördüğü mahallede yurttaşlar, halkın ve bölgeye gelen gönüllülerin dayanışması ile yaşama tutunduklarını söyledi.
YEĞENİNİ KAYBETTİ
İçerisu Mahallesi sakinlerinden Halil Yalvaç, depremde kaybettiği küçük yaştaki yeğeninin cansız bedenini kendi imkanlarıyla enkazın altından çıkardıklarını söyledi. Depremde kendi oturduğu evi de tamamen yıkılan Yalvaç, eşinin de enkazın altında kalarak yaralandığını belirtti. Yalvaç, “Eşimin üzerine deprem esnasında duvar devrilmişti. Oğlum kendi gücüyle duvarı kaldırarak onu oradan kaldırdı. Eşim iç kanama riskinden dolayı 12 gün hastanede yattı. Şu anda eşim, çocuklarım Antep’in Hacıköprü Mahallesinde oturan kızımın yanında kalıyor. Buraya getiremedim, çünkü barınacak yer yok. Doğru düzgün uyku yok. Kendi yaramızı sarmaya çalışıyoruz” dedi.
‘DELİ DEĞİLİM, DEPREMZEDEYİM’
Depremin ardından kendi imkanlarıyla hayatta kaldıklarını söyleyen Yalvaç, “O süreçte evimiz enkazın altında kaldığı için bir çay kaşığımız bile yoktu. Deprem anında neredeyse çırılçıplak şekilde kalıp bir gün boyunca yalınayak dolaştım. Hayırseverin biri gelip bana bir terlik verdi de öyle dolaştım. Sonra yine bir başkası gelip bir mont verdi. Montu verdiği esnada ise ‘sen bu soğuk havada niye böyle dolaşıyorsun, deli misin sen’ diye sordu. Ben ise deli değilim, depremzedeyim dedim. Ben 1 hafta boyunca çadır bulamadım. Bana ait bir konteynır vardı, onu da köyde sakat olan 3 kişi vardı onlara verdim. Bu yüzden kendi çocuklarımla arabanın içerisinde kalıyorduk.”
‘DEVLET YETKİLİLERİNDEN YARDIM GÖRMEDİK’
Yanlarında yalnızca mahalleliler ile HDP’li ve CHP’li gönüllülerinin olduğunu belirten Yalvaç, “Şu ana kadar devlet yetkililerinden bir yardım görmedik. Enkaz kaldırmaya dahi gelen olmadı. Ama halktan çok büyük destek gördük. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko gelip evimize baktı ve bu evden hepimizin sağ çıkmasından dolayı bana sarıldı. Ben o an ağladım. Şırnak’tan gelen HDP’li gönüllülere de teşekkür ederim. Onlar 2’inci gün buraya gelip ulaştılar. Her 2-3 günde bir tekrardan gelip sorunlarımızı, ihtiyaçlarımızı sordular. Bunun dili, rengi olmaz” diye konuştu.
KAYMAKAMLA ARALARINDA GEÇEN DİYALOG
Yaklaşık bir hafta sonra ise kaldıkları mahalleye kaymakamın geldiğini söyleyen Yalvaç, kaymakam (Sinan Korkmaz) ile aralarında geçen diyalogu şöyle anlattı: “Buraya gelen kaymakam geldiği gibi, ‘Burada bir şey kokuyor’ dedi. Oğlum da ona ‘Ben kokuyorum kaymakam bey. Su yok, banyo yok, bir şey yok, ben kokuyorum’ dedi.” Kızılay’ın çadırları sattığına dair gelişen iddialara değinen Yalvaç, “Bizim yüce Kızılay’ımız Haluk Levent’in kurduğu Ahbap kuruluşuna çadır satmış. Sözde bunlar kara gün dostu olacaklardı. Bugün hala Adıyaman ve Hatay’da çadır ulaşmayan yerler var. Bazıları kendi imkanlarıyla yaptığı çadırlarda barınıyor. Bunun bugüne kadar kalmadan her yere ulaşması lazımdı. Biz bunları hak etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
BU KADER DEĞİL!
Ayrıca Nurdağı’nda depremden dolayı yaşamını yitiren insan sayısının açıklanandan çok daha fazla olduğunu, bunun kader olmadığını söyleyen Yalvaç, “Biz bu depremi yaşadık ama bundan sonra kimse yaşamasın” dedi.
MA / İbrahim Irmak
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***