Esra ÇİFTÇİ
Artı Gerçek – KaosGL’nin 2022 LGBTİ+’ların İnsan Hakları raporunda LGBTİ’lere yönelik nefret söyleminin bizzat seçilmiş ve atanmış üst düzey devlet yöneticileri tarafından yayıldığı vurgulanırken, Kaos GL Hukuk Koordinatörü avukat Kerem Dikmen de “Nefret söylemi arttıkça LGBTİ+lara dönük hak ihlalleri de artıyor” uyarısında bulundu.
Artı Gerçek’e konuşan Dikmen, “Burada sembolik öneme sahip isimlerin -ki bunlar seçilmiş, ya da atanmış üst düzey kamu yöneticileri de olabilir- ürettikleri nefret söylemlerinin daha büyük bir etki yarattığını gözlemliyoruz” dedi.
‘2022, EN FAZLA HAK İHLALİ GÖRÜLEN YIL OLDU’
Türkiye’nin taraf olduğu bütün sözleşmelerde tanımlanmış olan tüm temel hak başlıklarında LGBTİ+ların hak ihlaline uğradığının altını çizen Dikmen şöyle devam etti:
“Hak kategorisi olarak baktığımızda, her başlıkta ihlale uğratılmasıyla birlikte LGBTİ+ların ifade özgürlüğü, işkence ve kötü muamele dahil, kişisel bütün hak ihlalleri, kişi özgürlüğü hakkı ihlalleri ve çalışma hakkı ihlallerinin çok yüksek olduğunu görüyoruz. 2022 yılı LGBTİ+ların ifade özgürlüğü bakımından en fazla hak ihlaline uğratıldığı yıl oldu diyebiliriz. Nedir bunlar? Kaymakamlıklar, valilikler veya üniversite rektörlükleri tarafından yapılan etkinlik yasaklamaları. Bunun yanı sıra bir film gösterimi, bir piknik yasaklaması da olabilir. Yine bir yürüyüş ve basın açıklaması yasaklaması olabilir. Bunun yanı sıra yapılan etkinlere barışçıl eylemlere, kolluk tarafından yapılan saldırılar.”
2007’den beri Türkiye’deki LGBTİ+’ların insan hakları ihlallerini belgeleyen Kaos GL’nin 2022 raporunun en önemli vurgusu, LGBTİ+ların yaşadıkları ayrımcılık ve nefret söylemleri oldu. Raporda eğitim hakkından sağlık hakkına kadar LGBTİ+ların yaşadığı ihlallere yer verildi.
‘SOYLU VE ERDOĞAN AYRIMCILIKTA ISRARLI’
Raporda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın LGBTİ+ları hedef gösteren açıklamalarına geniş yer ayrıldı. Soylu’nun yıl boyunca LGBTİ+lara dönük nefret söyleminin liderliğini yaptığını, Erdoğan’ın da her söyleminde “sapkın” iddiasında bulunduğu belirtildi.
‘İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE 2022’YE DE DAMGA VURDU’
Raporda LGBTİ+ların yaşadığı işkence ve kötü muameleye de yer verildi. 2022 yılında 571 LGBTİ+’nın ihlallere maruz bırakıldığını, bu ihlallerin büyük kısmının barışçıl toplantılara yapılan polis müdahaleleri sonucunda hak sahiplerinin gözaltına alınmasıyla, bir kısmının tutuklanmasıyla, bir kısmının da ev hapsi uygulamalarıyla özgürlüklerinden mahrum bırakılarak gerçekleştiği yer aldı. Onur Yürüyüşleri’ne yönelik baskı da buna örnek verildi.
SOSYAL GÜVENLİK HAKKI
Raporda, bilgi edinme hakkından, ifade özgürlüğü hakkına ve çalışma hakkına kadar yaşanan ihlaller yer aldı. Öne çıkan bir diğer konu da, Türkiye’nin LGBTİ+lara yönelik sosyal güvenlikteki ayrımcı uygulamalarına devam etmesi oldu.
Sosyal Güvenlik Sistemi’nin LGBTİ+ çiftlerden, heteroseksüel çiftlerden aldığı primi almasına rağmen, prim ödemeleriyle oluşan sistemden yararlandırmaları söz konusu olduğunda LGBTİ+lara heteroseksüel çiftlere verdiği hizmeti vermediği yer aldı. Başka bir ifadeyle, evlilik eşitliğine veya medeni birlikteliklere izin vermeyen Türkiye’de, heteroseksüel çiftler evlenmeleri halinde birbirlerinin sosyal güvenlik hakkına hem sağlık hizmetleri hem de emeklilik ücretleri bağlamında erişirken, nüfus kaydında atanmış cinsiyeti aynı olan kişilerce yaşanan birlikteliklerin bu haktan yoksun bırakılmaya devam ettiği belirtildi.
DERNEK KURMA VE TOPLANMA HAKKI
Raporda dernek kurma ve toplanma hakkı başlığı altında 32 ayrı olayda 573 ihlal bulunduğu, bunların büyük kısmının toplu olarak gerçekleştirilen etkinliklerde polislerin saldırması şeklinde, bir kısmının da yasaklanması şeklinde gerçekleştiği belirtildi.
Raporda ayrıca şu ifadelere yer verildi:
“Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ gibi LGBTİ+ların rektörlükler tarafından hedef alındığı üniversitelerde ihlaller, etkinliklere izin vermeme şeklinde de gerçekleşmiştir. Boğaziçi Üniversitesinde geçtiğimiz sene kapatılan kulüp yöneticilerinin açtığı dava reddedilirken, rektörlük LGBTİ+ içerikli sinema gösterimini yasaklamasının ardından organizatör kulübün yöneticilerini görevden aldı.”
‘ASKERE GİTMEYENLERE PSİKOSEKSÜEL CİNSİYET BOZUKLUĞU TANISI KONULUYOR’
Raporda vicdani ret hakkının tanınmamasının sonucu olarak retçi LGBTİ+lar açısından zorunlu askerlikten kaçınmanın yargılanma sonucu doğurduğu vurgulandı. Bunun yerine atanmış cinsiyeti erkek olan LGBTİ+lar bakımından askerlikten muaf tutulma talebi tercih edilen bir seçenek ancak bu uygulamanın da sistematik olarak itibarın korunması hakkının ihlallerini içerdiği belirtildi. LGBTİ+ların bu talepleri ancak “psikoseksüel cinsiyet bozukluğu” olarak ifade edilen tıbbi tanının talep edenlere konması halinde karşılanıyor.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***