ENSAR NUR | MEHMET ÖZDEMİR, TR724 LONDRA-STRAZBURG
İngiltere hükümeti, bütün eleştiri ve itirazlara rağmen Manş Denizi’ni botlarla geçip ülkeye gelen sığınmacıları geri göndermek için yasal zemin hazırlıklarını tamamladı. İçişleri Bakanlığı, yasadışı göçmenlerin sığınma başvurusu yapmalarını ve vatandaşlık almalarını engelleyecek kanun tasarısını dün parlamentoya sundu. Tasarıya göre, bu kişiler ancak kendi ülkelerine veya bu konuda anlaşma yapılan Ruanda’ya gönderildiğinde sığınma talebinde bulunabilecek.
Muhafazakar Partili Başbakan Rishi Sunak, İçişleri Bakanı Suella Braverman’ın tasarıyı Avam Kamarası’nda tanıtmasının ardından bir basın toplantısı düzenleyerek ne kadar kararlı olduklarını gösterdi. Alınacak önlemleri ‘sert, ancak gerekli ve adil’ diye tanımlayan Sunak tasarıyla ilgili yasal savaşı kazanacaklarından emin olduğunu söyledi.
Yasa dışı yollardan İngiltere’ye gelen sığınmacıların sayısı her yıl katlanarak artıyor. Geçen sene 45 binden fazla kişi Manş Denizi’ni geçerek Birleşik Krallık’a giriş yaptı. Bu yıl şimdiye kadar gelen sığınmacıların sayısı 3 bin 150’ye ulaştı. 2018’de bu rakam sadece 300 civarındaydı.
‘Plan otoriter ülkelerinkine benziyor’
Muhalefet partileri ve insan hakları örgütleri tarafından eleştirilen tasarıya Birleşmiş Milletler’den (BM) de sert bir tepki geldi. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), yazılı açıklama yaptı ve önerilen kanunun ‘sığınma yasağı’ anlamına geldiğini ifade etti. İşçi Partisi hükümetin göçmen planını ‘sürekli tekrarlanan bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi.
Mülteciler ve sığınmacılarla çalışan İngiltere merkezli Mülteci Konseyi Başkanı Enver Solomon, söz konusu planların ‘otoriter ülkelerin uygulamalarına daha çok benzediğine’ dikkat çekti. Uluslararası Af Örgütü de tasarıyı ‘temel ahlaki ve yasal sorumluluklardan kaçmaya yönelik alaycı bir girişim’ olarak yorumladı.
Manş Denizi üzerinden İngiltere’ye giren sığınmacıların Ruanda’ya gönderilmesi planı Haziran 2022’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından engellenmişti. 7-8 göçmeni İngiltere’den 6.500 km uzaktaki Afrika ülkesi Ruanda’ya götürecek uçak kalkışa dakikalar kala durdurulmuştu. AİHM, kararında mültecilerin Ruanda’daki sığınma başvurularında adil ve etkili bir yasal desteğe erişemeyeceğini vurgulamıştı.
Bakanlık, tasarının AİHS’ye aykırı olduğunu biliyor
İçişleri Bakanlığı, zaten hazırladığı yeni tasarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile uyumlu olmadığını kabul ediyor. Bakan Braverman, Muhafazakâr milletvekillerine yazdığı mektupta mevzuatın AİHS ile uyumsuz olma ihtimalinin ‘yüzde 50’den fazla’ olduğunu belirtmişti. Hükümet, yeni yasa ile bazı durumlarda AİHM kararlarından muafiyet sağlamayı amaçlıyor. Hatta iktidar partisinden bazı milletvekilleri yasanın uygulaması tekrar engellenirse AİHM’den tamamen çıkmayı öneriyor.
Ancak Başbakan Sunak, tasarının Avrupa yasalarını ihlal ettiği tespit edilirse AİHM’den ayrılmaya nasıl bakacağı sorulduğunda buna ihtiyaç olmayacağını belirtti. “AİHM’den ayrılmanın gerekli olduğuna inanmıyoruz. Buna uygun hareket ettiğimize ve uluslararası yükümlülüklerimizi yerine getirdiğimize inanıyoruz.” dedi.
Başbakanlıktaki basın toplantısını, “Tekneleri durdurun” sloganı bulunan bir kürsüde yapan Sunak, yasadışı göçmenlerin ‘haftalar içinde’ sınır dışı edilmesini öngören yeni yasanın salı gününden (dün) itibaren geçeli olacağını vurguladı. Bu durumda, yasa geçtikten sonra Birleşik Krallık’a kaçak olarak gelen herkes için geriye dönük uygulanabilecek.
Yasadışı Göç Yasa Tasarısı’nın sertliği konusunda çıkacak tartışmaları öngördüğünü dile getiren Sunak, hükümetin geçişleri engellemek için diğer tüm yolları denediğini ancak hiçbirinin işe yaramadığını ileri sürdü. ‘Karmaşık bir sorun’ dediği konuyu çözecek ‘sihirli bir değnek’ olmadığını kabul etmekle birlikte, hükümetinin mutlaka başarıya ulaşacağını söyledi.
‘İşlevsiz bir politika’
Sunak, The Sun için kaleme aldığı bir yazısında, Birleşik Krallık’ın “en çok ihtiyaç duyanlara kucak açma konusunda gurur verici bir geçmişe” sahip olduğunu ve yeni tedbirlerin “evlerinde olanlar ve meşru sığınma talebinde bulunanlar için adil” olduğunu söyledi.
Sunak, “Küçük teknelerle gelenler doğrudan savaştan zarar görmüş bir ülkeden kaçmıyor ya da yakın bir yaşam tehdidiyle karşı karşıya değiller” dedi ve ekledi: “Bunun yerine, Manş Denizi’ni geçmeden önce güvenli Avrupa ülkelerinden geçiyorlar. Bunu yapabilmeleri, buraya yasal yollardan gelenlere haksızlıktır ve artık yeter.”
Hükûmetin planını eleştiren pek çok kişi Afganistan ve Ukrayna gibi belirli ülkelerden gelen insanlara yönelik programlar dışında, şu anda çoğu insanın Birleşik Krallık’a sığınması için güvenli ve yasal bir yol bulunmadığını savunuyor.
Liberal Demokratlar önlemleri “ahlaksız, etkisiz ve vergi mükellefleri için inanılmaz derecede maliyetli olmakla birlikte küçük tekne geçişlerini durdurmak için hiçbir şey yapmıyor” diyerek eleştirdi. Sığınmacılara desek sağlayan bir yardım kuruluşu olan Freedom from Torture ise önlemleri “kindar ve işlevsiz” olarak nitelendirdi.
Yeni tasarı neler getiriyor?
- İngiltere’den çıkarılan kişilerin gelecekte geri dönmeleri veya İngiliz vatandaşlığı talep etmeleri engellenecek.
- Göçmenler kefaletle serbest bırakılamayacak veya gözaltına alındıktan sonraki 28 gün boyunca adli inceleme talep edemeyecek.
- İngiltere’nin ‘güvenli ve yasal yollar’ üzerinden kabul edeceği mülteci sayısında bir sınır olacak, bu her yıl Parlamento tarafından belirlenecek.
- 18 yaşın altındakiler, tıbbi olarak uçmaya uygun olmayanlar veya gönderildikleri ülkede ciddi zarar görme riski taşıyanlar, uygulamayı erteleyebilecek.
- Diğer iltica talepleri, sınır dışı edildikten sonra uzaktan değerlendirilecek.
BM: Britanya’nın insani geleneği baltalanır
BMMYK, İngiliz hükümetinin çıkarmayı planladığı yasaya bugüne kadar alışılmadık derecede eleştirel bir tepki verdi. Açıklama özetle şöyle:
“Yasa tasarısı kabul edildiği takdirde, bir sığınma yasağı anlamına gelecektir – talepleri ne kadar gerçek ve zorlayıcı olursa olsun, Birleşik Krallık’a düzensiz yollarla gelenlerin mülteci koruması talep etme hakkını ortadan kaldıracaktır.
Savaş ve zulümden kaçan çoğu insan gerekli pasaportlara ve vizelere erişemiyor. Onlar için güvenli ve ‘yasal’ bir rota yok.
Tasarının bu haliyle oluşturacağı etki, güvenlik ve korumaya ihtiyaç duyan çok sayıda sığınmacının korunmasını reddetmek ve hatta davalarını ortaya koyma fırsatını ellerinden almak olacaktır. Bu, mülteci sözleşmesinin açık bir ihlali olacak ve Britanya halkının haklı olarak gurur duyduğu, uzun süredir devam eden insani bir geleneği baltalayacaktır.”
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***