HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Millet İttifakı’nın ortak Cumhurbaşkanlığı adayı CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na “Biz Kürt sorununda demokratik barışçı çözümü önemsiyoruz” vurgusu yapılacağını ve bunun Türkiye’nin üniter yapısı altında olmasının öngörüldüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerine önce HDP içinde, sonra da Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleriyle değerlendirme yapılacağını vurgulayan Oluç, VOA Türkçe’nin de aralarında bulunduğu bir grup basın mensubuyla biraraya gelerek seçim sürecinde HDP’nin yaklaşımıyla ilgili soruları yanıtladı.
CHP tarafınca henüz kendilerine Kemal Kılıçdaroğlu’nun ziyaretiyle ilgili talep iletilmediğini açıklayan Oluç, HDP olarak Kılıçdaroğlu ile genel merkezde veya TBMM’de görüşebileceklerini ancak henüz talep gelmediği için tarih ve yerin belirlenmediğini kaydetti.
HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın 27 Eylül 2021’de “Hep Beraber Kazanalım” sloganıyla açıkladığı 11 maddelik tutum belgesini anımsatan Oluç, bu belgeyle HDP olarak Türkiye’nin geleceğinden beklentileri ve Millet İttifakı’nın 30 Ocak’ta açıkladığı “Ortak Politikalar Metni” arasında pek çok ortak başlık bulunduğuna işaret etti.
Millet İttifakı’nın da güçlendirilmiş/iyileştirilmiş parlamento, bağımsız yargı, hukukun üstünlüğü hedefleri bakımından HDP’nin tutum belgesiyle arasında örtüşme olduğunu belirten Oluç, yine Millet İttifakı’nın belediyelere kayyum atanmasına karşı çıktığını ancak “Kürt sorunu” ile ilgili ortak hiçbir metinde değerlendirme yapılmadığını hatırlattı.
Seçim sonrasıyla ilgili “Türkiye’de hemen bir demokratik değişim gerçekleşecek ve Kürt sorunu çözülecek diye bir beklentimiz yok” diyen Oluç, altılı masadaki partilerce Kürt sorunuyla ilgili ayrı ayrı açıklamalar yapılmasına karşın Millet İttifakı’nca ortak bir çalışmanın açıklanmadığını vurguladı.
Bununla birlikte Oluç, Millet İttifakı’nın ortak adayı Kılıçdaroğlu’nun HDP’yi ziyaret etmesi durumunda kendisine HDP’nin tutum belgesi ve dolayısıyla Kürt sorunuyla ilgili beklentiyi ifade edeceklerini öngörüyor.
Oluç, “Kürt sorununun çözümü için Ankara’da mecliste hangi adımlar atılabilir, neler konuşulabilir? Hem yasal hem anayasal açıdan ne tür düzenlemeler yapılabilir? Bunları elbette ki konuşmak istiyoruz. Bu zaten Türkiye’nin sorunudur. Sadece HDP’nin de sorunu değil çünkü Türkiye’de ikinci yüzyılında Cumhuriyet demokratikleşecekse, demokrasiyle bütünleşecekse o zaman Kürt sorununun demokratik barışçı çözümüne ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bunu büyük ihtimalle konuşuruz, değerlendiririz” dedi.
“Bir şart değil, pazarlık içinde de değiliz, ön şart vesaire getirmiyoruz” vurgusu yapan Oluç, “Ama bizim önemsediğimiz ve bütün Türkiye’deki herkesin de önemsemesi gerektiğini düşündüğümüz bir konu bu. Hiç kimse için yepyeni, tartışılamaz bir konu da değil” ifadesini kullandı. Oluç, “Ayrıca HDP’nin kendi belgeleri var. HDP’nin, Türkiye’nin bölünmesi, parçalanması gibi bir politikası bugüne kadar olmadı” diye ekledi.
İmralı 14 Mayıs seçimi için mektup gönderir mi?
İmralı Cezaevi’nde hükümlü, PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan, 2019’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanlığı için yenilenen seçim öncesinde, kamuoyuna 20 Haziran’da açıklanan 18 Haziran tarihli mektubuyla HDP’ye ”üçüncü yol ve tarafsız çizgisinde ısrarcı olma” çağrısı yapmıştı. Öcalan’ın cezaevinden gönderdiği bu mektup, TRT ve Anadolu Ajansı’nca (AA) haberleştirilerek kamuoyuna taşınmıştı.
Peki 14 Mayıs öncesinde HDP yönetimi ve seçmenlerine yönelik İmralı’dan benzer içerikli ve AKP’nin lehine yorumlanabilecek yeni bir mektup gelebilir mi? Bu soruyu yönelttiğimiz Saruhan Oluç ise, “Bilemiyorum böyle bir şey olur mu olmaz mı diye. Ben çok ihtimal vermiyorum doğrusu. Tecrit sürüyor ama acaba yerel seçimde yaşadığımız şeyi tekrar bir yaşar mıyız? Ben Öcalan’ın yerel seçimlerde yaşanmış olandan sonra o tür bir adım atacağı kanaatinde değilim” yanıtını verdi.
Devamında Oluç, “O zaman da zaten doğrudan ‘şunu yapın, bunu yapın’ gibi bir mektubu olmamıştı yani o yüzden ben öyle bir durumla karşılaşılacağını zannetmiyorum. Ama iktidar bu tür yollara başvurma heveslisi olursa biz elbette ki gereken değerlendirmeyi yaparız. Ama öyle bir beklentimiz yok doğrusu. Böyle bir beklentimiz olsaydı, bir korkumuz, tedirginliğimiz olsaydı, kaç aydır ‘tecrit sona erdirilsin’ çağrımız olmazdı. Çünkü biliyorsunuz neredeyse iki yıl oldu. Öcalan ailesiyle, avukatlarıyla hiçbir görüşme yapmadı. Dolayısıyla sağlığı açısından da çok soru işareti var. Bir tedirginliğimiz olsa bu konuda böyle davranmayız. Çok rahatız bu konuda. HDP kendi politikalarını üretir. elbette ki her türlü öneriye, tartışmaya, değerlendirmeye açıktır. Ama kendi politikalarını üretir” diye konuştu.
“Pazarlık yok ama ilkesel olarak Kürt bakan da vali de olur”
HDP Grup Başkanvekili Oluç, HDP’ye yönelik seçim süreciyle ilgili Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı, bir veya birden fazla bakanlık gibi talepleri olacağı iddialarını ise kesin biçimde yalanladı.
“Kimseyle kesinlikle bir pazarlık yapmıyoruz. Böyle bir politik hamlemiz yok” diyen Oluç, sadece Türkiye’nin demokratik değişimine odaklandıklarını belirterek, “Ama bu ‘pazarlık’ ifadesiyle ne tartışması biliyor musunuz? Aslında milyonlarca Kürt’ün yaşadığı memlekette bir kesim halen Kürtler’i eşit yurttaş olarak görmüyor. İşte bu iddialar bunun tartışması. İlkesel olarak kimse eğer bir Kürt vali, kaymakam, bakan olmayı öngörüyorsa kimse bunu gayrimeşru olarak değerlendiremez” diye konuştu.
Geçmişte Şerafettin Elçi’nin yaşadıklarını anımsatan Oluç, kuşkusuz Kürt vali, kaymakam, komutan bulunduğunu ancak açıkça “Ben Kürt’üm” açıklaması yaparsa bunun soruna dönüştürüldüğünü ve bugünkü pazarlık iddiaları arkasında da zihniyet sorunu olduğunu söyledi. Oluç, ancak HDP olarak hiçbir şekilde hiçbir partiyle bakanlık gibi konuların pazarlığını yapmayacaklarını tekrarladı.
HDP kapanırsa seçim güvenliği tehlikeye düşer mi?
HDP’nin kapatılması durumunda sandık başında seçim süreci işleyişinden sorumlu sandık kurullarında üye bulunduramayacağını söyleyen Oluç, “Ancak müşahit verme imkanına sahip oluyoruz. Dolayısıyla biz bütün sandıklara güçlü bir şekilde müşahit vereceğiz ve halkın seçimi yani sandık başında izlemesini de talep edeceğiz. Dolayısıyla seçim güvenliği ve sandık güvenliği açısından tüm Türkiye’de elimizden geleni yapacağız. Bütün muhalefet partilerine de çağrımız var: sandık güvenliği sadece HDP’nin meselesi değil. Özellikle Kürt coğrafyasındaki seçimler açısından baktığımızda yani biz kapatma davası sürdüğü için böyle bir tehlike olabileceğini muhalefet partileriyle görüştük, konuştuk. Böyle bir durumda tüm partiler hassasiyet göstermeli ve sandıklara sahip çıkmalı. Onlar da bunun farkında. İtirazları yok bu konuda. Ortak bir çalışmanın gerçekten önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi.
AKP seçimden önce HDP’yle temas sürecine girebilir mi?
AKP’nin Kürt seçmenleri yanına çekmek için HDP ile temas kurma ihtimaliyle ilgili soruya karşılıksa Oluç, “Ben böyle bir adım olabileceğine dair en ufak bir işaret görmüyorum. En azından Meclis’te bunun işaretlerini görürüz değil mi? Ama en ufak bir işaret yok. Bu iktidar daha çok HDP’yi demokratik siyaset alanından tasfiye etmek için uğraşan bir iktidar. HDP’yi yasaklayarak kapatarak seçime gitmeyi istiyor. 451 siyasetçiden kaçına siyasi yasak çıkacağını bilmiyoruz. Şimdi bütün bunları yapmak isterken, birdenbire kafasına taş düşüp bir konuşalım der mi? Bizce demez” görüşünü aktardı.
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) parti kapatma davasını seçim sonrasına erteleme yönündeki HDP’nin talebini reddettiğini anımsatan Oluç, “HDP’yi tasfiye etme demokratik siyaseten tasfiye etme planı işliyor. Bu plan işlediği sürece de, tabir yerindeyse ‘boğazımıza çökmüşler nefessiz bırakmaya çalışıyorlar’ yani o sırada bir şey isterlerse pek sesimiz çıkmaz zannediyorum” diye tamamladı.