11 ilde büyük yıkıma ve on binlerce insanın can verdiği Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden 1 aydan fazla geçmesine rağmen vatandaşların halen çadır dilendiğini söyleyen eski milli futbolcu Gökhan Zan, “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan aradılar. Ben hakkımı helal etmiyorum. Bana yalan söyledi. Ne istediysek gelmedi. Vinç yolda dedi, gelmedi” dedi.
A Milli Futbol Takımı’nın eski futbolcusu Gökhan Zan ve eşi Müge Uzun Zan, Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın Yeni Bir Sabah programına konuk oldu. Zan çifti, büyük yıkımın yaşandığı Hatay’da yaşanan problemleri anlattı.
Hatay’da sokakta kalan insanların halen çadır dilenen ve duş alamayan insanların olduğuna dikkat çeken Gökhan Zan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“İnsanlar doğal olarak o travmanın psikolojik etkisiyle gitme refleksi gösterdi. Bu bir deprem değil, bu çok farklı bir şey. Orada bulunmayanın yorum yapması çok zor. Oradaki enkazı, molozları, hayatı görmesi gerekiyor ki bazı şeyleri hissedebilsin. Biz Cumhuriyetimizi kolay kolay kazanmadık, ne badireler atlattık, kenetlenerek bugünlere geldik. Ben inanıyorum ki Hatay aynı şekilde altından kalkacak. Milletimize teşekkür ediyorum. İnanılmaz bir dayanışma, kenetlenme, birlik beraberlik. Bu sınavın galibi halk oldu. Ben iyi ki bu coğrafyanın çocuğuyum.
”HÂLÂ DUŞ ALAMAYAN İNSANLAR VAR”
Bu insanlar onuruyla, gururuyla yaşayan insanlar. Bu insanlar daha düne kadar evleri olan, işleri olan insanlardı. Düşünebiliyor musunuz, 1,5-2 dakika içinde aileniz yok, eviniz yok, eksik kalmışsınız. Dostlarınız yok. Mahalleniz yok, şehriniz, kültürünüz, geleceğiniz yok olmuş. Bu insanlar hala çadır dileniyorlar. Ben insanlığımdan, bu dönemden, bu yüzyıldan utanıyorum. İnsan seçiyoruz. Bize okullarda deprem öğretilmedi. Bu eğitimle, farkındalıkla başlar. Derslerde gösterilmesi lazım.
Hâlâ duş alamayan insanlar var. Hâlâ güncel sorunlar devam ediyor. Önce hijyen sorununu ortadan kaldırmamız lazım. Biz 9-10 gün duş almadık. 37 gündür duş almayanlar var. 1,5-2 ayda insanlar unutabiliyor. Bu bir deprem değil, unutulamaz. Herkes not alsın. Bu bir kıyamet. Bu hiçbir depreme benzemiyor. Bu yüzyılların en ağır, en şiddetli felaketini yaşayan bir coğrafya. Bundan sonra önemli olan çözüm odaklı olmamız. Ben halkım, ben sırtımı kime dayayacağım? Devletime. Ben kime güveneceğim? Devletime. Bugün yanımda olmaları lazım. Evet yapıyorlar, ama eksik. Bunu kendileri de biliyorlar zaten. Eksik olduğu zaman insanlar acı çekiyor. Bu eksiklik nasıl hızlıca giderilebilir? Koordinasyon zayıflığı 1. günden bugüne dek devam ediyor. Bunu inkâr edemezsiniz. İnsanlar dışarda, çadır kentleri su basıyor. 2-3 çadır ver ne olacak, imkânın var. Memleketine dönmek isteyen ama dönemeyen, çadır var mı diye soran insanlar var. Dönemiyorlar. Herkes köye geri dönüyor, akrabalarının yanına sığıyor. Köy ahalisi 500’se 5000’e çıkıyor. Merkezden göç eden insanlar var. Ona göre erzak, çadır göndereceksin.
”ÇADIRIN GELMEDİĞİ YERE KONTEYNER NASIL GELSİN”
Bölge sıcak bir bölge. Haşereler, bit, salgın hastalıklar… Bunların önüne geçmemiz lazım. Benim Sağlık Bakanından ricam, bu durumları ihmal etmeyelim. Başka bir felaketle karşılaşmayalım. Hatay’ın %80’i yıkıldı. Yıkılmayan yerler de yıkılmak zorunda zaten. Geçmişten çok geleceğe bakmalıyız. Bu şehri nasıl inşa etmeliyiz? Bundan sonra oradaki insanlar yaşayan ölü gibi olacaklar. Bundan dolayı biraz dikkatli olalım. Sevgiyi, şefkati gösterelim. Bu insanları geçici olan çadırla değil, konteyner ile yaşanılacak duruma getirelim. İnsan gibi yaşamaları lazım. Konteyner kentler yapılıyor ama sayısı az. Çadırın gelmediği noktada konteyneri nasıl getireceksiniz?
”SEN ULAŞACAKSIN HALKINA”
Bu insanlar nasıl ayakta duracak? Hayvancılıkla uğraşan insanın hayvanı için yemi yok. Bu insanlara yazık günah değil mi? Birilerinin sahip çıkması lazım. Sen ulaşacaksın halkına. Derdini dinleyeceksin. Dışardan gelen belediyeler muazzam çalıştı. Konya’dan tutun İstanbul’a, her yerden, taraflı tarafsız, parti gözetmeksizin müthiş çalışıyorlar. Milletimiz iradesini gösterdi, devlet de irade gösterdiği zaman birleştiğimiz zaman daha güzel olacak.
”NE İSTEDİYSEK GELMEDİ, BARİ UMUTLANDIRMASAYDINIZ”
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından Çağatay ve Ali Bey beni aradılar, ‘Neye ihtiyacınız varsa, buradayız’ dediler. Yarım saate gelecek kepçeyi, o soğukta saatlerce bekledik. Defnedemiyoruz. Enkazda bekledik, tekrar getirdik kendi imkanlarımızla yaptık. Böyle bir insan size yalan konuşuyor. Ben hakkımı helal etmiyorum. Bana yalan söyledi. Ne istediysek gelmedi. Vinç yolda dedi, gelmedi. Niye umutlandırıyorsunuz bizi? Bari umutlandırmasaydınız”
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***