ÊLIH – Kürtlerin mücadelesinde fedakârlığı, cesareti ve yoldaşlığıyla bilinen Mahsum Korkmaz’ın (Egîd) yaşamını yitirmesinin üzerinden 37 yıl geçti. Kardeşi Fehim Korkmaz, bu gün Kürt halkının O’nun direniş bayrağını özgürlüğe taşıdığını söyledi.
Kürt özgürlük mücadelesinin öncü isimlerinden ve 15 Ağustos Dihê (Eruh)-Şemzînan (Şemdinli) saldırılarının komutanı Mahsum Korkmaz’ın (Egîd), 28 Mart 1986’da kurulan pusuda yaşamını yitirmesinin üzerinden 37 yıl geçti. Yaşamını yitirdikten sonra ismi efsaneleşen ve birçok Kürt çocuğuna ismi verilen Korkmaz’ı, ölüm yıldönümünde kardeşi Fehmi Korkmaz, anlattı. Mahsum Korkmaz’ın çocukluğundan, gerillaya katılımı, çevreyle ilişkisi ve arkadaşları hakkında konuşan kardeş Korkmaz, Egîd’in henüz küçük yaşlarda “Ben Kürtleri koruyacağım, Kürtlerin askeri olacağım” dediğini söyledi. Egîd Korkmaz’ın çocukluğuna dair konuşan Korkmaz, “Ben Egîd’ten küçüğüm. Kardeşim Maşallah ondan büyüktü. Maşallah her zaman bize onun çocukluk yıllarını anlatıyordu. Daha küçükken evde diğerlerinden farklıydı. Ablam Kürtçe bilmediği için öğretmeni tarafından şiddet maruz kalıyor. Egîd buna çok sinirleniyor. Kürt dilini sorgulamaya başlıyor. Biz Kürt olduğumuz için bize böyle davranıyorlar, dilimizden dolayı hakaret görüyoruz, biz farklıyız diye düşünüyor. Çocuklara hep sorarlar büyüdüğünde ne olacaksın diye, daha çok küçük yaşta Egîd büyüdüğümde iyi bir asker olacağım demiş. Ablam neden diyor, Kürtler var Türkler var. Okulda bu olay oldu. Kürtleri kabul etmiyorlar. Ben Kürtleri koruyacağım, Kürtlerin askeri olacağım, dağa çıkacağım diyor” dedi.
OKUL HAYATI
Abisinin okulda sevilen biri olduğunu vurgulayan Korkmaz, “Egîd 1956 yılında Silvan’da dünyaya geldi. Aile 1970’te Batman’a taşındı. Egîd, Petrol Ortaokuluna başladı. Okulda arkadaşlarının yaşı ondan büyüktü. Öğretmeni onun arkadaşıydı. Tayini çıkan öğretmenleri bile bazen gelip onu görürdü. Arkadaşları arasında Arap ve Türkler de vardı. Aralarına fark koymazdı. Ekonomik olarak durumumuz iyiydi. Elinde ne varsa arkadaşları ile paylaşırdı. Lise de arkadaşlık ilişkilerini daha da geliştirdi. Basit şeylerden dolayı çocukları okuldan atıyorlardı. Öğretmenler dışardan geldiği için çok baskı yapıyordu. O süreçte ülkücü bir öğretmen vardı. Bir öğrenciyi öğretmen odasında dövüp okuldan atmışlardı. Bunun için okul yönetimiyle konuştu. Dövülen öğrencinin ailesi gelip bunun doğru olmadığını söyledi. Oğlumuz baskı gördüğü için okumak istemezse hakkıdır dedi. Egîd öğretmenle konuşmak istedi. Bu çok garip bir şeydi. Öğretmen sen kim olarak benimle konuşuyorsun diyor. Arkadaşımdır hatalıysa düzeltmenin yolu var, diyor. Ona vurman doğru değil, deyince öğretmen Egîd’e yöneliyor. Egîd çok küçük olmasına rağmen kendisini döven öğretmeninden intikamını alıyor” dedi.
EMEKÇİLERE YAKLAŞIMI
Abisinin emekçilere yaklaşımına değinen Korkmaz, “Batman’da rafineri vardı ama işçiler hep dışardan alınıyordu. İşçiler ağa ve şeyhlerin ailelerinden seçiliyordu. Egîd işçi tutarken ‘bizim insanımız olsun’ diyordu. Egîd her zaman işçilerle ilgilenip yardım ediyordu. Rüşvetsiz, adamcılık yapmadan işçileri yerleştiriyordu. Böyle olunca sistem için tehlike oldu. Polis müdahale etti buna. Ama Egîd’in bu çabaları sayesinde hareketin tabanı oluştu. Artık Batman’da Egîd adı duyulmuştu. PKK’den önce hiçbir fraksiyonda yer almadı. Daha sonra PKK ile tanıştı” diye belirtti.
‘YOLDAŞLIĞI ONDAN ÖĞRENDİM’
Örgütlenme çalışmalarına başladıklarında Egîd’e yardım ettiğini dile getiren Korkmaz, “Şuraya git, buraya git derken birden baktım işin içindeyim. O zaman onların gizli işler yaptığını anlıyordum. Bir kere bana yoldaş dedi. Yoldaş ne demekti, ben onun kardeşiydim. Öyle deyince çok şaşırdım. Farklı isimler kullanıyorlardı. Adı Mahsum’du ama Egîd diyorlardı. Bunlar farklı bir iş yapıyor diyordum. Onların hiçbir mirası yoktu. Her şeyi pratikte öğrendiler. Heval Mahsum yapamadığı bir şeyi başkasından istemezdi. Arkadaşlar o yanımızdaysa tamam güvendeyiz, diyordu. Arkadaşları yalnız bırakmak istemezdi. Benim kardeşim olduğu için söylemiyorum, onunla yaşayan herkes der ki o korkuyu tanımazdı. Güven veriyordu” diye konuştu.
KAZADAN YARALI KURTULDU
Abisinin Dersim’e geçtiği dönemde kaza geçirdiklerini hatırlatan Korkmaz, “Kemal Pir yaralı ele geçti. Egîd yaralı kurtuldu. Akrabalarımız yardım etti. Bu haliyle Filistin’e geri dönmek istemedi. Burada yapacaklarım var, ben bir sorumluyum diyordu. Tedavisini de ihmal etti. Egîd’i ilk defa böyle gördüm. O her zaman ciddi sertti. Ama o gün ağlamıştı. Onun gidişinin ardından ben de 81’de tutuklandım. 12-13 yaşlarındaydım. O zaman soruşturma 90 gündü. Ben o yaşta çok işkence gördüm. Amed zindanına götürüldüm, çocuk koğuşuna verildim. Suçum Mahsum Korkmaz’ın kardeşi olmaktı” ifadelerinde bulundu.
ABİSİNİN EYLEMİNİ CEZAEVİNDE ÖĞRENDİ
Abisinin silahlı eylemine değinen Korkmaz, şöyle devam etti: “Bir gün TV önündeyken Eruh-Şemdinli baskının haberi geçti. Sanki normal bir haber gibi geçti. Hepimiz şok geçirdik. Bu kadar şehit ve tutuklanmadan sonra, az bir sayı kaldı, herkes içerde, işkence var, diye düşünüyorduk. Böyle bir şeyi hiç beklemiyorduk. Hapishane yönetimi bile şok oldu. Çok büyük bir moral aldık. O zaman gelen ziyaretçiler ‘arkadaşlar alanlara girdi, savaş başladı’ diyordu. Sistem artık bunu saklayamıyordu. Her gün eylem oluyordu. Bizim inancımız arttı. Eruh Şemdinli direnişinde Egîd’in adı öne çıkmıştı.”
‘YAŞAMINI YİTİRDİĞİNİ CEZAEVİNDEN ÖĞRENDİM’
Egîd Korkmaz’ın yaşamını yitirdiği haberini cezaevinde aldığını belirten Korkmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hapiste gardiyan gelip ‘kardeşini öldürdük, teşhis etmek için seni götürebiliriz’ dedi. Arkadaşlar uygun görmedi, bırakmadılar. O zaman ablam, abim yengem ve küçük Egîd’i Siirt tugayına teşhis için götürdüler ama teşhisten amaç ‘işte bakın PKK komutanı ama hali budur’ demekti. Ailesi şahsında halkı etkilemek istediler. O zaman gazetelerde yalan haberler çıktı. Mahsum Korkmaz’ın ailesi cenazeyi reddetti, haberleri yayınlandı. Hem cenazeyi vermediler, ailemize işkence ettiler. Üzerine de yalan haber yayınladılar. Haberin nasıl yayınlandığını abim görüşüme geldiğinde anlattı. Abimlere 10 gün işkence yapıyorlar. Ardından gözlerinin önünde cenazeyi tarıyorlar. Cenazeye yakın dur fotoğraf çekeceğiz diyorlar. Abim hiçbir açıklama yapmadı o zaman. Cenazeyi gösterdikten sonra ailemi on gün tugayda tutuklu bırakıyorlar. Subay örgüt tarafından öldürüldü, diyerek abimlerin kafasını karıştırmak istiyor. Abimin anlatımlarına göre, cenazeyi teşhis ettikten sonra kepçenin sesi geliyor. O zaman cenazenin tugayda saklandığını anlıyorlar. Cenaze 6 ay tugayda saklı tutuluyor. Ardından da Siirt Belediyesi Başkanı, Newala Qesaba’ya defnedildiğini açıklamıştı” ifadelerini kullandı.
‘HEP BİR BORÇLU GİBİ YAKLAŞTI’
Abisinin defnedildiği Newala Qesaba’nın imara açılmasına da tepki gösteren Korkmaz, kemiklerin üzerinde yapılaşmaya gidilmesinin vicdansızlık olduğunu ifade etti. Korkmaz, Egîd’le ilgili sözlerini şöyle tamamladı: “Her insanla ilişkilenebiliyordu, küçükle küçük, büyükle büyüktü. Çok güzel ölçüleri vardı. Solaktı ve sistemde düztabanlar askere alınmaz, o düztabandı. Birçok sahada kaldı, gezmediği yer kalmadı. Mücadele ruhu ve inancıyla düztabanlığı ona engel olmadı. Hiçbir zaman ben bu kadar yaptım demedi. Hep bir borçlu gibi yaklaştı. Hep özeleştiri yaparak kendi şahsından başlardı. Kendi yapamadığını bir şeyi arkadaşından da istemezdi. Bu gün Kürt halkı onun direniş bayrağını özgürlüğe taşımıştır.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***